İstanbul Ayasofya Camii
Dünya mimarlık tarihinin günümüze kadar ayakta kalmış en
önemli anıtları listesinde en başta yer alan eser.
Sanat dünyası açısından, mimarisi, ihtişamı, büyüklüğü ve işlevselliği yönünden çok farklı bir yeri olan eser.
İstanbul’un fethinin sembolü olan Ayasofya, İstanbul’un fethinden önce Bizans’ın en önemli kiliselerinden biriydi. Ancak İstanbul’un fethiyle beraber camiye dönüştürülmüştür.
1453'de camiye dönüştürülmüştür
Fatih Sultan Mehmed de, 30 Mayıs cuma günü şehre girdi. Ayasofya kilisesi temizlenmiş, kubbenin sağlam kalmış kısmının altı namaz kılınacak hale sokulmuş, muvakkat bir mihrab oturtulmuştu. Akşemseddin Hazretlerinin imametinde, Fatih Sultan Mehmed Cuma namazını eda ettiler. Bu andan itibaren Ayasofya kilisesi, Ayasofya Camii olmuştu.
Fetihten sonra yapı güçlendirilerek ek ilaveler ile birlikte cami olarak varlığını sürdürmüştür. Minareler, Mimar Sinan tarafından yapılmıştır.
Ayasofya’nın kuzeyine, Fatih Sultan Mehmed Dönemi’nde bir medrese eklenmiştir. Tarih boyu birçok kez tamirler yapılmış, düzenlemeler yapılmıştır.
Sultan Abdülmecid Dönemi
En kapsamlı tamir çalışması Sultan Abdülmecid Dönemi'nde (1839-1861) Fossati tarafından yapılmıştır.
16. ve 17. yüzyıllarda, Ayasofya’nın içine mihraplar, minber, müezzin mahfilleri, vaaz kürsüsü ve maksureler eklenmiştir.
481 sene, cami Kur'an-ı Kerim tilaveti ve Ezan sesleri yankıları ile yaşamıştır.
Ayasofya “57 pafta, 57 ada, 7. parselde Fatih Sultan Mehmed Vakfı adına Türbe, Akaret, Muvakkithane ve Medreseden oluşan Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi” adına tapuludur.