Bu salgında insanlığın bir B planı olması gereklidir. A planı; hastalığı izole etmek, aşı ve ilaç bularak süreci kontrol altına almaktır. Doğru olan da budur, olabilirse ne mutlu! Ancak bulaşıcılığı bu kadar yüksek bir virüsün kontrol altına alınması kolay değil, sık sık tekrar başa dönülebilir. Bu süreçte hayatın durması ise birçok iktisadi ve sosyal sorunu beraberinde getirecektir. Ortaya çıkacak maliyet, B planına göre çok daha ağır olabilir.
oronavirüs sürecinde artık B planın da konuşulması ve tartışılması bir ihtiyaçtır. Olayı akışına bırakma süreci İngiltere'de yoğun şekilde tartışılıyor. ABD de salgınla mücadele kuruluşu (CDC) B planını tartışmaya başladı ve 1 milyona yakın can kaybını öngördü. Yani bugünden sonra, bulaşma engellenmezse ne yapılacağının konuşulması ve hazırlık yapılması gereklidir. Bir ay sonra daha da ağır bir tablo önümüzde gelebilir ve B planına şimdiden hazırlık gerekebilir.
Ayrıca süreçte en hayati rolü olan sağlık personelini korumak için uzaktan görüntülü (tele medicine) hasta muayene özellikle acil servislerde hızla yaygınlaşmalı. 1 ay sonra İtalya gibi olacağımız hesaba katılmalı ve acil servisler için hazırlık yapılmalı.
Soru şu; B planı olarak Korona'yı grip gibi kabul
edebilir miyiz? Bunu yapabilsek büyük bir rahatlama olacak, ama önümüzdeki en
büyük engel sağlık personeli sayısı ve hastane sisteminin bir anda yüklenecek
hasta sayısına yetersizliğidir.
Korona'nın farkı akciğer sistemini tutması, solunum destek cihazlarına %10'e yakın vakada ihtiyaç duyulmasıdır ve bu durum sistemi tıkayan ana unsurdur. Solunum destek (ventilatör) cihazlarının maalesef ülkemizde üretimi yok ve şu anda kimse satmıyor. Alternatifler araştırılmalıdır.
Çin'in Vuhan kentinde sonuç almasının en önemli nedeni büyük ülke olması, radikal önlemler alması, diğer bölgelerden önemli sayıda sağlık personelini ve solunum destek cihazını hastalığın olduğu bölgeye yönlendirmesidir. O halde hastane altyapısını hızla geliştirerek Korona'ya, grip gibi davranılabilir mi? Bu yolla ekonomik çöküş ve karantina kırılabilir, insanlar özgür kalabilir mi? Bu sorular zor sorular! Ama tartışılmalı. Yeterli sağlık altyapısı olursa, Korona'dan ölümlerin yüzdesi daha da aşağılara çekilebilecektir.
İtalya'da salgında görev yapan sağlık personelinin %20'si enfekte oldu, bazıları öldü (Remuzzi A., Lancet, Mart 2020). Özelikle 50 yaş altı gönüllü sağlık personelinden oluşan grupların, her ilde acilen enfekte-bağışıklama sürecinden geçirilmesi yararlı olabilir. Bu grup, acil durumda toplumun diğer kesimini tedavi edebilir, maskeye ihtiyaç duymadan hareket ederek daha efektif can simidi olabilir.
En kötü senaryo, ülkenin her yerinde aynı anda hastalığın ortaya çıkmasıdır. Bu nedenle pilot gönüllü bölgelerde (bazı ilerde, küçük bir ilçe, Antalya oteller) dilimleme yaparak kontrollü bağışıklama bir seçenek olarak tartışılmalıdır. Bu süreç bize hastalıkla ilgili önemli tıbbi deneyim ve hazırlık imkanı sağlayacaktır.
Ayrıca bir kaos ortamında hasta olmaktansa, her türlü hastane imkanı sunularak virüse maruz kalmak birçok insanın tercih edeceği bir durumdur. Toplumda hastalığa bağışıklık kazanmış belli sayıda stratejik personel devlette devamlılık için hayati önem arz ediyor.
Prof. Dr. Mustafa Yavuz Köker
Kaynak: Yeni Mesaj Gazetesi
(Kilis Postası Haber Merkezi)