Anasayfa
  • Ekonomi
  • İslam
  • İlçeler
  • Güncel
  • Analiz
  • Eğitim
  • Siyaset
  • Spor
  • Kültür & Sanat Teknoloji Sağlık Dünya Türkiye Videolar
  • Ara
SON DAKİKA:
15:41
Kilis'te Rekor Kredi Kartı Kullanımı
13:54
Kilis Üniversitesi Rektör Danışmanı "Göç Yolunda" programına konuk oldu
13:20
Kilis'te Akıllı Bisiklet Kiralama Sistemi hayata geçti
10:09
Altın fiyatları 9 Ağustos 2022
09:37
Yaşam olayları insanın mutluluğunun tek belirleyicisi değildir
Video Galeri Foto Galeri Yazarlar Üye Paneli
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
  1. Köşe Yazarları
  2. Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi
  3. Transit Göç
30 Mart 2021 - 08:16

Transit Göç

30 Mart 2021 - 08:16
Yorumlar
TAKİP ETTAKİP ET
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi

İnsanlığın ilk zamanlarından bugüne var olan göç kararlarında, savaşlar, siyasal baskılar ve çatışmalar en önemli itici sebepler olmuştur. 1951 yılında imzalanan Cenevre sözleşmesi sayesinde oluşan bugünkü mülteci tanımı 1967 yılında oluşturulan protokol ile son şeklini almıştır. Ama ne yazık ki konulan kurallar, başta ABD ve İngiltere gibi dönemin güçlü ülkelerinin çıkarlarını yansıtacak şekilde ortaya koyulmaktadırlar.

1951 Cenevre Sözleşmesi’ne göre mülteci; “Irkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri yüzünden, zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan ya da söz konusu korku nedeniyle, yararlanmak istemeyen yahut tabiiyeti yoksa ve bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen kişidir”. Türkiye Cumhuriyeti 1951 Cenevre Sözleşmesi’ni coğrafi sınırlama ile imzalamıştır (http://sgdd.org.tr/wp-content/uploads/2017/05/Turkiye-de-Iltica-Sureci.pdf) .

Türkiye bu coğrafi kısıtlama şerhinden dolayı Avrupa dışında meydana gelen olaylardan kaynaklanan başvurulara mülteci statüsü veremiyor ve yerine bu sığınmacılara “geçici koruma statüsü” verilmektedir. İşte bu “geçici” olmak birçok sorunu doğurmaktadır.

Pratikte ise Afganistan, İran, Irak ve Suriye gibi Avrupa dışı ülkelerden gelenler Türkiye'deki sığınmacıların büyük bir çoğunluğunu oluşturmaktadır. Bu sonucu doğuran en önemli sebep, Avrupa dışından gelen sığınmacıların “sığınma başvuru işlemleri”nin çoğunun Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından Türkiye İçişleri Bakanlığı işbirliği ile Türkiye’de yürütülmesindendir. Dolayısıyla çoğu sığınmacı, mülteci statüsü alarak 3. bir ülkeye yerleşmek için başvurusunu Türkiye’den yapmakta ve kabulüne dek devlet tarafından sağlanan “geçici koruma kapsamı”nda Türkiye'de “geçici” olarak kalabilmektedirler. Son yıllarda bu tarz sığınmacıların sayısı her geçen gün artmaktadır.

Sığınmacıların 3. Ülkelere kabul süreçleri de bazen olmamakta, bazen de çok uzun sürebilmektedir. 1995-2010 yılları arasındaki dönemde toplamda 70 binin üzerinde sığınmacının 37 binden fazlası yani başvuruların %51'i mülteci statüsü almış ve diğer ülkelere yerleştirilmiştir. Dolayısıyla iltica prosedürü, Türkiye'yi mülteci statüsü kazanan ve yerleştirilmek üzere bekleyen sığınmacılar için adeta bir “Transit ülke cenneti” haline getirmiştir. Yani bizim Transit ülke olma sıkıntımız, Suriye göçü ile değil çok daha önceden ortaya çıkmıştır.

Türkiye'deki göç sorunun ana maddesi “Transit göç” meselesidir. Türkiye 1980'lerden bu yana göçmenler için transit güzergâh olmuştur. Transit göç edenler Türkiye'yi geçici bir konaklama noktası olarak gördükleri için ülkeye uyum konusunda çekingen ve geri durmaktadırlar. Türkiye’deki idarecilerimiz de özellikle coğrafi kısıtlama imzaladığı Avrupa dışı ülkelerden “mülteci olma başvurusuna gelen göçmenleri” hep geçici gördüğü için onların ülke koşullarına uyumları için yeterli bir faaliyet göstermemektedir. Derken “iki dinden avare” durumda bu kişiler ülkemiz için sorun olmaktadır. Belirsizlik nedeniyle, istediği ülkelere kabul edilmediği için yıllardan beri ülkemizde kalan çok sayıda göçmen söz konusudur.

Avrupa sınır kontrolleri ve işgücü piyasasında serbest göçü olanaksız hale getiriyor gibi görünse de, bu ülkelere düzensiz göç şeklinde gidebilen nerede ise herkes çalışma imkânı bulabilmektedirler. Dolayısıyla kendi ülkelerinden Avrupa'ya doğrudan göçe edecek imkânı oluşturamayanlar için transit göç varış yerlerine ulaşmak için alternatif bir yol olmaktadır. Daha önceki yazılarımızda da belirtiğimiz gibi,  düzensiz göçmenler, genellikle Türkiye gibi transit ülkeleri kullanarak bu ülkelere gitmekte ve hedef ülkelerin ekonomilerinin vazgeçilemez bir parçasını oluşturmaktadırlar. İlk olarak belgeleri olmadan çalışmaya başlayan kaçak göçmenlerin bazıları daha sonraki dönemlerde gerekli şartları sağlayarak düzenli göçmenler haline gelebilmektedirler.

Son yıllarda Avrupa Birliği uyum anlaşmaları ile birlikte adeta Avrupa Birliği Türkiye'yi dış sınırındaki bir sığınmacı kampı gibi kullanmaktadır. Türkiye göç alan Merkez Avrupa ülkeleri ile göç veren ülkeler arasında adeta bir tampon bölgeye dönüştürülmeye çalışılmaktadır.

Avrupa'nın göç kontrolü yükünü Türkiye gibi çevredeki ülkelere kaydırma şeklinde bir politika izlediği görülmektedir. Özellikle AB ile son yıllarda imzalanan Geri Kabul Anlaşması bunun net göstergesidir. Avrupalı yetkililer, Türkiye’ye göç ve sığınmacı akımını kontrol etmesi için daha fazla enerji ve kaynak aktaracağını vadederek “güya” desteklemekte ve Türkiye’nin tampon bölge rolünü devam ettirmeye çalışmaktadırlar. Bu olay Suriyeli göçmenlerle başlamamıştır. Türkiye uzun yıllardan beri sıkıntı yaşamaktadır. Sadece Türkiye'de Suriyeliler ile beraber bu konu hakkında ülkede farkındalık artmıştır. Yani bugün yaşananlar yıllardan beri ortaya konulan yanlış göç politikalarından dolayıdır. “Kendi düşen ağlamaz” misali ülkemizdeki iktidarların tampon bölge olmayı kabul etmeleri, “Milli bir göç politikası” geliştirememeleri, ülkemizi transit göç ülkesi haline getirmiştir.

Belki de bu kişiler, Türkiye’ye döviz girişine sebep olurlar diye ümit edilmiştir. Ama geçici olmak kimseye fayda sağlamamaktadır. Net çözümler bulunmadığı için transit göç azaltılsa bile bu seferde düzensiz işçi göçü artmaktadır.

Tek çözüm, ülke menfaatlerimizin ön planda olduğu Milli Göç Politikasının geliştirilmesidir.

 

 

 

Bu yazı 1808 defa okunmuştur.
  • YORUMLAR
adlı kullanıcıya cevap x

Yazarın Diğer Yazıları

  • Sabit-i Kadem Olmak - 18 Nisan 2022
  • SARS-CoV-2'nin Omicron varyantına karşı bağışıklık koruması için takviye dozu olarak mRNA aşıları öneriliyor - 07 Ocak 2022
  • Hep asgari ücreti konuşuyoruz, ya efektif ücret - 17 Aralık 2021
  • Efendilik mi Uşaklık mı? - 06 Aralık 2021
  • Güçlendirici doz nedir? - 06 Aralık 2021
  • Hekim ücretlerine zam gelmiş! - 04 Aralık 2021
  • Hani %70 ile toplumsal bağışıklık kazanılacak idi! Sorun ne? - 29 Kasım 2021
  • Karar sizin - 27 Kasım 2021
  • Suçlu vatandaş mı? - 18 Kasım 2021
  • Şu renkli harita ne işe yarıyor? - 17 Kasım 2021
  • Ne olacak bu işin sonu? - 16 Kasım 2021
  • Bilmiyorlar ki söylesinler - 06 Kasım 2021
  • Gelin dünya barışı adına, "önce insan" diyelim - 01 Kasım 2021
  • Yoksa biz bağımsız değil miyiz? - 29 Ekim 2021
  • Beyaz adam kim? - 21 Ekim 2021
  • Aklımızı başımıza getirelim - 18 Ekim 2021
  • Bu devran hep böyle sürüp gitmez ki! - 16 Ekim 2021
  • Sapere Aude! - 10 Ekim 2021
  • Sen de Haklısın! - 24 Eylül 2021
  • Yolunuz, yolumuz açık olsun - 16 Haziran 2021
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 8
Köşe Yazarları
Prof. Dr. Haydar Baş
Prof. Dr. Haydar Baş
MEM uygulanmadan Türkiye ekonomisi düzelmez
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi
"Kalpleri sizinle kılıçları size karşı"
Alaaddin Özkar
Alaaddin Özkar
Gelin Bugün Ağlayalım!
Kerbela Ehl-i Beyt'in soykırımdır
Uğur Kepekçi
Kerbela Ehl-i Beyt'in soykırımdır
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi
Sabit-i Kadem Olmak
Mustafa Çobanoğlu
Mustafa Çobanoğlu
Su Kuyruğunu da Gördük
Krala Ateş Edeceksen Öldüğünden Emin Ol…
Selim Baytürkmen
Krala Ateş Edeceksen Öldüğünden Emin Ol…
Arifler ölmez maruf olur, aşıklar ölmez maşuk olur (Akın Aydın)
Misafir Kalem
Arifler ölmez maruf olur, aşıklar ölmez maşuk olur (Akın Aydın)
Çok Okunan Haberler
49 Filminin Kilis Çekimleri devam ediyor
49 Filminin Kilis Çekimleri devam ediyor
Lütfi Dabanıuzun vefat eti
Lütfi Dabanıuzun vefat eti
Kilis Polateli OSB'de ilk fabrikanın temel kazma çalışmaları başladı
Kilis Polateli OSB'de ilk fabrikanın temel kazma çalışmaları başladı
Ana Sayfa
Ekonomi
İslam
İlçeler
Güncel
Analiz
Eğitim
Siyaset
Spor
Kültür & Sanat
Teknoloji
Sağlık
Dünya
Türkiye
Videolar
Foto Galeri
Video Galeri
Köşe Yazarları
Biyografiler
Vefatlar
Üye Paneli
Günün Haberleri
Arşiv
Gazete Arşivi
Anketler
Hava Durumu
Gazete Manşetleri
Nöbetci Eczaneler
Namaz Vakitleri
  • Analiz
  • Eğitim
  • Ekonomi
  • Güncel
  • İlçeler
  • İslam
  • Kültür & Sanat
  • Sağlık
  • Siyaset
  • Spor
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Köşe Yazarları
  • Biyografiler
  • Vefatlar
  • Üye Paneli
  • Günün Haberleri
  • Arşiv
  • Gazete Arşivi
  • Anketler
  • Hava Durumu
  • Gazete Manşetleri
  • Nöbetci Eczaneler
  • Namaz Vakitleri

  • Rss
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

kilispostasi.com Haber Portalı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na %100 uygun olarak yayınlanmaktadır. Ajanslardan alınan haberlerin yeniden yayımı ve herhangi bir ortamda basılması, ilgili ajansların bu yöndeki politikasına bağlı olarak önceden yazılı izin gerektirir.