Olumsuzluk ve toplumsal huzursuzluğun gittikçe tırmandığı
çağımızın hastalıkları arasında “ben bilirim” yani bencillik hastalığıdır.
Halbuki önderimiz Peygamberimiz Hazreti Muhammed’in (s.a.a.)
savaş ya da sulh konusunda ashabıyla en çok yaptığı şey istişaredir.
Allah’ın bilgisiyle bilgilenen, Allah tarafından korunan
biri bile her konuyu istişare etmişse bize ne oluyor ki?
Ne mi oluyor? Kendi elimizle kendimizi ateşe atıyoruz da
haberimiz yoktur!
Bencillik hastalığıyla kendi egosunu tatmin ederek kendine
bir yol bulanlar, Allah’ın yolundan değil, şeytanın yolundan gittiğinin
farkında bile olmadan bir hayat sürerler.
Bu hastalıklarını yüzüne vuranlara da nefsani bir düşmanlık
beslerler bu düşmanlığın önüne Allahtan başka kimse geçemez.
Hastalığını fark edip dönen, Tevbe edip bencilliği sayesinde
kırdığı kalpleri düzeltip bir daha yapmamaya azmedenler istisna…
Bu tip insanların şerri çok tehlikelidir. Benliğini
putlaştıran kimseler, kanun hukuk, gönül bilmezler…
Hem kendilerini yakarlar hem de bulundukları ortamı…
Allah nefsini bilerek ya da bilmeyerek put edinenlerden ve
bu hastalıktan cümlemizi muhafaza eylesin!
Aslında zor da olsa bu hastalığın tespitinden sonra
yapılacak tedavi bellidir.
Rahmetli Celal Mısır Hocamızın bir sözünü aktaralım:
“Bir kişinin kendinde bulunan kusurların tedavisi mümkündür.
Biz buna üç aşamada tedavi diyoruz. Tanımak, kınamak, terk etmek”
Bencil olduğunu kendisi kabul edecek, yani tanıyacak.
Sonra o fiilin kendine yakışmadığına inanacak, kendini
kınayacak.
Sonra da terk etmek için nefsiyle mücadele edecek.
İşte işin en zor aşaması budur. Nefisle mücadeleye Peygamberimiz
“en büyük cihat” tanımlamasını yapmıştır.
Hastalığa tekrar düşmemek için de asla kendi fikrine göre
davranmayacak hep istişare edecektir.
İşin ehli olan kimselerle fikir alışverişi manasına gelen
istişare, aklıselim her kimsenin yapması gereken bir iştir. Kişiler genellikle
duygularıyla hareket ettiklerinden, duygu yanılmasına engel olmanın yolu da
doğru bilgiye ulaşmanın yolu da o konuda bilgi ve beceri sahibi birileriyle
fikir alışverişi yapmaktır.
Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.a.) bir hadisi
şeriflerinde; “Tedbirli kimse, işinin ehli olana danışıp, ona göre hareket
eder.” (Ebu Davud) Buyurmakla, istişareye verdiği önemi dile getirmiştir.
Bir başka hadisi şerifte de “İstihare eden, mahrum kalmaz,
istişare eden pişman olmaz.” buyrulmuştur. (Taberani)
Yüce Allah(cc) Kuranı kerimde İstişare konusunda şöyle
buyurmuştur:
"İş hususunda onlarla müşavere et" (Al-i İmran,
3/159);
"Onların işleri aralarında istişare iledir"
(Şûra, 42/38).
Bizlerin daha çok kendi aklımıza güvenerek hareket
edeceğimizi, bu nedenle de vereceğimiz kararlarda isabet edemeyeceğimizi bilen
Peygamber Efendimiz (s.a.a.) “Kendi düşüncenize göre hareket etmeyin!”
(Taberani) buyurarak bizi bir yerde tehlikelerden uyarmıştır.
Gerçekten de sosyal yaşantımızı gözden geçirdiğimizde,
istişare edenlerin daha isabetli kararlar aldıklarını görmekteyiz. Aksi
davranış sergileyen ve hep kendi fikrine güvenen, başkasından fikir alışverişi
yapmayan kimselerin de genellikle daha çok yanlışa düştüklerini görmekteyiz.
Hâlbuki istişare yapmakla hem Allah’ın ve Resulünün rızasına
ulaşmış, hem de netice olarak bereket unsurundan istifade etmiş olmaktayız. Hem
de kendimiz isabetli neticelere ulaşarak daha başarılı sonuçlara ulaşmış
olmaktayız.
İstişare neticesinde iyiye ve güzele ulaşılacağı da yine
Peygamber Efendimiz (s.a.a.) tarafından bir hadisi şeriflerinde haber
verilmektedir;
“Yapacağı işi ehli ile istişare edene, o işin en güzeli
nasip olur.” (Taberani)
Bize ulaşan kaynaklardan öğrendiğimiz kadarıyla gerek
peygamber Efendimizin gerek kâmil insanların, sürekli istişare ettiklerine
rastlamaktayız.
Aklı ve imanı kâmil olan Peygamberler, kâmil insanlar,
yapacakları işleri istişare etmişler. Daha sağlıklı kararlar almak, daha güzel
işler yapmak istiyorsak eğer, bizlere de düşen görev; istişareye çokça
başvurmak olmalıdır.
Çağımızın bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş’ın çağdaşı olarak şuna
şahidiz ki bu çağda ondan daha fazla istişareye önem veren kimseyi tanımadım.
Allah istişarenin ilmini fikrini ve gönlünü bize nasip eylesin. Ki bereket
rahmetinden istifade edelim.
Uğur Kepekçi