Çanakkale Savaşı Türk Tarihine damga vurmuş bir savaştır. 108. yıl dönümünü kutladığımız savaş, asırlarca dünyaya hükmetmiş Osmanlı devletinin son zaferidir.
Mehmet Akif Ersoy'un deyimiyle “Kimi yamyam, kimi Hindu, kimi bilmem ne bela” dediği 7 düvelin, savaştan yeni çıkmış, yokluk ve kıtlık içerisinde vatan müdafaası yapan Anadolulun yiğit insanlar ile yaptığı savaşın adıdır, Çanakkale savaşı.
Metre kareye 6000 merminin düştüğü, 250 binin üzeride vatan evladı kınalı kuzuların, bu toprakları bizlere vatan olarak bırakmak için gözlerini kırpmadan şehit düştükleri savaşın adıdır, Çanakkale savaşı.
19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal Paşa'nın Koca Çimen’de Conkbayır’da, Cephanesi biten askerlere: Süngü tak emrini verdikten sonra ;«Ben size taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar geçebilir» dediği ve askerlerin 3 dakika sonra öleceğini bildiği halde gözünü kırpmadan şahadet şerbetini içtiği savaşın adıdır, Çanakkale savaşı.
İngiliz Başkomutanı General Hamilton, İngiltere Harbiye Başkanlığına yazdığı yazıda Mustafa Kemal’in yüce komutanlığını şöyle anlatmaktadır:
“İngiltere Harbiye Başkanlığına,
Niçin geriye çekildiğimizi soruyorsunuz, bütün gerçeği tüm açıklığı ile size bildirmek isterim: Çok cesur muharebe eden, en iyi sevk ve idare edilen asil Türk ordusunun ve Albay Mustafa Kemal gibi dahi bir komutanın karşısında bulunuyoruz. Bunu hiçbir zaman unutmayalım.”
İngiliz başbakanı Winston Churchill : "Şu anda mağlubiyeti bütün damarlarımda hissetmekteyim. Çok üzgünüm. Oldukça mutluydum, umutluydum. Daha düne kadar 'Çanakkale bizimdir' diyordum. Çünkü bu savaşı kazanmak için, askeri, parayı, cephaneyi, her şeyi hesaplamıştım. Hepsinde çok üstündük. Mutlaka yenecektik. Yalnız bir şeyi hesabı katmamışız. Mustafa Kemal'i... Bağrımda İngiliz gururu olmasa, Türkleri alnından öpmek, onları ayakta alkışlamak isterdim."
Gelin yapılan savaşın bir anını Mustafa Kemal Paşadan dinleyelim: “10 Ağustos 1915. Conkbayırı’nı almak ve bütün boğaza hakim olmak için İngilizler 20.000 kişilik bir kuvvetle günlerce kazdıkları siperlere yerleşmişler, hücum anını bekliyorlardı. Gecenin karanlığı tamamen kalkmış, tan ağarmak üzereydi. 8. Tümen komutanı ve diğer subaylarımı çağırdım.
Mutlaka düşmanı mağlup edeceğimize inanıyorum. Ancak siz acele etmeyin, evvela ben ileri gideyim, size ben kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birlikte atılırsınız. Bu durumdan askerlerini de haberdar etmelerini istedim. Hücum baskın tarzında olacaktı. Sakin adımlarla ve süzülerek düşmana 20 – 30 metre yaklaştım. Binlerce askerin bulunduğu Conkbayırı’nda çıt çıkmıyordu. Dudaklar sessizce bu sıcak gecede dua ediyordu. Kontrol ettim. Kırbacımı başımın üstünde kaldırıp çevirdim ve birden aşağı indirdim. Saat 04.30’da kıyametler kopmuştu. İngilizler neye uğradıklarını şaşırmıştı. Allah Allah sesleri bütün cephelerde, karanlıkta gökleri yırtıyordu.
Her taraf duman içinde ve heyecan her yere hakim olmuştu. Düşmanın topçu ateşi gülleleri büyük çukurlar açıyor, her tarafa şarapnel ve kurşun yağıyordu. Büyük bir şarapnel parçası tam kalbimin üzerine çarptı, sarsıldım, elimi göğsüme götürdüm, kan akmıyordu. Olayı Yarbay Servet Bey’den başka kimse görmemişti. Ona parmağımla susmasını emrettim. Çünkü vurulduğumun duyulması cephelerde panik yaratabilirdi. Kalbimin üzerinde cebimde bulunan saat paramparça olmuştu. O gün akşama kadar birliklerin başında daha hırslı olarak çarpıştım. Yalnız bu şarapnel vücudumda, kalbimin üzerinde aylarca gitmeyen derin bir kan lekesi bırakmıştı.
Aynı gün gece, yani 10 Ağustos günü, beni mutlak ölümden kurtaran ve parçalanan saatimi Ordu Komutanı Liman von Sanders Paşaya hatıra olarak verdim. Çok şaşırmış, heyecanlanmıştı. Kendileri de altın cep saatini bana hediye ettiler.”
Mustafa kemal Atatürk Çanakkale savaşının kazanılmasındaki en büyük etkenide şu şekilde anlatıyor "Ölenleri görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, hiç ufak bir fütur dahi göstermiyor, sarsılmak yok. Okuma bilenler ellerinde Kur'an-ı Kerim, cennete girmeye hazırlanıyor. Bilmeyenler Kelime-i Şahadet çekerek yürüyorlar. Bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gören şayan-i hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale muharebesini kazandıran bu yüksek ruhtur." (M. K. Atatürk, Anafartalar Hatıraları, sayfa 24).
Bu yüksek ruha dün olduğu gibi bu günde ihtiyacımız var.