Doğu Dera'da yaşayan toplulukların artan insani yardım ihtiyaçlarını vurgulayan Suriye‘nin Doğu Dera Bölgesine İlişkin Temel Değerlendirme ve Suriye‘nin Doğu Dera Bölgesine İlişkin Birinci İzleme Değerlendirmesi başlıklı raporlar, Suriye'deki çatışmaların bölge halkı üzerindeki etkisini gözler önüne seriyor.
Anne-çocuk
sağlığına dair bulgular endişe verici
Raporlar, MSF ekipleri tarafından Temmuz 2016 ve Mayıs 2017'de, yaklaşık 200 bin kişinin yaşadığı Doğu Dera bölgesindeki kent ve kasabalarda yürütülen kapsamlı iki halk sağlığı araştırmasına dayanıyor. Her iki araştırmada da halk sağlığı çalışanları rastgele seçilen 4 binden fazla kişiyle sağlık alanındaki ihtiyaçları ve yaşam kaliteleri hakkında görüştü.
Sağlık ihtiyaçları
akut hale geldi
Çalışma; Suriye'de yaklaşık yedi yıldır süren savaşın boyut değiştirmesiyle birlikte, bölgedeki tıbbi ihtiyaçların bazı alanlarda daha da akut bir hal aldığını ortaya koyuyor. Buna göre, Suriyelilere ulaştırılabilen insani yardım hacmi yeterli değil; insani yardım kuruluşları ise gerektiği gibi ihtiyaç sahiplerine ulaşamıyor.
Hastalar Şam'a
kadar gitmek zorunda kalıyor
Güney Suriye'de çalışan sağlık personeli de bölge halkının karşı karşıya olduğu diğer zorluklara her gün tanıklık ediyor. MSF ile çalışan bir eczacı, savaşın Suriyeliler üzerindeki etkisine değinirken, “Savaşın hem fiziksel hem psikolojik etkileri çok derin oldu. Kimileri hava saldırılarında fiziksel olarak yaralandı, kimileri gözle görülmeyen yaralar aldı. Bu insani kriz nedeniyle bütün bir nesil yok oldu” dedi.
Suriye'nin güney bölgesinde bir MSF hastanesinde çalışan bir cerrah ise, şiddet olaylarının hız kesmiş olmasına rağmen savaş nedeniyle altyapının hasar gördüğünü söyledi. Deneyimli sağlık personelinin çok azaldığını vurgulayan cerrah, “Her anlamda zorluklarla mücadele ediyoruz. Birçok insan sağlık hizmeti alabilmek için uzun yollar kat etmek zorunda kalıyor. Ulaşım pahalı ama çoğu kişinin yol parası yok. Çalışır durumdaki sağlık tesisleri birbirinden uzak noktalarda kalıyor. Hastanelerin çoğunda ise yeterli teçhizat ve malzeme yok. Hastalar doğru tıbbi müdahale için kimi zaman iki-üç yer dolaşmak zorunda kalıyor. Hatta bazen ihtiyaçları olan sağlık hizmetini alabilmek amacıyla ta Şam'a kadar gitmeleri gerekiyor” dedi.
Raporların temel
bulguları:
• Her iki değerlendirmede de, hanelerin önemli bir bölümünün (temel değerlendirmede yüzde 60,18'inin, izleme değerlendirmesinde yüzde 47'sinin) 2011'den bu yana yerleşim yerini en az bir defa değiştirdiği görüldü; bunların yüzde 90'ından fazlasında yer değişikliğinin nedeni şiddet olaylarıydı.
• Her iki değerlendirmede (önce yüzde 7,88, sonra yüzde 7,6 oranla) görüşülen haneler, görüşmeden önceki bir yıl içinde bir veya daha fazla aile üyesini kaybetmişti ve kayıpların yaklaşık yarısı (yüzde 45,1 ve yüzde 43) askeri bir olaydan kaynaklanıyordu.
• Temel değerlendirmede her ay sağlık hizmeti alanlar içinde bunu resmi sağlık tesislerinden temin edenlerin oranı sadece yüzde 21 iken (sağlık tesisleri sıklıkla hedef alındığından insanlar buralara gitmekten kaçınıyor), izleme değerlendirmesinde bu oran yüzde 47'ye çıktı.
• Temel değerlendirmede hanelerin yüzde 27'si yağmur ve rüzgara karşı korunaklı olmayan hasar görmüş veya kısmen yıkılmış evlerde yaşıyordu; izleme değerlendirmesinde bu oran biraz azaldıysa da yüzde 18,7 ile halen yüksek düzeydeydi.
• 5 yaşından küçük çocuklarda aşı koruyuculuğu konusunda rakamlar çok ürkütücü: Aşıyla önlenebilen hastalıklara karşı gereken tüm aşıların yapıldığı 18 ay- 5 yaş arası çocukların oranı yüzde 40 ve altında bulundu.
• Araştırma sonuçları kadın sağlığı bakımından da ürkütücü boyutlarda: Gebelik oranı yüksek, aile planlaması uygulama oranı düşük, doğum öncesi bakım (gebe izlem) zayıf ve evde doğum oranı yine yüksekti.
(Kilis Postası Haber Merkezi)