Uygulanan yanlış politikalar sonucu tarım ürünlerinde ülkemiz neredeyse tamamen dışa bağımlı hale gelmiş durumda.
Bugün birkaç ürün dışında tarım ürünlerinde tamamen ithalatçı konumundayız. Buğday, ayçiçeği, mısır ithalatında her yıl, yeni yeni rekorlar kırıyoruz.
Ülkemiz dünyada en büyük tarımsal üretim alanına sahip olmasına rağmen üretip para kazanmak varken ithal yoluna gidilmesi elbette akıllara zarar bir durum…
Pandemi nedeniyle Rusya dahil ithalat yaptığımız birçok ülke ihracat kısıtlamasına giderken; üretimden yana bir tavır koymamamız oldukça düşündürücü…
Malum kurak bir yıl yaşıyoruz. Hububat üreticileri İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da perişan. Her yıl olduğu gibi sezon başı toprağa ürünler ekildi. Bu insanlar için kuraklık ve gıda kıtlığı, hayvanlar için saman yokluğu anlamına geliyor. Bu konuda hükümet ne yapıyor veya yapamıyorsa neden yapmıyor?..
Mazota yine zam…
Üretici yüksek girdilerle ar belasına üretim yapmaya çalışırken ve kuraklıkla baş başa iken mazota yine zam… Çiftçinin kullanmak zorunda olduğu mazotun litresine de 67 kuruş zam yapıldı… Türkiye'de çiftçiler yılda yaklaşık 3-3.5 milyar litre mazot kullanır. Bilindiği üzere ÖTV, lüks mallar için konulan bir vergidir. Ne yazık ki insanların karnını doyurmak gibi toplumsal bir görev yapan çiftçilerin kullandığı mazota da hükümet ÖTV uyguluyor. Yani çiftçinin üretimi hükümetin nezdinde lüks…
Bu ülkede bu haliyle tarım yapmak ve üretilen üründen para kazanmak çok zor. Yüksek girdilerle tarım yapmak ve kazanamamak çiftçiyi bırakın topraktan hayattan ve yaşamaktan soğutmuş durumda… Yapılan bu uygulama üreticiyi cezalandırmaktan başka bir şey değil…
Üreticinin ve köylünün bu çaresizliğini yıllar evvelinden gören merhum Prof. Dr. Haydar Baş; "İktidara geldiğimizde ilk 5 yıl mazot, gübre, ilaç, tohum ve elektrik bedava olacak" demişti. Bunun yanında çiftçinin üretimden zevk alması ve kazanması adına onlarca eşsiz proje ortaya koymuştu. Maalesef esnaf, köylü ve çiftçi; O'nu dinlememiş kendisini sıfırla çarpanları her defasında başa getirmişti. Yaşanan bu olumsuz iç karartan tablo milletin "Bağımsız Türkiye Parti"sinin bağımsızlık, özgürlük ve zenginlikten yana tavrına karşı koymanın acı faturasıdır.
Merhum Prof. Dr. Haydar Baş hocamız "beni kaybettiniz bari kadromu kaybetmeyin" diyerek o güzel günleri görmeden Hakk'a yürümüştü.
Evet sevgili okurlar çözüm, çare ve zenginlik gün gibi aşikar... BTP'nin genç Genel Başkanı Hüseyin Baş Bey ile kenetlenmek aydınlık geleceğimiz olacaktır…
Adem Birinci
Yeni Mesaj Gazetesi
(Kilis Postası Haber Merkezi)