Her Anadolu şehri ve kasabası gibi Kilis de koynunda engin bir geçmişi ve tarihi barındırmaktadır.Kilis’te yapılan arkeolojik kazılar şehrin geçmişinin Hitit ve Asur uygarlığına kadar dayandığını göstermektedir.
Kilis’de halen Oylum Höyüğünde arkeolojik kazılar devam etmektedir. Ülkemizi saran çelişkiler yumağı tarihi eserlerin yorumunda , korunmasında ve yerüstüne çıkarılmasında da kendini göstermektedir.Arzın altındaki tarihi yeryüzüne çıkartmak için zaman ,emek ve para harcayan bizler ; yer üstünde harap veya harap olmaya yüz tutmuş tarihi canlı tutmayı ve bizden sonraki nesle bizden sonraki nesle hafıza olması için şaheser olarak bırakmayı nedense aklımıza getirmiyoruz. Taşlarının arasından otlar biten bir Ahmet Bey’in Konağı,Kurtuluş Savaşımıza tanıklık etmiş ve şu anda Adliye Binası ve bilumum İdare Birim Müdürlükleri olarak kullanılan Hükümet Konağı,Osmanlı İmparatorluğunun azametini yansıtan ve Halep Valisi Canpolatpaşa tarafından yaptırılan Tekye Camii sadece eser olarak nitelendirilmekte ,tarihi vasfı görmezden gelinmektedir. Kilis’te halkın tepki gösterdiği uygulamalardan biri de SİT ALANI uygulamasıdır.Ana hatlarıyla ifade edecek olursam Adana Vakıflar Bölge Müdürlüğünün takdiri yorumları sonucu Kilis’in nerdeyse %75 ‘e yakın bölümünün tarihi alan kapsamına alınmasıdır. Böylece avlulu(kargir) ev olarak nitelenen ve tarihi eser vasfı olmayan, yıkık ya da , yılacak derecede harabeye dönmüş şehrin kimi mahaller imara açılamamaktadır.Hem görüntü kirliliği çoğalmakta ,inşaat yapılamadığından para ve emek değişimi olmamakta, inşaat yapımı legal zeminden kaymaktadır. Bir taraftan ilgisizlikten yok olmaya yüz tutmuş “tarihi eserlerimiz”,öbür yanda korun(ma)ma altına alınmış ,bürokratik ve güncel olmayan yasal engellerle çağdaş yaşama uyarlanamamış “evlerimiz”. Yapılacak iş:Tarihi eser kurullarının hummalı çalışmasıyla sağlıklı bir tarihi eser envanteri çıkartarak , (Kilis’e özgü ifadesiyle )birbirine karışmış batman ile çağılı yani iyi ile kötüyü veya doğru ile yanlışı tefrik etmek ;”tarihi” eserlerimizi ihya etme yolunu açmak, şehrimizin sağlıklı imarını sağlayacak yasal düzenlemeleri bir an önce yapmaktır. Yaşanılası şehrimizi kendi elimizle zindan etmeyelim. Avukat M.Galip AKDAĞ
Kilis’de halen Oylum Höyüğünde arkeolojik kazılar devam etmektedir. Ülkemizi saran çelişkiler yumağı tarihi eserlerin yorumunda , korunmasında ve yerüstüne çıkarılmasında da kendini göstermektedir.Arzın altındaki tarihi yeryüzüne çıkartmak için zaman ,emek ve para harcayan bizler ; yer üstünde harap veya harap olmaya yüz tutmuş tarihi canlı tutmayı ve bizden sonraki nesle bizden sonraki nesle hafıza olması için şaheser olarak bırakmayı nedense aklımıza getirmiyoruz. Taşlarının arasından otlar biten bir Ahmet Bey’in Konağı,Kurtuluş Savaşımıza tanıklık etmiş ve şu anda Adliye Binası ve bilumum İdare Birim Müdürlükleri olarak kullanılan Hükümet Konağı,Osmanlı İmparatorluğunun azametini yansıtan ve Halep Valisi Canpolatpaşa tarafından yaptırılan Tekye Camii sadece eser olarak nitelendirilmekte ,tarihi vasfı görmezden gelinmektedir. Kilis’te halkın tepki gösterdiği uygulamalardan biri de SİT ALANI uygulamasıdır.Ana hatlarıyla ifade edecek olursam Adana Vakıflar Bölge Müdürlüğünün takdiri yorumları sonucu Kilis’in nerdeyse %75 ‘e yakın bölümünün tarihi alan kapsamına alınmasıdır. Böylece avlulu(kargir) ev olarak nitelenen ve tarihi eser vasfı olmayan, yıkık ya da , yılacak derecede harabeye dönmüş şehrin kimi mahaller imara açılamamaktadır.Hem görüntü kirliliği çoğalmakta ,inşaat yapılamadığından para ve emek değişimi olmamakta, inşaat yapımı legal zeminden kaymaktadır. Bir taraftan ilgisizlikten yok olmaya yüz tutmuş “tarihi eserlerimiz”,öbür yanda korun(ma)ma altına alınmış ,bürokratik ve güncel olmayan yasal engellerle çağdaş yaşama uyarlanamamış “evlerimiz”. Yapılacak iş:Tarihi eser kurullarının hummalı çalışmasıyla sağlıklı bir tarihi eser envanteri çıkartarak , (Kilis’e özgü ifadesiyle )birbirine karışmış batman ile çağılı yani iyi ile kötüyü veya doğru ile yanlışı tefrik etmek ;”tarihi” eserlerimizi ihya etme yolunu açmak, şehrimizin sağlıklı imarını sağlayacak yasal düzenlemeleri bir an önce yapmaktır. Yaşanılası şehrimizi kendi elimizle zindan etmeyelim. Avukat M.Galip AKDAĞ