Su vücudumuz için büyük önem taşır. Soluduğumuz havadan sonra canlılara sunulmuş mucizevi yaşam kaynağıdır. Başta insanlar olmak
üzere diğer canlılar içinde çok önemlidir. Tarihte uygarlıklar arasında birçok savaşa bile sebep olmuştur.
Oksijenden sonra vücudun en önemli temel
ihtiyacı olan sudur.
Su
vücudumuzda en çok %83 ile kanda , %75 ile beyin ve kaslarda, %20 ile kemikler de bulunur. Bu oranlardanda anlaşılacağı gibi insanların su olmadan yaşamlarını
sürdürmeleri mümkün değildir.
İnsan
haftalarca herhangi bir besin almadan yaşayabilir fakat su içmeden birkaç
günden fazla dayanamaz.
Metabolizmamız suyu depolayamadığı için
kaybolan su miktarını sürekli olarak yenilememiz gerekir.
İnsanlar gün içerisinde hareketliliklerine göre
vücudunda biriken toksinlerin dışarı atılması için su kaybeder. Büyük bir kısmı idrarla ,geri kalanı terleme, dışkı ve solunum yoluyla atılır. Buradan hareketle yaşamsal
fonksiyonlarımızı tam anlamıyla yerine getirebilmek için kişiye göre değişmekle
birlikte yaklaşık 2-2,5 litre suyun vücuda geri verilmesi
gerekir. Su kaybetme oranı yüksek
oldukça örneğin sporcular veya emziren
anneler gibi, vücuda alınması gereken su miktarı da artmalıdır.
Günde ortalama 8-9 bardak yani 2-2,5 litre su tüketmenin vücudun su ihtiyacını karşıladığını biliyoruz. Ancak, bu ihtiyac kişinin kilosuna, fiziksel aktivitesine ve mevsim koşullarına göre değişkenlik
gösterecektir. Bir insan için ideal su tüketimi vücut ağırlığının
0.033 ile çarpımı ile bulunur.
Örnek verirsek; 70 kg biri için
su gereksinimi 70 x 0.033 = 2,3 litredir. Spor
yapıyorsa ,bebek emziriyorsa veya çok terliyorsa bu miktarın artması
gerekecektir.
SUYUN
VUCÜDUMUZDAKİ HAYATİ GÖREVLERİ
1 – Yediğimiz
besinlerin sindiriminde çok önemlidir. Vücudumuzdaki fiziksel ve kimyasal
etkinliklerin düzenli bir şekilde yerine getirilmesinde baş rol oynar.
2- Dokularda biriken atık maddelerin yani
toksinlerin vücuttan uzaklaştırılmasına yardımcı
olur.
3 – Kanı sulandırır ve
dolaşım sırasında kanın pıhtılaşmasını önler.
4 – Cildi yumuşatır ve cildde yaşlılık belirtilerinin azalmasına yardımcı olur.
5 – Kabızlık ve böbrek taşı
oluşumunu önler.
6 – Stres, gerginlik,unutkanlık,uykusuzluk ve depresyonun hafiflemesine yardımcı olur.
7 – Metabolizmayı hızlandırarak ve iştahı baskılayarak kilo vermeyi hızlandırır.
8 – Hücre ve dokuların yapılarının
korunmasında görev alır.
9 – Vücut ısısının
düzenlenmesine yardımcı olur
10-
Özelikle çoçuklarda dikkat dağınıklığını azaltır
11-Başta ağız olmak üzere
burun ve göz için gerekli nemliliği sağlar
12- Beyin fonksiyonlarının
düzgün çalışmasına katkıda bulunduğu için ileri yaşlarda Alzheimer
hastalık riskini azaltır
13 – Vücut direnci ve bağışıklığının
güçlenmesini sağlar.
*Yetersiz su tüketimi beraberinde yorgunluk,
halsizlik, tansiyon düşüklüğü, ciltte kuruluk gibi sağlık sorunlarını beraberinde getirir.
Gün içerisinde vücudun kaybetmesi gereken su
miktarından daha fazla su kaybı olması olayına Dehidrasyon (aşırı su kaybı) denir.
Ortalama 70 kg gelen bir insanın su kayıp oranını %2 yi geçmesi durumunda
vücudun su dengesi bozulur.
Vücudumuzda aşırı su kaybında ilk tepkiyi
veren organ beyindir. İlk belirti ise ağız kuruması olarak kendini gösterir. Su
miktarını azalması karşısında beyin atılan su miktarını azaltır. Su oranı
düştükçe vücut aktiviteleri azalacak ve zamanla dengesizlik, algılama zorluğu
ve karar verememe, zihin ve vücut fonksiyonlarının durması, sindirimin ve
hormonsal aktivitelerin düşmesi olayları oluşur.
*İdrar rengi sizin için bir göstergedir.Kişinin gün içinde uygun miktarda su içip içmediği İdrar rengine bakılarak
anlaşılabilir. İdrar rengi koyu sarı ise su tüketimi yetersiz, açık sarı veya
berrak ise su tüketimi yeterlidir.Vücutta su deposu olmadığı unutulmamalıdır,
bu nedenle günlük su tüketimine çok özen gösterilmelidir.
*Gereğinden fazla su
tüketmek de az tüketmek kadar tehlikelidir. Fazla içilen su metabolik dengeyi bozar.
Böbreklerin su atma kapasitesinin üzerinde su
alınması fazla çalışmasına neden olur.
Böbreklerin fazla çalışması, böbreğin görevini
tam yapamamasına yol açar.Bu durumda vücuttan atılamayan su, kanda birikerek
sodyum, potasyum ve birçok mineral dengesinin bozulmasına neden olur.
Vücutta ateş, ishal, kabızlık gibi bir rahatsızlık
olmadığı takdirde ,yapılan çalışmalarda, vücudun ihtiyacından
fazla su tüketiminin sağlık açısından herhangi bir faydası olmadığı belirtilmiştir. Çok fazla su tüketmek en basit ifade ile su zehirlenmesine de yol
açabilecektir.
*En çok
karşılaştığımız soruların başında '' çay kahve su yerine geçermi? ''
sorusudur.Kalorisi ve kafeini olmayan tek içeceğin su olduğu unutulmamalıdır.Su dışında kahve, çay, meyve suyu,asitli içeceklerle alınan
sıvı ,suyun yerini almamaktadır. Aksine bu tür
içeceklerin fazla tüketilmesi susama hissini baskılayarak, suya olan ihtiyacı
azaltmaktadır. Susama hissinin olmaması vücudun günlük su ihtiyacının
karşılandığı anlamına gelmez.
Kişi su içmek için susamayı beklememelidir.
*SUYU
MUTLAKA İÇELİM AMA HANGİ SUYU İÇELİM?
# İnsan sağlığına zararlı
olabilecek mikroorganizmaları ve kimyasalları içermeyen aynı zamanda sağlık
için gerekli mineralleri yeterli ve dengeli miktarda içeren renksiz, kokusuz ve
berrak olan su, sağlıklı ve iyi sudur.
# pH’ı 7.5 ile 8.5 arasında olmalı
#Bir suyun kalitesi, kaynağıyla
ilgilidir. Kaynak suların minerali vardır.
#Türkiye’deki musluk suları,
içilebilir sulardır. İyi bir filtrasyon ile musluk sularımız
içilebilir. Filtre sistemi, suyun içindeki ağır
metalleri çeker ve temizler. Ama bu sistemde kötü maddeleri çekerken iyi mineralleride çeker. Bundan dolayı sadece musluk suyu ile yetinmeyip mineralli kaynak
suyuda kullanmak gerekir.İyi filtrelenmiş musluk suyunu yemeklerde ve çaylarda
kullanabiliriz.
# Bakanlığın belirlediği
kritere göre, bir damacana maksimum 75 kere kullanılabilir. Eger bu takİp
edilemiyorsa cam damacana kullanmak daha sağlıklı olacaktır.
#Güneş altında bekleyen sular içilmemelidir.
#Pet şişeli suyu hiç
içmeyin demek pratikte çok da mümkün değildir ama cam şişeyi daha çok tercih etmeliyiz.
SONUÇ
OLARAK SAĞLIKLI SU,en yalın haliyle doğal yeraltı suyu olarak tanımlanabilir. Doğal kaynak
suyu ve doğal mineralli sular diye adlandırılan bu sular, doğal su çevrimiyle
binlerce yılda oluşurlar, endüstriyel ve tarımsal kirleticilerden ve bakteriyel
bulaşmalardan korunmuş haldedirler. Ayrıca, özel su molekül yapıları ve
çözünmüş olarak birçok mineral içermeleri nedeniyle doğal fizyolojik besin, sağlık
koruyucu ve tedavi edici özellikleri bir arada taşırlar. İçme suyu olarak bu
tür suların kullanımı en sağlıklı seçenektir.
*SU İÇMEYİ
KEYİFLİ HALE GETİRMEYE ÇALIŞALIM
Su içmeyi sevmiyorum, tadından hoşlanmıyorum
ya da gün içinde aklıma gelmiyor,su içince çok
fazla tuvalete çıkıyorum diye pek çok yakınma duyabilirsiniz. Bu konuda birkaç pratik
öneri kısa sürede su içme alışkanlığının kazanılmasına yardımcı olacaktır.
#Yemek için
elimize aldığımız her gıda öncesinde 1 bardak su içmeyi alışkanlık haline
getirmeye çalışın,bu alışkanlık daha az yemenize de sebep olacaktır.
#Bir bardak
çay veya kahve içtikten sonra arkasından 1 bardak su içmeyi alışkanlık haline
getirin(çay ve kahvenin dehidratasyon etkisini azaltmak için)
#Su içmeyi telefon alarmı,
bilgisayar ekranındaki hatırlatıcı ya da küçük notlar yoluyla kendinize hatırlatın.
#İş yerinde
veye evde sürekli görülebilecek yerlerde renkli ve şık bir
sürahi, bardak veya şişe bulundurulabilir.
#Suyun içine elma, tarçın,
nane yaprağı, zencefil, çilek, üzüm gibi meyveler eklenerek lezzeti artırılabilir.
# Ayrıca
unutulmamalıdır ki, her idrara çıktığımızda vücudumuz 35 kalori yakmaktadır.
Sonuç olarak günlük tüketmemiz gereken su
miktarı yeterli olduğunda fiziksel fonksiyonlarımız %20 civarında, zihinsel
fonksiyonlarımız %90-95 civarında, algılama yeteneğimiz ise %20 civarında
gelişim göstermektedir.
Bağışıklığımızı
zayıflatan toksinlerin vücudumuzdan daha kolay ve hızlı atılmasını sağladığı
için, bağışıklığımızı güçlü tutmanın hayati önem taşıdığı şu günlerde su içmeye
eskisinden daha çok önem vermemiz gerekmektedir.
Kısacası suyu insanoğluna bahşedilmiş hiçbir
yan etkisi olmayan en basit, en önemli ilaç olarak görebiliriz.
Suyu hayatınızdan eksik etmeyin.