Küresel koronavirüs salgınıyla mücadele için kamuculuk, planlama, toplumsal dayanışma gibi kavramlara dönülmesi gerekirken Devletin sağlık hizmetinden sorumlu bakanının topu Federasyona atması şaşırtıcı değil mi?
Bakan gerekçesini açıkladı: Liglerin başlaması kararını Federasyon tek başına almıştır; sorumluluk da Federasyona aittir.
Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir, Süper Ligden Bölgesel Amatör Lige kadar tüm maçların 12 Haziran'da başlayacağı kararını almadan önce;
Sağlık Bakanı ile görüştüğü gibi Koronavirüs Bilim Kurulu'nun bazı üyeleriyle de toplantı yaptı.
Nihat Özdemir, toplantıda maçların yeniden başlayabilmesi adına aldıkları önlemleri açıklarken ayrıca, "Futbola Dönüş Öneri Protokolü" nün ayrıntıları hakkında hem Bakanı hem de Bilim Kurulu üyelerini bilgilendirmiştir.
Kulüpler Birliği Başkanı Mehmet Serpil ve Süper Lig ekiplerinin başkan ve yöneticileri ile de görüşen Özdemir, Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu kararını kamuoyuna duyurmuştur.
Pandemi ve belirsizlikler sürüp giderken normalleşmeye dönük kimi adımlar atılmadı değil. Önce AVM'lerin açılması kararı, yükseköğretimde 15 Haziran'da ders başı kararı derken topbaşı kararı da sıraya girdi.
Soru şu: Bugüne kadar tüm kısıtlamalar ve bunların hafifletilmesi konusunda bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan karar ve bilgi verirken Liglerin başlaması konusunda bilgi vermemesinin sebebi ne?
Gerçekten Sağlık Bakanının söylediği gibi Federasyon tek başına mı bu kararı aldı…
Kamu sağlığından sorumlu zirve isim Fahrettin Koca ve Bilim Kurulu üyeleriyle görüşen Federasyon Başkanının Cumhurbaşkanına bilgi vermemesi akla ve mantığa uygun gelmiyor.
Bu, işin siyasi yönü… Başka belirsizlikler de var;
Federasyonun yayınladığı "Futbola Dönüş Protokolü", sosyal mesafe (doğrusu fiziksel mesafe) kuralı getiriyor. Antrenmanda futbolcular arasında 4 metre mesafe bulunacak diyor. Maçlarda ne olacak? Hangi mevkide oynarsan oyna, rakip takımın oyuncusuyla bire bir mücadele etmen, göğüs göğüse gelmen kaçınılmaz. Masa başında konulan kuralların pratikte değeri yok ve uygulanması da mümkün değil.
Evet, dünya sporu virüs nedeniyle can evinden vuruldu.
Sporun tüm dalları sessizliğe gömüldü. Futbolun imparatoru olan güçler İspanya,
İngiltere, İtalya, Almanya ve Fransa şaşkın. Vatandaşlarının sağlığı için
olağanüstü çaba veriyor.
Yaşam hakkı her şeyden önce gelir. Halkın yaşam hakkını koruyabilme savaşımında siyasi ayrışmaları bir kenara koyup bilime kulak vermeliyiz.
Futbol konusunda da yayıncı kuruluşlar ve sermaye gruplarının baskısıyla değil, Sağlık Bakanlığı, Bilim Kurulu, Türk Tabipler Birliği gibi uzman meslek kuruluşlarının birlikte yapacağı çalışmalar sonucuna göre hareket edilmesi en doğru yol olacaktır.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu
(Kilis Postası Haber Merkezi)