91 Yıl önce Çanakkale boğazını geçerek İstanbul u almak isteyen itilaf kuvvetleri (İng, Fr. ) ile vatanını bağımsızlığını canı pahasına savunan bir millet arasında geçen bir savaştır. Çanakkale Savaşı.
O günün şartlarında dünyanın en kuvvetli donanımlarına sahip olan İngilizler ve Fransızlar yüksek ateş gücünün yanında sömürgelerinden topladıkları askerlerden muazzam bir ordu oluşturmuşlardı.
Osmanlı devleti ise Trablusgarp ve balkan savaşlarının yarasını sarmadan kendisi bitirmek ve yok etmek isteyen devletler tarafından hileli bir şekilde birinci dünya savaşına sürüklemiştir.
Çanakkale savaşı Osmanlının birinci dünya savaşında çarpıştığı 9 cepheden bir tanesidir. Ordu da yeterli silah teçhizat yoktu.
Bu durumu bilen itilaf kuvvetleri Mustafa Kemalin önderliğindeki Türk askerine yüklendikçe yükleniyordu. Türk askerinin üzerine bombalar yağmur gibi yağıyordu. Milli şairimiz M. Akif bu durumu şöyle anlatıyor.
Şu boğaz harbi nedir? Varmı dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi
Eski dünya, yenidünya, bütün ahkâmı beşer
Kaynıyor kum gibi, tufan gibi mahşer mahşer.
Türk askeri düşmanla gece gündüz savaşıyor. 253 bin şehit veriyor. Fakat vatanını, namusunu, egemenliğini düşmana çiğnetmiyor. Çanakkaleyi geçemeyeceğini anlayan itilaf kuvvetleri 18 Mart 1915 de ağır kayıplarla geri dönmek mecburiyetinde kalıyor.
Peki, Çanakkaleyi geçilmez eden ruh neydi? Bu Kürdiyle, Çerkeziyle, Arab'ıyla, Laz'ıyla, Türküyle top yekûn bir milletin Çanakkalede din için, Vatan için, namus için bağımsızlık için yekvücut bir olma ruhudur.
Bu devletin, Milletin, Askerin Milli ve dini hislerinin zirvede olmasıyla oluşan bir ruhtur.
İşte bu ruh Koca Seyite 276 kiloluk mermiyi kaldırma enerjisi vermiştir. Bu ruhla atılan bomba Fr. Ocean gemisini batırmış savaşın bitmesine vesile olmuştur.
Çanakkaledeki ruh Kıbrıs ta da kendini göstermiştir. Muşlu bir Mehmetçik vuruluyor ve son nefesini verirken diğer asker arkadaşına şunu söylüyor; "Anneme söyleyin hakkını helal etsin, üzülmesin oğlu vatan için şehit olmuştur."
Dün bu millet Çanakkale de ve Kıbrısta bir ve beraberdi yürekler toplu vuruyordu.
Çanakkalede, Kurtuluş Savaşında bir ve beraber olan bu milleti alt edemeyeceğini anlayan batılılar Lozan da yapamadıkları etnik ayrımcılık politikalarını Avrupa Birliği Uyum Yasaları adı altında bir bir devreye koymaktadır.
Dinler arası diyalog ve misyonerlik çalışmalarıyla bu milletin dini duyarlılığını yok ederken doyduğum yer vatandır, bayrak bir bez parçasıdır diyerekten milli Duyguları yok ediyorlar.
Ama unutuyorlar ki her devirde bir çıkış yolu bulan bu millet yine liderini bulup, vatanına sahip çıkacaktır.
18 Mart 2006
Alaaddin ÖZKAR