Suriye’de yaşanan olaylar nedeniyle ülkemize gelen 80 bini aşkın Suriyeli misafirler Türkiye’de konaklamaya devam ederken, sınırımızda bekleyen binlerce mülteci Türkiye’ye girmek için gün sayıyor.
Bütün bunlar yaşanırken, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin düzenlediği uluslar arası toplantıda konuşan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "BM kurumlarının Suriye konusunda beklentilerimizin gerisinde hareket ettiğine şahit olmaktan üzüntü duyuyorum" diyerek sert çıkışlar yaptı. Sonuç olarak onca taşın altına elini koyan, sınır komşularının çoğu ile kötü duruma düşen Türkiye yalnız mı bırakılıyor? sorusu sorulmaya başlandı. Türkiye’nin diğer ülkelerden beklentileri gerçekleşmedi. Herkes olaya temkinli yaklaşırken, Türkiye Suriye ile çoktan ipleri kopardı.
Suriye konusunda çok hevesli olan siyasiler, beklediklerini alamadıkları ülkelere karşı çağrılar yaparak, içine düştükleri yalnızlıktan kurtulmaya çalışıyor. Bakan Davutoğlu, "Türkiye'deki kamplarda 80 bin göçmen var. Şehirlere yerleşen bir diğer 20-30 bin göçmen daha bulunuyor" derken, Türkiye tarafından harcanan miktarın 300 milyon dolar olduğunu vurguladı. Fakat bundan sonraki süreçte Suriye içinde çözümler aranmasını hatırlattı. Türkiye’ye daha ne kadar Suriyeli mültecinin giriş yapacağı noktasında çeşitli haberler ve sayılar yayınlanıyor olsa da, mevcut görüntü Türkiye’nin maddi noktada kendini aştığının bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor.
Örneğin Kilis’teki konteynır kentte kapasite tamamen dolmuş durumda, okul yurtları ve pansiyonlarda kalanlar ise çevre illerde kurulan çadır kentlere sevk ediliyor. Sınırdan geçen yeni Suriyeli göçmenler için Kilis’te bir kişilik dahi yer kalmadı. Şehirdeki evlerde kalan binlerce Suriyelilerin durumu da ilginç! Kilis’te vatandaşlar sayıları her geçen gün artan Suriyeli nüfusu merakla izlerken, çarşıda Kilislilerden çok Suriyelilerin gezdiğini ifade ediyor. Eğer daha fazla bir mülteci akını olursa, Türkiye’nin bunun altından kalkamayacağı çok açık olarak görülüyor. Bakan Davutoğlu’nun batılı ülkeleri göreve çağırmasının nedeni de bu olsa gerek!
Batılı ülkelerin her ne olursa olsun kendi çıkarlarını düşündüğünü ve buna göre bir politika izlediğini, az çok siyasi tarih bilgisi olan herkes bilir. Neden bu kadar yalnız bırakıldığımız bir yolda ilerlemeye devam ettiğimizi herkes çok merak ediyor. Eğer barıştan yana isek, Suriye’nin de barış ve huzur içerisinde yaşaması için elimizden geleni yapmamız gerekir. “Esad gidecek zulüm bitecek” sloganı ile hareket ettiğimiz bu politik yolda yalnız bırakılmışken, bu hevesimizden vazgeçmemizin tam zamanıdır.
Selim Baytürkmen