İnsan daima bir arayış içindedir. Ya kendinin ya başkasının
arayışında olur. Kendini arayan insan dünyadaki en önemli ve en zor göreve
atılmıştır aslında…
Zor da olsa kendini bulabilmelidir. İnsan hep sadece
derinliğini bildiği sığ sularda yüzmeyi bilirmiş gibi davranır, fakat öyle
değildir. Kendisinin farkına bir varabilse okyanusları bile aşar belki de...
Bu hususta kıssadan hisse bir hikâye vardır. Yavru deve ile
annesi hakkında.
Yavru deve bir gün annesine sormuş:
"Anne, bizim ne diye hörgücümüz var?"
"Yavrum!" demiş annesi:
"Çöl sıcağında susuzluğa katlanabilelim diye."
"Peki, anne..." demiş
" Bizim tırnaklarımız neden bu kadar büyük?"
"Yavrum!" demiş. "Çölde ayaklarımız kuma
gömülmesin diye."
"Anne bizim boynumuz neden bu kadar uzun?"
"Yavrum!" demiş.
"Çölde uzaktan gelen tehlikeleri erken fark edebilelim
diye."
"Peki anne, Allah aşkına bizim hayvanat bahçesinde ne
işimiz var?"
Deve bile kendi yerini sorgularken, ey insan
sen neden benliğini sorgulamazsın.
"Beni bende demem, bende değilem. Bir ben vardır bende,
benden içerû." demiş, Taptık Emre'nin öğrencisi derviş Yunus Emre.
Hakikat nerededir? Allah her suretini insanın vücuduna inşa
etmiş midir? Gizli olan bulunması gereken benlikle perdelenmiştir.
Asıl olan perdeyi aralamak ve Allah'ı bilmektir o zaman. Cenab-ı Peygamber Efendimiz
(s.a.a.) "Kendini bilen, Rabbini bilir." demiş.
İşte Yunus Emre senden içeri seni bulmaya sevk etmiş anlayana…
“Bir ben vardır benden içeru” diyerek.
Yine bir misal verelim:
Eflatun, İslâm’ın “Sırat-ı Müstakim” dediği bu duygulardaki
dengeyi şöyle anlatır: “Vücut aklın idare ettiği bir at arabasıdır. Atlardan
bir tanesi şehvet yani duygularda aşırılık, diğeri şecaat yani terbiye edici
ahlak, etiktir. Ancak atlar dengede olduğu zaman araba düzgünce yol alır.”
Şehvet ve şecaat bir o kadar zıt ama bir o kadar birlikte
hareket eden iki duygudur. Bu ikisi de insandadır. Ancak insanoğlu bunu dengede
korumak zorundadır. Yani benliğinin farkında olmalıdır ki kendini bulsun. Neyi
nerede nasıl arayacak. İşte bunun yolunu öğretecek kâmil insandır. O yol
göstermezse çölde serap görüp su arayan adama döneriz. Tam bulduk dediğimiz an gerçekte
boş arayışta olduğumuzu anlarız.
Gönülden akan ırmağı aramak lazım. Kesintisiz akan gönül
suyuna ulaşmak lazımdır. Vesselam…
Bir sonraki yazımda buluşmak dileğiyle...
Ayşe Nurdan Boztepe~ Gaziantep İcmal Gençlik Üyesi
Süper bir yol çizgisi uyabilene ne mutlu