Para ile para kazanma anlayışı yeni iş sahaları açmadığı için talebi arttırmamakta, diğer taraftan da var olan gelirin rantiyeye aktarılması sonucu piyasadaki talebi kısmaktadır."
Sayın Baş'ın bu tespitini İngiltere merkezli uluslararası yardım kuruluşu Oxfam doğruladı.
Oxfam'ın raporuna göre, 2019 yılında dünya genelindeki en zengin 2 bin 153 kişinin serveti, en yoksul 4.6 milyar kişinin toplam servetini geçti. Rapora göre milyarder sayısı son 10 yılda ikiye katlandı.
Anlaşılacağı üzere 7 milyar insanın emeğini, alın terini 2 bin 153 kişi emiyor, sömürüyor, çalıyor, kullanıyor.
Ne ile, hangi araç ile? Faiz.
Türkiye'ye gelelim. Haberlerde izliyorsunuz. Çiftçi üretiyor ama kazanamıyor. Hayvancılıkla uğraşan üretiyor ama kazanamıyor. Küçük esnaf üretiyor ama kazanamıyor.
Diğer taraftan çok küçük bir kesim elindeki parayı bankalara yatırıyor ve para ile para kazanmaya başlıyor.
Kimin üzerinden? Tarımcının, hayvancılık yapanın, esnafın, işçinin, memurun, emekçinin emeği, alın teri üzerinden.
Prof. Dr. Haydar Baş aynı eserinde şöyle diyor:
"… Faizle piyasadan çekilen para, gelir dağılımını bozduğu ve piyasada olmayan para tüketimi kıstığı için ortaya çıkan talep daralmasından dolayı üretici bir karar vermek zorunda kalır.
Eğer bu artışı tam olarak mamule yansıtsa zaten talep olmadığı için hiç mal satamayacak ve batacaktır.
Eğer hiç yansıtmasa ürettiğinin belki de altında satmak zorunda kalacak yine batacaktır. Veya faiz oranlarını fiyata yansıtacak ancak diğer üretim maliyetlerinden ve kısmen kârından kesintiye giderek fiyatların faiz oranlarından daha az artmasını sağlayacaktır.
Diğer üretim maliyetlerinden en kolay aşağıya düşürülecek
olan da işçi ücretleridir. Çünkü yeterli işgücü talebi olmadığı için işçi
ücretlerini belirlemede taraflar arasında işveren daha ağırlıklı söz
sahibidir…"
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Eylül 2019 verilerine göre tarım sektörünün kredi borcu 105 milyar 266 milyon TL.
Aynı verilere göre tarım sektörünün takibe düşen borcu bir yılda yüzde 49 arttı. Tekirdağ, Konya gibi tarım illerinde takibe düşen borçtaki artış yüzde 90'lar seviyesinde.
Görüldüğü üzere tarım kesimi üretiyor ama kaybediyor.
Yine Eylül 2019 verilerine göre KOBİ'lerin toplam kredi borcu 609 milyar lirayı bulurken, takipteki kredilerin miktarı 58.5 milyar TL.
Yani küçük ve orta boy işletmeciler üretmiş ama bırak kâr etmeyi zarar etmiş.
Vatandaşın yani işçi, memur, asgari ücretlinin hali nasıl? Borçlu. Vatandaşın kredi ve kredi kartı borç miktarı 550 milyar TL'yi aşmış durumda.
Peki, herkes kaybederken kim kazanıyor?
En kısa cevap; parayı para ile satanlar.
Rakam verirsek! Hesabında 1 milyon lira ve üzeri parası olan kişi sayısı, 2019'da bir önceki yıla göre 45 bin 314 kişi artarak 225 bini aştı.
Bu 314 bin kişinin bankalardaki para miktarı 1 trilyon 392 milyar TL.
Yani piyasada olması gereken parayı birileri tekelleştirmiş, para ile para (faiz ile) kazanırken vatandaş çalışarak, üreterek hem kaybediyor, hem de borçlanıyor.
Prof. Dr. Haydar Baş diyor ki:
"Milli Ekonomi Modelimiz faizi tamamı ile sistemin dışında tutmaktadır. Böylelikle para özgürlüğüne kavuşturulacak, hem gelir dağılımında denge sağlanacak, hem de üretimin önündeki engeller kaldırılacaktır.
Paranın piyasaya sunuluşu tamamı ile maliyetsiz bir şekilde sağlanacağı için ne enflasyona zemin hazırlanacak, ne de para faizle piyasanın dışına çekildiği için talep daralması ve onun sonucunda deflasyon ile karşılaşılacaktır." (kaynak: http://www.milliekonomimodeli.com/makale.php?id=60)
Milletimize soruyorum; Hakikat bu kadar net ve ortadayken neden faizcilerin kapısından medet umuyorsun?
Akın Aydın
Kaynak: Yeni Mesaj Gazetesi
(Kilis Postası Haber Merkezi)