Kilisli şairlerden Hasan Şahmaranoğlu Turk-ii Basit şairlerinden ki, 16. asırda yaşamıştır. Edirneli Nazminin bir gazelini tahmis etmiştir. Sizler bu tahmisi takdim ediyoruz. Yine bu tahmis hakkında Manisa Üniversitesi Türk Dili Edebiyatı Profesörlerinden sayın Mahmut Kaplan değerlendirme yazısı yazmıştır.
TELEFONDA BİR DOST VE BİR TAHMİS
Telefonum çaldı., tanıdık bir ses, uzaktan çok uzaktan gelen bir ses; nerdeyse 15 yıl öncesinden. Sevgili Yılmazın sesi.
Öğretmenliğimin ilk yıllarında abisi vasıtasıyla tanışmıştık. Okula gelir, şiirden, edebiyattan konuşurduk. O zaman edebiyat bölümü öğrencisiydi. Ben Yoılmaz deyince hemen hatırladım.
Çünkü dost defterinde başka Yılmaz adı yoktu. Sonra ziyaretime geldi; oturduk konuştuk, hasret giderdik. Sohbet yine şiire, edebiyata dairdi. Bana Kiliste çıkan bir gazete verdi. Gazetede Hasan Şahmaranoğlunun yazısı ve birde Edirneli Nazminin bir şiirine yazdığı tahmisi vardı. Heyecanlandım. 16 yüzyıl şairi Nazmiye Hasan Şahmaranoğlu bir tahmis yazıyor. Aradan geçen asırlar şair gönlünün dostluğunu küllemiyor. Şiir bir saklı su gibi derinlerden akarak asırları aşabiliyor
Şahmaranoğlunun tahmisi beni heyecanlandırdı. Şair Edirneli Nazmi ile hem-zeban olmuş. Demek şiir için asırların, çağların kıymeti yok. Yeterki damar bulunsun. Şahmaranoğlunun yalın bir dille duygularını tahmisin içinde dillendirmiş. Umarım bu tarz şiirleri sürdürür. Çünkü gelenege dayanmayan sanatın ve sanat eserinin uzun ömürlü olması zordur.
Şahmaranoğlunun tahmisinden insan ruhunu ısıtan mısralar:
Gönlüm odla için için yanan ocağa dönmüştür.,şiirin bu mısraı arkasında gelecek harlı ateşin habercisi adeta. Gönül ocağa dönünce elbet akıl tarumar olur.
Aklımı sorma tarumar olan bir bağa dönmüştür,
İçin için yanan bir gönül, kuşkusuz ateş gibi güllerin açıldığı tarumar bir bağa dönmezde ne olur.Şair ,devamında gönlünün sesini tahmis sınırları içinde bir ırmak berraklığı içinde sunuyor.Tahmisin tamamını bu kısa yazıda anlatmaya kalkışmak doğru değil.Denizden damla ile yetiniyor,Hasan Şahmaranoğlunu yürekten kutluyorum.
Prof. Dr. Mahmut KAPLAN
EDİRNELİ NAZMİNİN BİR GAZELİNİ TAHMİS
Gönlün odla için için yanan ocağa dönmüştür.
Aklımı sorma tarumar olan bir bağa dönmüştür.
Ruhumsa içinde cinler dolaşan konağa dönmüştür.
Başım ahımla dumanlı yüce bir dağa dönmüştür.
Gözüm yaşımlar su dolmuş iki bardağa dönmüştür
Nice düşmüşüm bu yollara sevgiliye saygıdan
Gözlerim kan çanağı oldu gece ve gündüz uykudan
Beklenen gelmez diye sarardım soldum korkudan.
Kara su olup akardı yaşım her çağ kaygıdan
Bu çağ üş kan gelir olup kızıl ırmağa dönmüştür
Yolcuyum o sevgili için tutundum kolları üzre
Gül dökmüşüm omzuna aldığı şalları üzre
Gülistanda salınırken çig düşer gülleri üzre
Benim bu varlığım kim var o yarin yolları üzüle
Ayaklar tozuna düşüp kara toprağa dönmüştür
Ayrılık odu yaktı beni sarardı soldu yüzüm
Düşe kalka yare gittim kırıldı ah kolum dizim
Bir çöl içre düşmüşüm ki kaybolmuştur yolum izim
O servin gül yüzü ayrıldığından bu benim benzim
Kışın şol sararıp solmuş olan yaprağa dönmüştür
Bire Hasan bu nasıl şehir ki donanmış güllerle
Gezinir sokakta kızlar yüzünde pembe tüllerle
Alkış tutalım onlara gelin yükselen ellerle
Be Nazmi şehrimiz şol hüriye benzer güzellerle
Güzellik birle huriler dolu uçmağa dönmüştür
Hasan Şahmaranoğlu