[caption id="attachment_11184" align="alignnone" width="496" caption="petrol"][/caption]
Petrol Oyunu
Türkiye petrol
okyanusu üzerinde yüzüyor?, birçok araştırmacı bu iddiayı seslendiriyor. Ama
siyasiler Türkiye?de zengin petrol rezervleri olduğunu inkâr ediyorlar. Ortaya
atılan bazı iddialar Türkiye?nin enerji konusunda çok büyük!
1900?lü yılların başında dünya petrollerinin
yüzde 12?sinden fazlasını kontrol eden İngiltere geçen yüzyılın ilk çeyreği
sonunda kontrol ettiği petrol sahalarının kat kat artırmıştı. Bunun sonucunda
Amerikan ve İngiliz petrol şirketleri sert bir mücadeleye giriştiler. Bu rekabet
her iki tarafa da zarar verince anlaşma yoluna gittiler. Amerikan ve İngiliz
Petrol Şirketleri, 1927?de Royal Dutch Shell?in sahibi Sir Henri Detering?in
İskoçya?nın Achnacarry Kasabasındaki malikanesinde ?Achnacarry anlaşması?
olarak da bilinen gizli anlaşma imzaladılar. Amerika ve İngiliz hükümetleri bu
özel ?Gizli Anlaşmayı? onayladı. Anlaşmanın ilgili hükümetlerce onaylanmasından
sonra ?Red Line Agreement? (Kızıl Hat Anlaşması) olarak tarihe geçmiştir. Kızıl
Hat Anlaşması, İngiliz ve Amerikan petrol şirketleri arasındaki rekabete son
vermiş, dünya petrol yataklarının kendi aralarında bölünmesini
resmileştirmiştir.
Petrol bulunan
bölgeler paylaşıldı
?Red Line Agreement? Kızıl Hat Anlaşması ya
da Achnacarry anlaşması, Türkiye, Türkiye?nin Karadeniz ve Ege denizindeki kara
suları, Kıbrıs, Filistin, Lübnan, Ürdün, Suriye, Irak, Suudi Arabistan, Yemen,
Katar ve Bahreyn?i kapsamaktaydı. Anlaşmaya göre, Kartele üye petrol
şirketlerinin dışında hiç kimse bu coğrafyada petrol arayamayacaktı. Kartele
üye olmayan bütün petrol şirketleri ?Yabancı? olarak tanımlandı. ?Yabancıların?
bu coğrafyada petrol arama girişimleri savaş sebebi sayıldı. Mesela,
Türkiye?nin Karadeniz?de bir İngiliz petrol şirketiyle birlikte petrol araması
bu bağlamda değerlendirilmelidir. Kartel, ?Yabancılara? karşı tek bir yumruk
halinde mücadele etti ve hâlihazırda da etmekte. Geçmişte İran?da Muhammet
Musaddık, Irak?ta Abdul Kerim Kasım hükümetlerinin devrilmesi buna birer
örnektir.
Ülkeler sipariş
yasalar çıkardı
Petrol şirketleri, petrollerini kontrol ettiği
ülke vatandaşlarının tepkilerini azaltmak, ülkede her şeyin yasalara uygun
olarak yapıldığı izlenimini vermek için ilgili hükümetleri çok özel yasalar
çıkarmaya ve karşılıklı gizli ikili anlaşmalar imzalamaya mecbur ettiler. Türkiye?de
çıkarılan 6326 sayılı Petrol Kanunu bu uygulamaya çarpıcı bir örnektir. Bu
kanun taslağı bir yabancı tarafından hazırlanmıştır. Bu kanun, Türkiye?nin bazı
bölgelerinde petrol aranmasını yasaklamış ve şirketlerin sondaj sayısını
sınırlamıştır. Kanuna göre, her bir şirket yılda ancak on sondaj
yapabilmekteydi.
Türkiye petrol
aramıyor mu?
Türkiye?de petol aramaları yapmak için kurulan
TPAO (Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı) kurulduğu günden beri yaklaşık
olarak 60 milyon ton petrol çıkarmıştır. TPAO?nın 58 yılda çıkardığı petrol,
ülkemizin ancak bir ya da iki yıllık petrol ihtiyacını karşılayabiliyor. Bu
durum TPAO?nun adeta petrol çıkarmak için değil de çıkarmamak için gayret
ettiğini gösteriyor. Denizde yapılan sondaj çalışmaları karada yapılandan en az
5?6 kat daha pahalı olduğu halde TPAO?nun, petrol aramalarını denizlere
kaydırması da şaşırtıcıdır.
Dört bir yanımız
petrol kaynıyor
Yaşadığımız coğrafyadaki petrol yatakları
topraklarımızdan başlıyor ve bir hilal şeklinde Irak ve İran üzerinden Hazar?a
ulaşıyor ve Çeçenistan?da son buluyor. Azerbaycan, Türkmenistan, Irak, İran ve
Suriye büyük miktarlarda petrol üretirken ve Karadeniz, Ege ve Akdeniz?de büyük
petrol ve gaz rezervleri tespit edilmişken Türkiye?nin bu bölgelerin ortasında
olduğu halde petrolünün olmadığının iddia edilmesi Türkiye?nin sahip olduğu
petrol zenginliklerinin milletten gizleniyor olduğu kuşkularını doğuruyor.
YENİ MESAJ GAZETESİ
Petrol Oyunu
Türkiye petrol
okyanusu üzerinde yüzüyor?, birçok araştırmacı bu iddiayı seslendiriyor. Ama
siyasiler Türkiye?de zengin petrol rezervleri olduğunu inkâr ediyorlar. Ortaya
atılan bazı iddialar Türkiye?nin enerji konusunda çok büyük!
1900?lü yılların başında dünya petrollerinin
yüzde 12?sinden fazlasını kontrol eden İngiltere geçen yüzyılın ilk çeyreği
sonunda kontrol ettiği petrol sahalarının kat kat artırmıştı. Bunun sonucunda
Amerikan ve İngiliz petrol şirketleri sert bir mücadeleye giriştiler. Bu rekabet
her iki tarafa da zarar verince anlaşma yoluna gittiler. Amerikan ve İngiliz
Petrol Şirketleri, 1927?de Royal Dutch Shell?in sahibi Sir Henri Detering?in
İskoçya?nın Achnacarry Kasabasındaki malikanesinde ?Achnacarry anlaşması?
olarak da bilinen gizli anlaşma imzaladılar. Amerika ve İngiliz hükümetleri bu
özel ?Gizli Anlaşmayı? onayladı. Anlaşmanın ilgili hükümetlerce onaylanmasından
sonra ?Red Line Agreement? (Kızıl Hat Anlaşması) olarak tarihe geçmiştir. Kızıl
Hat Anlaşması, İngiliz ve Amerikan petrol şirketleri arasındaki rekabete son
vermiş, dünya petrol yataklarının kendi aralarında bölünmesini
resmileştirmiştir.
Petrol bulunan
bölgeler paylaşıldı
?Red Line Agreement? Kızıl Hat Anlaşması ya
da Achnacarry anlaşması, Türkiye, Türkiye?nin Karadeniz ve Ege denizindeki kara
suları, Kıbrıs, Filistin, Lübnan, Ürdün, Suriye, Irak, Suudi Arabistan, Yemen,
Katar ve Bahreyn?i kapsamaktaydı. Anlaşmaya göre, Kartele üye petrol
şirketlerinin dışında hiç kimse bu coğrafyada petrol arayamayacaktı. Kartele
üye olmayan bütün petrol şirketleri ?Yabancı? olarak tanımlandı. ?Yabancıların?
bu coğrafyada petrol arama girişimleri savaş sebebi sayıldı. Mesela,
Türkiye?nin Karadeniz?de bir İngiliz petrol şirketiyle birlikte petrol araması
bu bağlamda değerlendirilmelidir. Kartel, ?Yabancılara? karşı tek bir yumruk
halinde mücadele etti ve hâlihazırda da etmekte. Geçmişte İran?da Muhammet
Musaddık, Irak?ta Abdul Kerim Kasım hükümetlerinin devrilmesi buna birer
örnektir.
Ülkeler sipariş
yasalar çıkardı
Petrol şirketleri, petrollerini kontrol ettiği
ülke vatandaşlarının tepkilerini azaltmak, ülkede her şeyin yasalara uygun
olarak yapıldığı izlenimini vermek için ilgili hükümetleri çok özel yasalar
çıkarmaya ve karşılıklı gizli ikili anlaşmalar imzalamaya mecbur ettiler. Türkiye?de
çıkarılan 6326 sayılı Petrol Kanunu bu uygulamaya çarpıcı bir örnektir. Bu
kanun taslağı bir yabancı tarafından hazırlanmıştır. Bu kanun, Türkiye?nin bazı
bölgelerinde petrol aranmasını yasaklamış ve şirketlerin sondaj sayısını
sınırlamıştır. Kanuna göre, her bir şirket yılda ancak on sondaj
yapabilmekteydi.
Türkiye petrol
aramıyor mu?
Türkiye?de petol aramaları yapmak için kurulan
TPAO (Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı) kurulduğu günden beri yaklaşık
olarak 60 milyon ton petrol çıkarmıştır. TPAO?nın 58 yılda çıkardığı petrol,
ülkemizin ancak bir ya da iki yıllık petrol ihtiyacını karşılayabiliyor. Bu
durum TPAO?nun adeta petrol çıkarmak için değil de çıkarmamak için gayret
ettiğini gösteriyor. Denizde yapılan sondaj çalışmaları karada yapılandan en az
5?6 kat daha pahalı olduğu halde TPAO?nun, petrol aramalarını denizlere
kaydırması da şaşırtıcıdır.
Dört bir yanımız
petrol kaynıyor
Yaşadığımız coğrafyadaki petrol yatakları
topraklarımızdan başlıyor ve bir hilal şeklinde Irak ve İran üzerinden Hazar?a
ulaşıyor ve Çeçenistan?da son buluyor. Azerbaycan, Türkmenistan, Irak, İran ve
Suriye büyük miktarlarda petrol üretirken ve Karadeniz, Ege ve Akdeniz?de büyük
petrol ve gaz rezervleri tespit edilmişken Türkiye?nin bu bölgelerin ortasında
olduğu halde petrolünün olmadığının iddia edilmesi Türkiye?nin sahip olduğu
petrol zenginliklerinin milletten gizleniyor olduğu kuşkularını doğuruyor.
YENİ MESAJ GAZETESİ