Toplumda merkez insan; insanda merkez kalptir. Toplumu düzeltmenin yolu
insanı düzeltmekten, insanı düzeltmenin yolu ise kalbi düzeltmekten geçtiğine
göre kalp üzerinde ciddiyetle durmak gerekmektedir.
Hadisi kutside haber verilen “Yere göğe sığmam mümin kulumun kalbine
sığarım” buyruğundan anlaşıldığı üzere; Kalp Allahın tecelli ettiği mekân
olduğuna göre; kalbin korunması, temizlenmesi, tecellileri uygun bir hale
getirilmesi lazımdır.
Günde birer tespih şunları okumanızı tavsiye ederiz:
Tevbe (Estağfurullah- Elhamdülillah)
Salavat (Allahummme salli ala Muhammedin ve ala ali Muhammed)
Kelime-i tevhit (Lailaheillallah)
İsmi celal (Allah)
İhlas suresi; (Kulhüvallahuehad Allahussamed lemyelid velemyuled velem
yeküllahu küfüven ehad).
Eğer her gün bu tavsiyelere uyarsanız, kalbinizin gıdalandığını
hissedeceksiniz. Bunların faziletlerini de bildirelim:
Tevbe
etmek: İşlediği günahlarla lekelenmiş olan kalp fonksiyonunu icra edemez bir
hal alır. Önce bu kalbin günah kirlerinden arınması lazımdır.
(Estağfirullah-Elhamdülillah, diyerek)
“Bir kimse kalbi ve kalıbı ile istiğfara devam ederse Cenab-ı Hakk o
kimsenin gamlarını feraha; sıkıntılarını genişliğe tebdil ederek hiç ummadığı
bir taraftan onu rızıklandırır” (ibn Mace, Zühd,30)
“Cenab-ı Hakk’a tevbe ediniz. Muhakkak ki ben günde yüz defa Cenab-ı
Allah’a Tevbe ederim”. (Ebu Davud, vitr,26; İbn Hanbel, Müsned 2/450 )
Salâvat
okumak: Sonra kalplerimizi Allah’ın sevgilisi Hz. Muhammed’e(s.a.a.) salâtı
selam getirmekle süslemeliyiz. Böylece Yüce Allah’ın emrini de yerine getirmiş
oluruz.
Ahzab Suresi 56. ayet-i kerimede Allah-ü Teâlâ buyurmaktadır ki; “Gerçekten
Allah ve melekleri Peygambere salât ederler, O’ nu överler. Ey iman edenler!
Siz de O’nu övün ve O’na salât ve selam edin, O’na gönülden teslim olun.”
Bu konuda Allah Resulü (s.a.a.) de şöyle buyurmuştur; “Kıyamet gününde bana
halkın en yakın olanları ve şefaatime hak kazananları, bana en çok salâvat
getirenleridir.”(Tirmizi, Vitir,21)
Kelime-i
Tevhid okumak: Kalp âlemimizdeki kargaşayı ortadan kaldırıp, Allah’ın tecellisine
hazır hale getirebilmek için Lailaheillallah diyerek; O’ndan başka her şeyi
reddetmemiz sonra da O’nu tasdik etmemiz lazımdır.
“Sabah ve akşam Rabb’inin ismini zikret” (A’raf/205)
“Haberiniz olsun ki, Kalpler ancak Allah’ı zikirle tatmin olur”(Ra’d/41)
“Beni zikredin ki, ben de sizi zikredeyim.” (Bakara:2/152)
“Zikrin efdali ve üstünü Lailaheillallah, duanın efdal ve üstünü
Elhamdülillah’tır.”(Riyazu’s Salihin / 1434. Hadis)
Allah’ı
anmak: “Namazı bitirdiğinizde, Allah’ı ayaktayken, otururken ve yan yatarken
zikredin. Artık ‘güvenliğe kavuşursanız’ namazı dosdoğru kılın. Çünkü namaz,
müminler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır.” (Nisa /103)
“Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah’ın zikriyle mutmain olanlardır.
Haberiniz olsun; kalpler yalnızca Allah’ın zikriyle mutmain olur.” (Ra’d /28)
“Allah ismi, kulun kalbine ilahi Esma ve sıfatların en güzel tecellilerini
celbeden büyük bir isim, yüce bir virttir. Allah demek, Allah ile olmak
ibadetlerin, lütufların en şereflisidir. Gerçek akıl sahibi de bu şerefe ermek
için çabalayandır.” (Prof. Dr. Haydar Baş / İslam’da zikir)
Kur’an
okumak: Kur’an okuyarak ruhumuzdaki karanlık noktaları vahyin ışığı ile
aydınlatmalıyız. “Kur’an okuyunuz. Çünkü Kur’an, kıyamet gününde kendisini
okuyanlara şefaatçi olarak gelecektir” (Müslim, Müsâfirîn 252)
“İhlas suresini okumak, Kur’an-ı kerimin üçte birini okumaya denktir.”
(Müslim)
“İhlas okuyana Cennet vacip olur.” (Nesai)
Ayet ve Hadis-i şeriflerle faydalarını anlatmaya çalıştığımız zikir salâvat
ve duaları her gün yapmaya gayret ederek, bir yandan ruhumuzu gıdalandıralım.
Bir yandan da kalbimizi Allah'ın tecellilerine hazırlamaya çalışalım. Böylece
dünyada huzura ahirette Allah'ın rızasına kavuşalım.
Uğur Kepekçi