İmam Bâkır (a.s) şöyle buyurmuştur: "İlminden istifade edilen alim, yetmiş bin abidden daha üstündür."
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Alimin abid insana üstünlüğü, on dördüncü gecenin ayının diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir."
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz, alimin abide üstünlüğü güneşin diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir. Abid olmayanlara üstünlüğü ise, ayın diğer yıldızlara üstünlüğü gibidir."
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Allah'ı bilen bir alimin bir rekâtlık bir namazı, Allah'ı bilmeyen kimsenin kıldığı bin rekat namazdan daha iyidir."
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Alimin kıldığı iki rekat namaz, abidin kıldığı bin rekat namazdan daha iyidir."
İmam Sâdık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Bir alim, bin abidden ve bin zahidden daha üstündür."
İmam Sâdık (a.s) şöyle buyurmuştur: "İlim sahibi kimse (kıyamet günü) beş yüz yıllık mesafedeki bir tepenin üstünde abidden daha önce gelir."
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Alimin bir saat sırtını yastığa dayayıp ilim ve işine bakması, abid insanın yetmiş yıllık ibadetinden daha iyidir."
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Alimin şehitten üstünlüğü bir derecedir. Şehidin abidden üstünlüğü de bir derecedir. Peygamberin alimlerden üstünlüğü bir derecedir. Kur'an'ın diğer sözlerden üstünlüğü ise, Allah'ın yaratıklarından üstünlüğü gibidir. Alimin diğer insanlardan üstünlüğü de benim insanların en düşüğüne oranla üstünlüğüm gibidir."
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Alim insan abidden yetmiş derece üstündür ki her derecenin mesafesi, bir atın yetmiş yıl koşturması, (neticesinde aldığı yol) kadardır. Bu üstünlüğün sebebi ise şeytanın insanlar arasında bir bidat bırakması halinde alimin onu anlaması ve insanları ondan sakındırmasıdır. Ama abid insan ibadetiyle meşgul olduğu için ne bid'ata teveccüh eder ve ne de onu tanır."
İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet günü abid insana şöyle denir: 'Sen iyi bir insandın, hizmet ettin, geçimini halktan temin etmedin, o halde şimdi cennete gir.' Biliniz ki fakih, insanlara hayrını ulaştıran ve onları düşmanlarından kurtaran kimsedir. Fakihe de, 'Ey Âl-i Muhammed'in yetimlerinin sorumluluğunu üstlenen! Onların zayıf dostlarını ve takipçilerini doğru yola ulaştıran kimse! Dur ve senden faydalanan veya senden ilim öğrenen herkese şefaat et' denir."
İmam Sâdık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet günü olunca Aziz ve Celil olan Allah alim ve abidi diriltir. Bu ikisi, Allah'ın huzurunda durunca, abid olanına şöyle denir: 'Cennete gir.' Alim olana ise, 'Dur ve insanları iyi terbiye ettiğin için onlara şefaat et' denir." (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).
H. Okan Egesel
(Kilis Postası Haber Merkezi)