- Sus, yoksa! (Tehdit, uyarı)
- Senden daha iyisi beklenir. (Ahlaki ders vermek)
- Benim sana gösterdiğim gibi yap. (Çözüm getirme, emir)
- Olgun biri gibi düşünmüyorsun. (Eleştiri)
- Çocuk gibi davranıyorsun. (Aşağılama)
Sen mesajlarının hiç biri bizim hakkımızda birşey söylememektedir. Odak noktası hep karşımızdaki kişidir. Birey, davranış hakkında neler düşündüğünü, ya da davranışın kendisini somut biçimde nasıl etkilediği konusunda bir şeyler söylemiş olsaydı, mesaj "sen" mesajı yerine "ben" mesajı olurdu. "Ben" mesajlarının daha etkili olmasının nedeni "sorumluluk mesajları" olarak değerlendirilmelerinden kaynaklanır. Ben mesajı gönderen bir kişi kendi hakkında yaptığı değerlendirmeyi karşısındaki kişiyle paylaşmak üzere sorumluluk yüklenmektedir. Bu nedenle karşısındaki kişinin davranışını değiştirme olasılığı da yüksektir.
Diyelim ki siz bir şey anlatırken, karşınızdaki kişi ikide bir sözünüzü kestiği için sinirlendiniz. Davranışı (söz kesmesi) size sorun çıkarmış bulunuyor - sorunun sahibi sizsiniz. İçten içe sinirleniyorsunuz. Ancak ona "kabasın" diyerek vereceğiniz tepki iletişimi bozar. Çünkü "sen" mesajı, karşımızdaki kişi hakkında olumsuz bir yargıyı içerir. Oysa "böyle sık sık sözümün kesilmesi beni rahatsız ediyor," şeklindeki bir tepki duygularınıza karşıdaki kişiyi ortak etmeyi hedefler. Bu da iletişimi zedelemez.
Kendi Duygularınızdan Söz Edin
- Çocuklar anne ve babalarının gerçek duygularını bilme hakkına sahiptirler. Ne hissettiğimizi açıklayarak, kırıcı olmadan, içten olabiliriz.
- Dikkat edin, olumlu yaklaşım içindeki anne ve babalar, sadece kendi duygularından bahsederler. "Ben şöyle hissediyorum..." sözlerini kullanırlar. "Sen" mesajı yerine "ben" mesajını tercih eerler.
İstenmeyen Davranış Karşısında, Duygularınızı Ve/Veya Beklentilerinizi Dile Getirin
Size sözle saldırılmadığı sürece, rahatsızlığını ve kızgınlığını dile getiren biriyle anlaşmak mümkündür.
Kaynak: Çocuk Eğitimi El Kitabı (Prof. Dr. Haluk Yavuzer)