• Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri
Anasayfa
  • Ekonomi
  • İslam
  • İlçeler
  • Kilis Güncel
  • Analiz
  • Eğitim
  • Siyaset
  • Vefat
  • Spor
  • Bitki Rehberi
  • Güncel Haberler
  • Kültür & Sanat Teknoloji Sağlık Dünya Türkiye Videolar
  • Ara
SON DAKİKA:
09:48
Dolar - Euro - TL Kuru 18 Haziran 2025
09:47
Altın Fiyatları 18 Haziran 2025
Video Galeri Foto Galeri Yazarlar Üye Paneli
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
  1. Köşe Yazarları
  2. Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi
  3. Çok kültürlülük ve Mesut Özil
Yayınlanma: 18 Mart 2021 - 07:12

Çok kültürlülük ve Mesut Özil

18 Mart 2021 - 07:12
Yorumlar
TAKİP ETTAKİP ET
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi

Günümüzde Türkiye dışında yaşayan vatandaşlarımızın toplam sayısı 3 milyon 700 bin civarıdır. Bunun 3 milyon 100 bini Batı Avrupa'dadır. Avrupa’daki göçmen Türkler birçok sorunlar yaşamış ve yaşamaktadırlar.

Kuşaklar boyu yaşadıkları ülkelere hayatlarını vakfeden Türk göçmenlerin Avrupa’da hala süresi temdit edilmiş konuklar olarak görülmeleri onların devamlı olarak güven sınavında bekletildiği anlamına gelmektedir.

Yazar Max Frisch’in Avrupa’ya II. Dünya Savaşı sonrası olan emek göçünü tariflerken "Biz emek sahiplerini çağırdık, karşımıza insanlar çıktı" cümlesi Avrupa’ya olan emek göçü sonrası yaşanan sorunların anlaşılması açısından çok önemlidir.

Emek göçünün başlaması ile birlikte bir anda Almanya'daki Türk işçilerin sayısı 100 bine ulaşmıştır. Bir sınırlama getirme adına Almanya ile Türkiye arasında bir anlaşma imzalanmıştır. 1983-84 yıllarında Kohl döneminde aranılan koşullara sahip ailelere aile başına 10.500 Alman markı, her çocuk için de 1.500 Alman markı ödenerek, ana yurda dönmeleri özendirilmiştir. Bu yasa sonucu olarak yaklaşık 250 bin Türk ana yurda dönmüştür.

Almanya'daki yasalar gereği ius sanguinis (kan esasına dayalı) yurttaşlık gereği, Türklere uzun yıllar vatandaşlık verilmemiştir. Ancak Sosyal Demokrat Parti iktidara gelmesinden sonra “1 Ocak 2000 tarihinde doğan her çocuk o tarihten itibaren hem anne babasının yurttaşlığına hem de Alman yurttaşlığına sahip olacak” kararı alınmıştır. En geç 23 yaşında yurttaşlıktan birini seçme zorunluluğu getirilmiştir. 2014'ten sonra ise Almanya’da çifte vatandaşlık kolaylaştırılmıştır. 

İki Almanya'nın birleşmesinden sonra Almanlar arasında aidiyet meselesi doğmuş ve bir yabancı düşmanlığı gündeme gelmiştir. 1992'de Rostock'ta bir sığınmalar kampına karşı yerli halkın 5 gün süren saldırısı, daha sonra da Solingen'de 5 Türk'ün ölümüyle sonuçlanan ev yakma olayı belirleyici olmuştur.

Avrupa ülkeleri; 1960'lı yıllarda ihtiyaç duydukları işgücünü misafir işçilerden karşılamak amacıyla göçmenlere kapılarını açarken, 1970'lerden itibaren göçü sınırlayıcı politikalar benimsemeye başladılar. AB içerisinde ikamet eden misafir işçilerin kalıcı olduğu anlaşılınca ilk önce bu kişiler asimilasyona tabi tutuldular. Ardından “Çok kültürlülük (multiculturalism)” asimilasyon modellerine alternatif olarak ortaya çıkmıştır.

Çok kültürlülük ve göçmenlerin toplumda bütünleşme politikalarında, yan yana fakat birbirine müdahale etmeksizin yaşamlarını sürdüren Millet sistemi uygulanmaya çalışılmıştır. “Bireyin kendi kültürel mirasını anlaması ve değerli bulması ve kendi grubundan başka gruplara ait kültürel mirasa karşı saygı ve ilgi göstermesi” amaçlanmıştır. Yalnız toplumda bu tarz bir yapılanmada, bazı pozitif ayrımcılıklar olmaktadır. Kamusal alanda yeterli oranda temsil edilmeme, üniversiteye girme hakkını elde etme gibi olanakların farklı uygulanması yaşanan ayrımcılıkların bazılarıdır. Bu da ötekileşmeye, her kesimin bir ayrılıkçı şeklinde gettolar oluşturmasına yol açmıştır. İsviçre'de ezan yasağı, Almanya'da minarelerin yüksekliğine ilişkin yasal yollarla getirilen sınırlamalar sadece birkaç örnektir.

 “İki kalbim var biri Alman biri Türk” sözü “çok kültürlülük” modeline örnek olarak gösterilen Türk kökenli Alman futbolcu Mesut Özil’e, 2010 yılında Almanya'nın oscarı sayılan Bambi ödüllerinde “uyum” alanında ödül verilmiştir.

Daha sonraki yıllarda, Özil, Türkiye Cumhuriyeti Başkanı Erdoğan ile çektirdiği fotoğraf ve Dünya Kupası performansı sonrası çok farklı bir tavırla karşı karşıya kalmıştır.

Bu olaylar sonrası, Almanya Milli Takımında oynamayı bıraktığını açıklayan Özil, “kazandığımızda Alman, kaybettiğimizde göçmenim” diyerek, kendisinde ve diğer oyunculara eşit davranılmadığını belirtmiştir: “Lukas Podolski ve Miroslav Josef Klose hiçbir zaman Polonyalı Alman olarak görülmedi. Ben neden Türk Alman olarak görüldüm Türk ve Müslüman olduğum için mi?”

Çok kültürlülük özellikle son yıllarda yaşanan terör eylemlerinden sonra batı toplumlarının gözünde popülaritesini ciddi oranda yitirmiştir. 2010 yılında Almanya'da Merkel, hemen ardından Fransa'da Sarkozy de açıklamaları ile çok kültürlülüğün başarısız olduğunu ifade etmişlerdir. Son yıllarda, göçmen düşmanlığı yasalaşmaya başlanmıştır. Danimarka'da mültecilerin özel eşyalarına el koymak yasaldır. Danimarka ayrıca göçmen ve sığınmacılarla çocuklarının haftada belli bir süre ayrılarak, çocuklara “Danimarka değerleri ve dili öğretilmesini” öngören yeni bir getto yasası planlamaktadır. Birçok üye ülkede mültecilere yardımı suç haline getiren yasalar mevcuttur. Yine Trump döneminde bir süre Amerika'ya iltica eden ailelerin, ancak çocuklarının ebeveynlerinden ayrılmaları koşuluyla kabul edildiklerini basın aracılığı ile duymuştuk.

Daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi, bir yandan göçmene karşı gibi tavır alıp, “arka kapıdan” göçmenleri içeri alma politikası ile “sömürü” ve yapılan uygulamalarla da “asimilasyon” ana amaçtır. Yoksa batının ucuz iş gücünden ya da göçmenden vazgeçmesi söz konusu değildir.

Emek göçü isteyen ama ardından, 1970'ten sonra bundan vazgeçmiş görünen batı ülkelerini iyi gün dostu olarak tanımlarsak doğru ifade etmiş oluruz sanırım.

Göç alanında güvenilir bir veri sisteminin oluşturulması, yurt dışında yaşayan Türk vatandaşların ekonomik ve sosyal statülerinin güçlendirilmesi, yalnız olmadıklarının hissettirilip onlara sahip çıkılması, yaşadıkları ülkelerde haklarının savunulması, Türk Hükümetinin ana görevi olmalıdır.

 

Bu yazı 2178 defa okunmuştur.
  • YORUMLAR
adlı kullanıcıya cevap x

Yazarın Diğer Yazıları

  • Gazze Unutturuluyor, Hedef: İran ve Yeni Cizye Düzeni - 17 Haziran 2025
  • Ortadoğu'da Kritik Savaş ve Türkiye'nin Rolü - 16 Haziran 2025
  • İsrail'in Mesajı ve Ortadoğu'nun Kaderi - 15 Haziran 2025
  • Yükselen Aslan: Sadece İran'a mı? - 14 Haziran 2025
  • İran Bombalanırken Türkiye Kuşatılıyor - 13 Haziran 2025
  • Türkiye İçin Üçüncü Yol Zamanı - 12 Haziran 2025
  • Menemen Pişti, Şimdi Servis Edilecek: Anayasa Sürecinin Perde Arkası - 11 Haziran 2025
  • Rusya – Ukrayna Savaşı: Barış Mı, Zaman Kazanma Oyunu Mu? - 06 Haziran 2025
  • Anayasa, Kimlik ve Gönül Coğrafyası - 05 Haziran 2025
  • İki Kutuplu Çıkmaz ve Üçüncü Yolun Gerekliliği - 04 Haziran 2025
  • Atatürk ve Türk Milleti Tanımı Üzerine - 03 Haziran 2025
  • Anayasa, Toplumun Ortak Vicdanıdır - 02 Haziran 2025
  • Ahtapotun Kolları, Safra Taşları ve "Yeni Temizlik" - 01 Haziran 2025
  • Yeni Anayasa Gölgesinde Sessiz Diyaloglar - 31 Mayıs 2025
  • ABD ve İsrail'in Gölgesinde Kurulan Yeni Suriye Oyunu - 31 Mayıs 2025
  • Doğurganlık Hızındaki Düşüşün Asıl Nedeni Ne? - 30 Mayıs 2025
  • Türkiye'de Tarımı: Üretimden Vazgeçişin Anatomisi - 29 Mayıs 2025
  • Ekonomideki Gerçekler ve Derinleşen Kriz - 28 Mayıs 2025
  • Silah Bıraktılar, Ama … - 27 Mayıs 2025
  • Terörle Mücadelede Milli Duruş - 26 Mayıs 2025
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 15
Köşe Yazarları
Ah !! O eski Kilis Konakları 
Güner Özbalcı
Ah !! O eski Kilis Konakları 
Mehmet Beşe
Mehmet Beşe
DÜNYADA VE TÜRKİYE'DE GIDA SEKTÖRÜ
Doğruları söylemek… / Taner Tümerdirim
Misafir Kalem
Doğruları söylemek… / Taner Tümerdirim
Alaaddin Özkar
Alaaddin Özkar
Zirai Don Yalnızca Çiftçiyi Vurmadı…
Prof. Dr. Erdoğan Taşkın
Prof. Dr. Erdoğan Taşkın
Mühim Mevzu Marifetli Matris
Mustafa Çobanoğlu
Mustafa Çobanoğlu
Nefes Alıyorsan Ölüme Koşuyorsun!
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi
Gazze Unutturuluyor, Hedef: İran ve Yeni Cizye Düzeni
Prof. Dr. Haydar Baş
Prof. Dr. Haydar Baş
Atatürk'ün hilafet hakkındaki görüşleri
Gadir-i Hum Bayramı hakkında bilinmesi gerekenler -4-
Uğur Kepekçi
Gadir-i Hum Bayramı hakkında bilinmesi gerekenler -4-
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi
Atatürk'ün Savunma Sanayindeki Vizyonu
Çok Okunan Haberler
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'tan Lozan'ı hedef alan söylemlere tepki
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'tan Lozan'ı hedef alan söylemlere...
BTP'den Türk milleti kavramının tartışılmasına tepki!
BTP'den Türk milleti kavramının tartışılmasına tepki!
Türk Kimdir?
Türk Kimdir?
Ana Sayfa
Ekonomi
İslam
İlçeler
Kilis Güncel
Analiz
Eğitim
Siyaset
Vefat
Spor
Bitki Rehberi
Güncel Haberler
Kültür & Sanat
Teknoloji
Sağlık
Dünya
Türkiye
Videolar
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Video Galeri
Biyografiler
Vefatlar
Üye Paneli
Günün Haberleri
Arşiv
Gazete Arşivi
Anketler
Hava Durumu
Gazete Manşetleri
Nöbetci Eczaneler
Namaz Vakitleri
  • Analiz
  • Eğitim
  • Ekonomi
  • İlçeler
  • İslam
  • Kilis Güncel
  • Kültür & Sanat
  • Sağlık
  • Siyaset
  • Spor
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Köşe Yazarları
  • Biyografiler
  • Vefatlar
  • Üye Paneli
  • Günün Haberleri
  • Arşiv
  • Gazete Arşivi
  • Anketler
  • Hava Durumu
  • Gazete Manşetleri
  • Nöbetci Eczaneler
  • Namaz Vakitleri

  • Rss
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

kilispostasi.com Haber Portalı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na %100 uygun olarak yayınlanmaktadır. Ajanslardan alınan haberlerin yeniden yayımı ve herhangi bir ortamda basılması, ilgili ajansların bu yöndeki politikasına bağlı olarak önceden yazılı izin gerektirir.