Geçen Cumartesi akşamki Diyalog programında, başta kanser olmak üzere birçok hastalığı bitkilerle tedavi eden Mustafa Sarıkayayı konuk ettik.
Sarıkaya emekli bir astsubay.Orduda biyolojik silahlar konusunda uzman olarak çalışmış. Yirmi yıla yakın bir zamandır da bitkilerle kanser tedavisi üzerine yoğunlaşmış.
Elinden onbinlerce hasta geçti. Bu hastalarla ilgili uyguladığı tedavi yöntemleri bir uzmanlar heyeti tarafından mutlaka incelenmesi gerekiyor. Çünkü benim yaptığım araştırmalar, kendi imkanlarımla ulaştığım hastalar, Mustafa Sarıkayaya mutlaka sahip çıkılması izlenimini bende uyandırdı.
Kanseri pankreastan, mideye, bağırsağa, akciğere, safra kesesine bulaşmış bir hastanın son derece sağlıklı bir şekilde canlı yayında konuşması, sizin gibi beni de şaşırttı.
Beyin ölümü gerçekleşmiş bir hastanın ya da felçli bir vakanın bitkisel yöntemlerle ve tıbbı şok edecek bir şekilde düzelme seyri göstermesi şaşırtıcı olaylar.
Kanser çağımızın hastalığı ve her gün bir yakınımızın bu hastalığa yakalandığını öğrenmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Hasta ve yakınları maddi ve manevi her yönden büyük bir yıkıma uğruyorlar. Varını yoğunu satarak tedaviye harcayanlar, yurt dışında derdine deva arayanlar çoğunlukla hüsrana uğrayabiliyorlar.
Tıbbın kanser tedavisinde henüz kesin bir sonuç ortaya koyamaması, hastaları doğal olarak alternatif tıptan çare aramaya itiyor.
Bazı bilim adamları ve tıp çevreleri her ne kadar bitkisel tedaviye karşı çıksa da,gerek batıda gerek Türkiyede her geçen gün artan bir şekilde bitkisel yöntemlerle tedaviye doğru bir kayış yaşanıyor.
Aslında modern bilim bitkileri reddetmiyor. Türkiyede de eczacılık fakültelerinin farmakognozi bölümleri bitkilerin hastalıklarda nasıl kullanılacağına dair eğitim veriyor. Bu bölümlerde, bitkilerin kimyasal bileşenleri ve hastalık tedavilerinde nasıl kullanılacağına dair bilgiler veriliyor. Yani aslında modern bilim bitki tedavisini reddetmiyor.
Ancak bazı doktorlar ve bilhassa bazı onkologlar bitki tedavisine şiddetle karşı çıkıyorlar.
Oysa dünyada elli trilyon doları bulan kanser pazarı, bir şekilde bitkisel tedavi gerçeği ile yüzleşmek zorunda kalacak.Bir çok ülkede bu yüzleşme başladı bile. Bir çok ülke, bitkisel yöntemlerle kanser tedavisi yapan enstitüler kurulmuş durumda.
Muzaffer Sarıkayanın kanser tedavisinde geldiği nokta, devlet destekli profesyonel birimlere dönüştürülmesi gerekirken, bırakın bunun yapılmasını adamı anasından doğduğuna pişman ettiler.
Yahu kardeşim, sen bu insanları gerçekten iyileştirdin mi, AİDSe çare buldun mu, ölümcül vakaları sıhhate kavuşturdun mu? diye sormak yerine, bilim adına, devlet adamlığı adına sahtekar, şarlatan yaftasını yapıştırıp o utanç verici vurdumduymazlığa kapılıyor, bu olaya kulak vermesi gerekenler.
Cumartesinden beri binlerce kişi bizi arayıp aynı feryadı dile getiriyor.
Bakalım Ankarada duyan olacak mı?
Muharrem Bayraktar
Sarıkaya emekli bir astsubay.Orduda biyolojik silahlar konusunda uzman olarak çalışmış. Yirmi yıla yakın bir zamandır da bitkilerle kanser tedavisi üzerine yoğunlaşmış.
Elinden onbinlerce hasta geçti. Bu hastalarla ilgili uyguladığı tedavi yöntemleri bir uzmanlar heyeti tarafından mutlaka incelenmesi gerekiyor. Çünkü benim yaptığım araştırmalar, kendi imkanlarımla ulaştığım hastalar, Mustafa Sarıkayaya mutlaka sahip çıkılması izlenimini bende uyandırdı.
Kanseri pankreastan, mideye, bağırsağa, akciğere, safra kesesine bulaşmış bir hastanın son derece sağlıklı bir şekilde canlı yayında konuşması, sizin gibi beni de şaşırttı.
Beyin ölümü gerçekleşmiş bir hastanın ya da felçli bir vakanın bitkisel yöntemlerle ve tıbbı şok edecek bir şekilde düzelme seyri göstermesi şaşırtıcı olaylar.
Kanser çağımızın hastalığı ve her gün bir yakınımızın bu hastalığa yakalandığını öğrenmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Hasta ve yakınları maddi ve manevi her yönden büyük bir yıkıma uğruyorlar. Varını yoğunu satarak tedaviye harcayanlar, yurt dışında derdine deva arayanlar çoğunlukla hüsrana uğrayabiliyorlar.
Tıbbın kanser tedavisinde henüz kesin bir sonuç ortaya koyamaması, hastaları doğal olarak alternatif tıptan çare aramaya itiyor.
Bazı bilim adamları ve tıp çevreleri her ne kadar bitkisel tedaviye karşı çıksa da,gerek batıda gerek Türkiyede her geçen gün artan bir şekilde bitkisel yöntemlerle tedaviye doğru bir kayış yaşanıyor.
Aslında modern bilim bitkileri reddetmiyor. Türkiyede de eczacılık fakültelerinin farmakognozi bölümleri bitkilerin hastalıklarda nasıl kullanılacağına dair eğitim veriyor. Bu bölümlerde, bitkilerin kimyasal bileşenleri ve hastalık tedavilerinde nasıl kullanılacağına dair bilgiler veriliyor. Yani aslında modern bilim bitki tedavisini reddetmiyor.
Ancak bazı doktorlar ve bilhassa bazı onkologlar bitki tedavisine şiddetle karşı çıkıyorlar.
Oysa dünyada elli trilyon doları bulan kanser pazarı, bir şekilde bitkisel tedavi gerçeği ile yüzleşmek zorunda kalacak.Bir çok ülkede bu yüzleşme başladı bile. Bir çok ülke, bitkisel yöntemlerle kanser tedavisi yapan enstitüler kurulmuş durumda.
Muzaffer Sarıkayanın kanser tedavisinde geldiği nokta, devlet destekli profesyonel birimlere dönüştürülmesi gerekirken, bırakın bunun yapılmasını adamı anasından doğduğuna pişman ettiler.
Yahu kardeşim, sen bu insanları gerçekten iyileştirdin mi, AİDSe çare buldun mu, ölümcül vakaları sıhhate kavuşturdun mu? diye sormak yerine, bilim adına, devlet adamlığı adına sahtekar, şarlatan yaftasını yapıştırıp o utanç verici vurdumduymazlığa kapılıyor, bu olaya kulak vermesi gerekenler.
Cumartesinden beri binlerce kişi bizi arayıp aynı feryadı dile getiriyor.
Bakalım Ankarada duyan olacak mı?
Bitkisel Gıda Takviyelerinin Öncü İsmi Mustafa Eraslan Ürünleri İçin Tıklayınız