Devletlerin, milletlerin ya da fertlerin kimliklerini koruyarak ayakta kalabilmeleri; aidiyet duygusuyla mümkündür. Aidiyet duygusu kuvvetli toplumlara baktığımızda, gelenek ve göreneklerine daha bağlı olduklarını görürsünüz. Demek ki örfi değer dediğimiz gelenek ve görenekler bir toplumun yapı taşı mesabesindedir.
İngiliz ajanı Humpher hatıralarında bu konuya da yer ayırmıştır.Ailelere nüfuz edilerek baba-evlat ilişkileri (aile içi ilişkiler ) sömürü kültürünün etkisinde kalacak şekilde düzenlenerek artık büyüklerin nasihatlerinin dinlenmeyeceği derecede bozulmaya çalışılmalıdır. Bu durumda biz, gençleri dini inançların etki alanından çıkararak din alimleri ile ilişkilerine son verebiliriz. (Dini ve milli bütünlüğümüze yönelik tehditler./Prof. Dr. Haydar Baş / sayfa 107)
Hatırlarsanız son günlerdeki yazılarımızda atasözlerimize daha fazla yer vermeye çalışıyoruz. Burada, tarih bilinci ile bu noktaya geldiğimizi söylemeden geçemeyeceğim.
Çünkü bir milletin bekasını yok etmek için o milletin tarihten gelen köklerini koparmak gerektiği herkesin malumudur. İşte milletimizin düşmanları bu meseleyi yakinen bildiklerinden bütün gayretlerini bu noktaya sevk etmişlerdir.
Madem bizi tarih sahnesinden silmeye çalışan devletlerin oyunu budur. Bize düşen de bu oyunu bozmak için gereken; onların yok etmeye çalıştıklarına bizim daha fazla sahip çıkmamızdır. Milletimiz için bu bir mecburi hal konumunu almıştır.
Topraklarımızda gözü olan milletlerin ve devletlerin sıcak savaştan çok, soğuk savaş dediğimiz bu tip mücadele tarzını benimsedikleri bir zamanda, bizim bu konuda ilgisiz kalmamız affedilmez bir hatadır. Tarihte uzun süre kalan milletlerin tarihlerini incelediğinizde göreceksiniz ki; atalarının örfüne, dinine, velhasıl kendi kültürüne sahip çıkarak, ayakta kalabildiklerine şahit olursunuz.
Yıllarca tarihe yön veren, dünyaya adalet dağıtan, insanlığa medeniyet öğreten bir milletin evlatları olarak, bu konuda çokta başarılı sayılmadığımız bir gerçektir. Yönümüzü batıya çevirdiğimiz andan beridir, maalesef batının kültürel işgal oyunlarına geldik ve halimiz meydandadır.
Milletini vatanını seven herkesin, bu sevgisindeki samimiyetlerini bu yönde yapacakları çalışmalarla kanıtlamaları gerekmektedir. Devletimizin tarihteki kudret ve şecaati; milletimizin aidiyet duygusunu kuvvetlendirmekle mümkündür.
Son günlerde devletin en yetkili ağızları adına yapılan açıklamalarla oluşturulan suni sorunlar bile, aidiyet duygusu ile alakalıdır. Milletimizin bir kısım vatandaşları bu milletin bir parçası olduğu yönünde yetiştirilmekten alıkonulması neticesinde, bakın geldiğimiz durum meydandadır. Sorun gibi gösterilen bazı ayrılık gayrılık bile, aidiyet duygusu ile çözüme kavuşacaktır. Bu toprakların üzerinde yaşayan kendi vatandaşlarımıza, bu torakların üzerinde oynanan oyunları bütün ayrıntıları ile anlatmak ve onları ikna etmek gerekmektedir. Ayrılıktan değil, birlikten kuvvet doğacağı mutlaka benimsetilmelidir
Milletimize Bu vatan bizimdir bizim kalacaktır şuuru benimsettirilirse bu vatan bizim kalacaktır. Ait olduğu topraklara sahiplenmesini arttıracak bir şuur verilirse de Sahipsiz vatanın batması haktır, sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır ve böylece de bu Milet ebedi paidar olacaktır.
UĞUR KEPEKÇİ