Kendini tedavi etmeye koyul
İmam Sâdık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Nefsini kendisiyle cihad etmen gereken bir düşman ve geri çevirmen gereken bir ödünç bil. Zira sen nefsinin tabibi karar kılınmışsın. Esenliğin nişanesi sana tanıtılmış, dert sana açıklanmış ve ilaca hidayet edilmişsin. O halde, kendini tedavi etmeye koyul.”
Resûlullah (s.a.a) bir tabibe şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz tabib, Aziz ve Celil olan Allah'tır ama sen merhametli bir arkadaşsın."
Resûlullah (s.a.a) bir tabibe şöyle buyurmuştur: "Allah tabibdir. Sen merhametli bir arkadaşsın, dertlerin tabibi onu yaratandır."
Resûlullah (s.a.a) bir tabibe şöyle buyurmuştur: "Tabib Allah'tır. Nice defa bir şeyi iyi öğrendiğin halde (hastalığı tedavi yerine) başkasını yakarsın."
İmam Sâdık (a.s) şöyle anlatıyor:
Önceleri tabibe mualic (tedavi eden) deniliyordu. Sonra Musa bin İmran şöyle arz etti: "Ey Rabbim! Dert kimdendir?"
Allah (c.c.), "Bendendir" diye buyurdu.
O şöyle arz etti: "Derman kimdendir?"
Allah, "Bendendir" diye buyurdu.
Hz. Musa, "O halde insanların, ilaçla tedavi eden tabible işi ne?" diye sordu.
Allah şöyle buyurdu: "Onunla gönüllerini hoş ediyorlar."
Bu yüzden mualic, tabib olarak adlandırılmıştır.
İmam Ali (a.s), oğlu Hasan'a (a.s) yaptığı tavsiyesinde şöyle buyurmuştur: "Oğulcağızım! Sana riayet ettiğin takdirde tabibe ihtiyacın olmayacağı dört şey öğreteyim mi?"
O şöyle arz etti: "Öğret ey Mü'minlerin Emiri!"
İmam Ali (a.s.) şöyle buyurdu: "Acıkmadıkça yemek yeme, henüz iştahın varken yemekten el çek, yemeği iyi çiğne, uyumadan önce tuvalet ihtiyacını gider. Eğer bu nüktelere riayet edecek olursan tabibe müracaat etmekten müstağni olursun."
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Tıp ilmini bilmeden tabiplik eden kimse (her türlü zarara) kefildir."
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Tıp ilmi ile tanınmayan kimse birini tedavi eder de, telef olmasına veya zarar görmesine sebep olursa kefildir."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Tecrübeli kimse görüş sağlamlığına daha çok sahiptir."
İmam Ali (a.s), Hz. Peygamber'in sıfatı hakkında şöyle buyurmuştur: "O, dertlerine deva bulmak için tıp bilgisiyle hastalarını dolaşan bir hekimdir. İlaçlarını hazırlamış, malzemelerini ısıtmıştır.
İhtiyaç duyulduğunda onlarla kör gönülleri, sağır kulakları, söylemez dilleri iyileştirir. Gaflet ve şaşkınlık içinde olanları ilaçlarıyla iyileştirmek için arar bulur."
İmam Sâdık (a.s), İbn-i Cündeb'e yaptığı tavsiyesinde şöyle buyurmuştur: "Nefsini kendisiyle cihad etmen gereken bir düşman ve geri çevirmen gereken bir ödünç bil. Zira sen nefsinin tabibi karar kılınmışsın. Esenliğin nişanesi sana tanıtılmış, dert sana açıklanmış ve ilaca hidayet edilmişsin. O halde, kendini tedavi etmeye koyul."
İmam Sâdık (a.s) birine şöyle buyurmuştur: "Sen kendi nefsinin tabibi karar kılınmışsın; sana dert gösterilmiş, esenliğin nişanesi sana tanıtılmış ve ilaca kılavuzluk edilmişsin, o halde kendini nasıl tedavi ettiğine bak." (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).
Okan Egesel
(Kilis Postası Haber Merkezi)