Bugün Kilis’in dar sokaklarında dolaşıp dikkatlice baktığınızda, aslında harabe olarak görünen bazı yapıların küçük birer fabrika olduğunu görürsünüz. İçinde malzemeleri ile beraber tarihe gömülmüşlerdir.
Bir Asır Önce
Kilis
Bundan tam 119 yıl önce Kilis’te 59 pekmezhane, 58 zeytin mahseresi, 20 değirmen, 8 susam mahseresi bulunuyormuş.Özellikle mahsere ve pekmezhanelerin sayısının bir hayli fazla olduğunu görüyoruz.
Osmanlı Vilayet
Salnamalerinde Halep şehrinin kazası olan Kilis’e ait veriler:
Kilis kazası Halep’in kuzeyinde ve Halep şehir merkezinden 12 saat mesafededir. Kilis’te halkının dili Türkçe’dir. Nahiyelerde ise, Arapça ve Türkçe’dir.
Kilis kasabasında 1 hükümet konağı, 1 redif deposu, 4.731 hane226, 1.955 dükkân, 37 cami, 14 mescit, 24 tekke, 28 medrese, 496 ciltlik bir kütüphane, 1 rüştiye mektebi, 25 iptidai mektebi, 4 kilise, 1 havra, 5 hamam, 26 hayvan değirmeni, 3 yel değirmeni, 8 mağaza, 2 un fabrikası, 3 bedesten, 3 sabunhane, 31 fırın, 50 han, 74 ma’sara, 48 kahvehane, 10 boyahane, 120 kumaş tezgâhı, 6 eczane.
Bugün ne
durumdayız?
Bugün üretimden çok tüketimin arttığı bir Kilis manzarası göze çarpıyor. Ne onlarca pekmezhane var Kilis’te ne de mahsere! Bugün Kilis’in ekonomik anlamda atağa kalkması için yöresel ürünlerinin üretiminin ve tanıtımının arttırılması gerekiyor. Bu anlamda Kilis Zeytinyağı, Kilis Gün Pekmezi, üzüm sucuğu, Kilis yorganı ve sayamadığımız daha birçok ürün bir değerdir. Sınır ticaretini kaybetmiş bir şehrin gelişebilmesi için kendine özgü ürünleri istenilen kalitede üretip tanıtması ve pazarlaması şarttır. Yoksa eskileri yad etmekten öte geçemeyeceğiz gibi görünüyor.
(Kilis Postası Haber Merkezi)