Muharrem ayındayız, Hz. Peygamber'in Tathir (Azhap 33) ayeti nazil olduğunda işte benim Ehl-i Beyt'im diyerek abasının altına aldığı Hz. Fatıma, Hz. Ali, Hasan ve Hz. Hüseyin'den hayatta kalan tek kişi olan, imam Hüseyin'in şehit edildiği matem ayındayız.
Hz. Hüseyin ve 72 yarenin 15 bin kişilik Yezid'in şer ordusu ile hunharca şehit edilerek mübarek başlarının bedeninden ayrıldığı, daha sonra bedenlerinin atlarla çiğnendiği aydayız.
Hz. Hüseyin’in büyük oğlu Ali Ekber’in yine Hz. Hüseyin’in küçük oğlu Kerbela’nın en küçük şehidi 6 aylık Ali Asgar’ın boğazından oklanarak susuz bir şekilde şehit edildiği, adeta peygamberimizin pak soyunun, Kerbela çöllerinde kurutulmak istendiği hüzün ayındayız.
Allah Resulünün, namusu olan kızlarının ,gelinlerinin, zincirlere vurularak mızraklara saplanmış mübarek başlarla beraber, Şam'a gidinceye kadar şehir şehir teşhir edilerek, halka lanetlendirildiği aydayız.
Sevgili peygamberimiz, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin, " Allah'ın ben onları çok seviyorum ,sende sev" dediği, peygamberimizin kıymetlileri idi.
Hz. Hüseyin doğduğunda, Hz. Fatıma anamızın ilk etapta sütünü emmez, Resulullah'ı beklerler ve Hz. Peygamberin parmağını emdikten sonra anasının sütünü emmeye başlar. Bundandır ki, Resulullah İmam Hüseyin için, "kanı kanımdan, eti etimden, canı canımdandır "demiştir
Peygamber efendimiz (s.a.v.) daha hayattayken birçok defa İmam Hüseyin'in şahadet 'inden bahsetmiş ve gözyaşlarını tutamamıştır.
Hâkim Nişaburi, Haris'in kızı Ümm'ül- Fazl'dan şöyle rivayet ediyor: Bir gün Hüseyin'i (a.s.) Hz. Resulullah'ın (s.a.v.) yanına götürüp onu Peygamber'in kucağına verdiğimde Hazretin yüzünü diğer tarafa çevirerek ağladığını gördüm, Bunun üzerine, 'Ya Resulallah! Anam babam sana feda olsun, size ne oldu (niçin ağlıyorsunuz?)' diye sorduğumda şöyle buyurdular: "Cebrail şimdi yanıma gelerek ümmetimin bu çocuğumu öldüreceğini bana haber verdi. Daha sonra Cebrail Hüseyin'in katledildiği yerden kan renkli olan bir avuç toprak bana getirdi."
Oysa, Allah Resulü, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin "bunlar benim dünyada öpüp, kokladığım iki reyhanımdır" "onlar cennet gençlerinin efendileridir" dediği torunudur.
Ne hazindir ki, Hz. Hasan ümmet tarafından zehirlenerek,Hz. Hüseyin'de Kerbela'da başı bedeninden ayrılarak vahşice şehit edilmiştir.
10 Muharrem'e denk gelen 8 Ağustos pazartesi günü, Kerbela vakıasının sene-i devriyesidir.
Ne hazindir ki, Emevî ve Abbasi zihniyetinden beslenen Sünni dünyasından birçok insan bugünden bi haber olacaktır, Haberi olanlar ise gerekli hassasiyeti göstermeyecektir, bunda da en büyük sorumlu Diyanet İşleri başkanlığıdır.
Bugünün önemini ve nasıl anılması gerektiğini, gelin Hz. Peygamberden dinleyelim.
Hz. Peygamber {s.a.a}, Hüseyin'in {a.s} şehit olacağını ve çekeceği diğer musibet ve sıkıntıları kızı Fatıma'ya {s.a} haber verdiğinde Fatıma {s.a} çok ağladı ve şöyle dedi: "Bu sıkıntı ve musibetler ne zaman vuku bulacaktır?"
Peygamber {s.a.a}:"Ben, sen ve Ali dünyada olmadığımız bir zamanda" buyurdular.
Fatıma {s.a} bu sözü duyunca ağlaması daha çoğaldı. Sonra; "Kim Hüseynime ağlayacak ve onun için yas tutacaktır." dediğinde de Peygamber {s.a.a} şöyle buyurdular;"Fatımacığım! Ümmetimin kadınları, Ehlibeyt'imin kadınlarına, erkekleri de erkeklerine ağlayacaklar. Her yıl onun yasını yenileyecekler (canlandıracaklar) Kıyamet günü olduğunda sen kadınlara şefaat edeceksin, ben de erkeklere. Kim Hüseyin'in sıkıntı ve musibetine ağlamış olursa, onun elini tutup cennete götüreceğiz. Fatımacığım! Kıyamet günü, Hüseyin'in musibetine ağlayan göz dışında bütün gözler ağlayacaktır; o göz cennet nimetlerine ulaşmak için gülecektir." {Biharu'l Envar c.44 s.292}
12 ciltlik Ehl-i Beyt külliyatını yazarak ,Sünni dünyayı Ehl-i Beyt ile tanıştıran, Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızı hasret ve minnetle anarken, gelin bugün, Hz. Hüseyin ve Kerbela şehitleri için hüzünlenelim mümkünse ağlayalım!