Birkaç gün
süren kaza namazının hükmü hakkında bir yazı serisi paylaştık. Prof. Dr. Haydar
Baş Hocamızın Kuran ve Sünnet Işığında Büyük İslam ilmihali Namaz eserinden.
Bu yazı
serimizin son yazısında kaza namazlarımız ne kadar çok olursa olsun belli bir
disiplin ve hesap içerisinde olduğumuz, namazın da şuuruna erdiğimiz taktirde kaza
namazlarımızı kılmayı becerebileceğimizi hatırlatmıştık. Ve hatta inanılması
zor ama onlarca yıl kaza namazlarını yerine getirenlere şahit olduğumuzu beyan
etmiştik.
Bunun
bendenizin şahit olduğu çokça örnekleri olduğu için ve vefat edeli 40-50 sene
olan büyüklerimizin hala hatırımıza namazla birlikte geldiği için makalemizin
adını “Namaz yüzlüler secde izliler” olarak belirledik.
Çünkü onların
hatırladığım en üstün vasıfları ve hayalimde yer eden şekli evin ya da bahçenin
bir köşesinde oturmuş ima ila namaz kıldıklarıdır. İma ile diyorum çünkü çok
yaşlı ve hasta olmalarına rağmen gece gündüz yaptıkları iş kaza namazları ve
nafile namazları kılmaktı.
Onları
rahmetle anmak ve siz değerli dostlarıma örnek olsun diye onlar hakkında
bilgiler paylaşalım:
Allah
lütfetti ben 5 kuşak geçmişimi gördüm. Annemi, onun annesi Saliha ninemi, onun
annesi Şefika ninemi, Onun annesi Seda ninemi.
5. geçmiş kuşak
olan Seda ninenin hafızamda birkaç görüntüsü var, o da namazla alakalıdır.
Yaklaşık 110 yaşadı. Son demlerinde aklı şaşmaya başladığı, şaşmayan tek şeyi
namazı idi. Bazen yönünü bazen aklını şaşırırdı, ama gönül kıblesi hep namaza
dönük idi. Sesi kesildiği an herkes bilirdi ki o bir köşede namaz kılıyor.
Namazla o kadar bütünleşmişti ki hali tavrı namaz olmuştu. Onun hakkında tek
bildiğim öldüğü güne kadar namaz kılmak ve ömrümde ilk gördüğüm nur yüzlü bir
ceset idi.
Seda
ninemizin kızı olan Şefika ninemizle 10-15 sene birlikte yaşadık. Ona yemek
götürürdüm şahsi hizmetlerini yerine getirirdim. İster toplumda ister yalnız
başına kaldığı anlarda ya elinde bir tespih zikirle meşgul olur ya da kaza
namazı kılardı. Geceleri ıssız kalınca Allah diye sayha atardı. Vefat ettiği
gece de Allah sedasını duyan komşular son sözünün Allah demek olduğunu
söylediler. “Nene neden bu kadar çok namaz kılıyorsun?” dediğim zaman bana: “Oğlum
boş durmaktansa birkaç vakit daha çevirmek lazım. Çok günahımız var belki de
kıldığımız namazlar kabul olmamıştır. Biz ne kadar çok namaz kılarsak o kadar
çok af oluruz inşallah.” Derdi. Dedikodu, boş söz söylemezdi ya namaz ya zikir
idi onun ameli.
Onun kızı
yani annemin annesi Saliha ninem de buna benzer bir hayat yaşadı. Kuran, zikir
ve namaz. Onların yolunda giden anamız da buna benzer amellerle bir hayat
sürmeye çalışmaktadır. Allah anamızın babamızın ömrüne bereket versin.
Babaannemiz
Cemile nineden de bahsetmezsek haksızlık etmiş oluruz. O pek toplum içinde
olmayı sevmezdi. Yalnız bir odası vardı. Abdestsiz bir an geçirmezdi. Ameli namaz,
zikir, Kurandı. Birde insanlara nasihat ederdi söz dinleyecek birilerini
bulunca.
Ben onun çok
nasihatine muhatap oldum. Ömrünün son demi olan son anı; sabah namazını kılıp,
eline tespihini alıp, yatağında yatmak ve hakka yürümek oldu. Ölüsünü yıkarken
elindeki yıpranmış tespihini avcunu açıp alamadık. Mezara tespihiyle gömmek
zorunda kaldık. Rabbim okuduğu zikirlere şahit olsun diye onu tespihiyle
gömmeyi nasip eyledi belki de…
İşte onun için
bu dünyada yaşarken arkamızda bırakacağımız hoş sedalar ve hayırlı amellerle
yad edilmek çok önemli. Rabbim bizlere de ardımızdan böyle güzel şahitler nasip
eyleyecek; Salih ameller, namaz yüzlü, secde izli haller nasip eylesin. Amin.
Uğur Kepekçi