13 Recepte Hz. Ali’nin
doğum yıl dönümünü idrak ettik.
Bizim nesil Hz. Ali’nin
kahramanlığını ve Cenklerini dinleyerekten büyüdük.
Hz Ali, Zülfikar
kılıcı ile kâfire aman vermeyen, bizim çocukluk kahramanımızdı.
Televizyonların
yaygınlaşması ile ara verdiğimiz Hz Ali’in destansı kahramanlıklarını, Prof. Dr.
Haydar Baş’ın İmam Ali eseri ile tekrar hatırladık.
Gelin İmam Ali
kitabında anlatılan Hz Ali’yi tekrar tanıyalım.
Velayetin şahı Hz.
Ali Efendimiz, bizzat Hz. Peygamber'in elinde büyümüştür.
Çocukluk yıllarını anlatırken şöyle der:
"Çocukluğum Resulullah'ın evinde geçti. Beni O büyüttü. Beni şefkatle
kucağına alır, lokmayı çiğneyip ağzıma koyardı. Onun o güzelim kokusu elvan,
elvan ruhumu okşardı. Sözlerimde yalana, davranışlarımda bir kusur ve cahilliğe
asla rastlamadı. Yüce Allah, gece ve gündüz O'nunla birlikte olup dünyanın
yücelikleri ve iyilikleri konusunda O'nu eğitmesi için süt çağından hemen sonra
büyük melekleri Resulllah'ı yanına verdi. Ben de tıpkı süt çağındaki bir bebek
gibi Peygamber'e uymakta ve O'nu izlemekteydim.
İslam henüz hiçbir eve girmemişken, sadece
Resulullahla Hatice'nin Müslüman olduğu dönemde Ben üçüncü Müslüman’dım"
diye buyurur.
Tarihi gerçekler göstermektedir ki
Peygamberimiz, Hz. Ali'yi evine götürdüğü ilk günden beri, O'nu asla kendi
başına bırakmamıştır.
Hz. Ali, her zaman Peygamberle beraberdi. Hz.
Peygamber ibadet için şehir dışındaki dağlara ve çöllere gittiği vakit bile Hz.
Ali'yi yanında götürdü.
Resulullah, üç yıl boyunca genel bir davette
bulunmadı. Sadece kabul edeceğine inandığı kişilere tebliğ yapmıştır.
"Ve en yakın akrabalarını korkut.
İnananlardan Sana uyanlara karşı sevgi kanadını indir, mütevazi ol. Sana isyan
ederlerse, de ki, şüphe yok ki, Ben sizin için yaptıklarınızdan uzağım." (şuara
214-216)
Bu ayetin nazil olmasının ardından Allah Resulü,
kendisine yardımcı olması için Hz. Ali'yi çağırdı ve Ben-i Haşim'in
büyüklerinden 40 kişiyi yemeğe davet etti.
Aralarında amcaları Ebu Talib, Ebu Leheb, Hamza,
Abbas da vardı.
Peygamberimiz onlarla konuşmak istediğinde, Ebu
Leheb atılarak, "Arkadaşınız sizi büyüledi" dedi ve topluluk dağıldı.
Bunun üzerine Peygamber ertesi gün yine davet verilmesini kararlaştırdı.
Belirlenen vakitte herkes geldi.
Hz. Peygamber (sav), "Ey
Abdulmuttaliboğulları! Kendisinden başka tapacak ilah bulunmayan Allah'a and
olsun ki, Ben size ve tüm insanlara Allah'ın elçisi olarak gönderildim. Allah’ım
Bana emir verdi ki, sizi Allah'ın birliğine ve Benim risaletime davet
edeyim" şeklinde bir konuşma yaparak, içinizden kim 'Bana bu yolda yardım
edip, kardeşim, vasim ve Benden sonra halife olmak ister?' diye sordu. Kimse
müspet bir cevap vermedi. O tarihte henüz 15 yaşında bile olmayan Hz. Ali,
"Ey Allah'ın Peygamberi! Sana bu yolda ben yardım edeceğim" diye üç
kez söz aldı.
Ancak Resulullah, O'na oturmasını emretti ve
oradakilere tekrar sordu. Hz. Ali, tekrar ayağa kalkarak kendinin yardım
edeceğini beyan etti.
Hz. Ali'den başka hiç kimse ayağa kalkmadı.
Bunun üzerine Resulullah, Hz. Ali'nin elini sıkıp şöyle buyurdu: "Bu Ali,
Benim kardeşim, vasim ve halifemdir. O'nu dinleyin, O'na itaat edin."
Yine Taif'de Hz. Peygamber, çocuklar ve köleler
tarafından taşlanırken, Hz. Ali ve Zeyd b. Harise atılan taşlara siper
olmuşlardır.
Allah Resulü,
Mekke'den Medine'ye hicret ederken, emanetleri teslim etmesi için Hz. Ali'yi
kendi yatağına yatırdığında, hakkında, "İnsanlardan öyleleri vardır ki,
Allah rızasına nail olmak için kendini satar, Allah rızasını alır. Allah
kullarını esirger." (Bakara, 207) ayeti nazil olmuştur.
Mekke'den Medine'ye hicret ederken, Resullullah
Kuba'da Amr b. Avf'ın evine misafir oldular. Orada 10 günden fazla kaldılar.
Kendine bir ev ve mescit yapılmasını teklif ettiklerinde, "Hayır! Ben,
Ali'yi bekliyorum. Bana yetişmesini
emretmiştim" demiştir.
Hz. Ali geldiğinde ayakları çok yürümekten ve
sıcaktan çatlamıştı ve Resulullah O'nun bu halini görünce ağlamıştır. (devam edecek)
ALAİDDİN ÖZKAR 28.02.2021
GÖNLÜNE DİLNE SAĞLIK HOCAM