Bildiğiniz gibi Şaban ayının ve üç ayların tam ortası olan
şaban ayının 15. Gecesi Berat gecesidir.
Berat Gecesi'ni idrak eden herkes, Yüce Allah'ın(cc);
"Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden
ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, çok
bağışlayandır, çok merhamet edendir" (Zümer, 39/53) müjdesinin farkına
varmalıdırlar.
Berat gecesi ile alakalı şu hadis-i şerifi paylaşalım
öncelikle:
"Bu gece Şaban'ın on beşinci gecesidir. Allah Teâlâ bu
gecede Benü Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısınca insanları Cehennem
‘den kurtarır. Ancak kendisine şirk koşanların, Müslümanlara karşı kin ve
düşmanlık besleyenlerin, akrabaları ile münasebeti kesenlerin, gururlu ve
kibirlilerin, ana-babasına asi olanların ve içki içmeye devam edenlerin yüzüne
bakmaz." (Buhârî, et-Tergîb ve't-Terhib, II, 118).
Yukarıdaki hadisi şerifte beyan edildiği üzere, mademki;
"Yok mu rızık isteyen, ona rızık vereyim. Yok mu bir hastalığa müptela
olup şifa isteyen, afiyet vereyim. Yok mu daha başka isteği olan. Yerine
getireyim" gibi çok açık bir müjde içeren haberi duyup ta bu geceyi gaflet
ve delaletle geçirmek kadar abes bir iş olmasa gerektir. Madem insanoğlu
menfaatine düşkündür. Bundan daha büyük menfaat olur mu? O zaman akıl sahipleri
bu gecenin kıymetini bilmeli ve ona göre davranmalıdırlar.
Bu hadis-i şerife baktığımız zaman Berat gecesinde büyük
kurtuluş olduğunu görüyoruz. Ama aynı hadis içerisinde tehdit ve zorluk da olduğunu
unutmamak lazımdır.
Evet, bu gece büyük bir berat var, büyük bir kurtuluş var.
Ancak bu affın ve beratın kapsamı dışında kalacaklar da var. Verilmek istenen
mesaj, bütün olarak ele alınmazsa verilen mesajın bir manası kalmaz.
Sorun şurada: Herkes kendini müjdenin muhatabı görüyor,
tehdidi üstüne alan yok. Hani derler ya "suç altından gömlek olmuş, üstüne
giyen olmamış" mantık aynı mantık! Sevap bana, günah sana!
Evet, Allah böyle gün ve geceleri Muhammed ümmetine fırsat
olarak vermiş ama bazı şartlar da istemiş. "Ey kulum değişeceksin,
değişmeden değişim istemek hakkın değildir."
Bu gece geri dönmemek üzere Tevbe edeceksin, pişmanlık duyup
Allah'ın huzurunda acizliğini ilan edeceksin. Azameti karşısında boyun büküp
secdeye kapanıp ah edip gözyaşı dökeceksin. Berat kapsamı dışında kalan bütün
suçlarından da döneceksin yoksa da avcunu yalarsın...
Bu tespitleri Allah dostlarının gönül sohbetlerinden, fikir
zenginliklerinden istifade edebildiğimiz oranda aktarıyoruz.
Zaten kaynak da meydanda işte ikinci hadis-i şerif:
"Şaban ayının 15. gecesini ibadetle geçirin, gündüzünde
de oruç tutun. Çünkü Yüce Allah, bu gece güneş doğuncaya kadar dünya semasına
rahmetiyle tecelli eder ve şafak sökene kadar: Tövbe eden yok mu, affedeyim.
Rızık isteyen yok mu, rızık vereyim. Hastalığına şifa isteyen yok mu, şifa
vereyim. Daha ne gibi istekleri varsa istesinler, vereyim" buyurur. (İbn
Mâce, İkametüs-Selah l9l, H.No: l388 I/444)
İnsanların bir sene içerisindeki rızıkları, zengin veya
fakir olacakları ve ecelleri gibi mühim hususlar o gece içerisinde meleklere
bildirilir. O geceyi ibadet ve tâatla geçirmek ve namaz kılmak sevaptır.
Nitekim Peygamber Efendimiz bu geceyi ibadetle geçirmiş ve Allah'a şöyle dua
etmiştir: "Azabından affına, gazabından rızana sığınır, senden yine sana iltica
ederim. Sana gereği gibi hamdetmekten acizim. Sen seni sena ettiğin gibi
yücesin. " (et-Tergib, II, 119, 120).
Önce samimi bir Tevbe!
Sonra sizi berat kapsamı dışında tutan alışkanlıklarınıza
veda!
Sonra yöneliş ve yakarış. Ancak öyle berat alınır.
Allah razı olsun! Biz bu değerli bilgileri mana mimarımız,
gönül sultanımız, Prof. Dr. Haydar Baş hocamızdan öğrendik. Allah bizleri
gerçekten hayırlı beratını alabilecek kullarından eylesin.