Hüccacın, Cenab-ı Hakk’ın (cc) huzurunda toplanması olarak ifade edilebilecek Arafat günü yaklaştıkça bizdeki heyecan da artıyor. Arafat günü olan Zilhicce’nin 9. Günü, Hüccac çadırları içinde kıbleye dönecek, dua ve yakarışlar içinde Allah’tan istediklerini niyaz edecek. Feyz ve muhabbetin doruk noktaya çıktığı anlarda diller değil, gönüller konuşacak… Bizde bu akşam Arafat’taki çadırımıza geçmek üzere Mekke’den ayrılacağız. Büyük buluşma için bir gün öncesinden yerimizi alıp, hazırlanmaya başlayacağız. Telviye Günü Kuran okumak, ilahiler eşliğinde zikir yapmak, nafile namaz kılmak ile günümüzü geçireceğiz. Bu sene, Diyanet’le beraber gelen Türk hacı adaylarında önceki senelerden de güzel bir hal gözlemliyoruz. Sohbetlerimizde fark ediyoruz. Evvelki yıllarda sadece haccın menasikleri konusunda bilgilendirilen Türk hüccac, bu sene gördük ki, yaptığı haccın feyz ve muhabbetini de arıyor. Cenab-ı Hakk’ın (cc) rızasını bu hal ile kazanmaya çalışıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı’nca yürütülen çalışmalar, haccın ve bilumum ibadetlerin bu cihetiyle de kavranmasına vesile olmuştur. Diyanet İşleri Başkanlığı bu faaliyetlerinin yanında başka önemli icraatlara da imza atmıştı. İslam kardeşliği sloganı ile başlayan süreç, özellikle Alevi kardeşlerimiz üzerinden yapılan ayrıştırma oyunları konusunda halkımızı ayıktırmaya yardımcı olmuştur. Camilerde namaz sonrası zikrin tavsiye edilmesi de bunlardandır. Bu manzara bizim yıllardır görmek istediğimiz, şuurlu Müslüman bir toplumun oluşmasına katkı sağlayacaktır.
Türkiye’de her türlü mezhep ve meşrebe mensup vatandaşlarımızı bir arada toplayacak merkezi bir otoriteye ihtiyaç vardı. Bu merkezi otorite, bütün Müslümanları bir araya toplayacak, hangi mezhep ve meşrepten olursa olsun, İslami yaşantı konusunda önlerini açmalıydı. Müslümanlar birbirini çekiştirmek yerine, hayır konusunda, takvada yarışacaklardı. Bugün Türkiye, böyle bir yaşantının içine girerek bu merkezi otorite ile birlikte Müslümanların birbirine yaklaşmasını, sevmesini ve saymasını ülke şartları içinde biz de bu vatanın sahibiyiz demesini temin etmiştir.
Birbirinden kaçan, uzaklaşan, mezhep ve meşrep mensupları yerine hal ve davranışta, ilim ve fikirde adeta birbirine destek olma anlayışı içerisine girmişlerdir. İnancımız odur ki, bütün İslam âleminde beklenilen Müslümanların tevhidi, Diyanet’in bu hayırlı çalışmaları ile evvela ülkemizde vücuda gelecektir. Hac mevsimi itibarı ile Mekke–i Mükerreme’de yaşadıklarımız hac farizasını eda konusunda da net olarak görülmektedir. Geçmişle mukayese edildiğinde mukaddes topraklarda bulunduğu halde niçin burada olduğunun farkında olamayan hüccacımız şimdi ise Diyanet’ten aldığı eğitimle bu ibadetin sadece ilmihal boyutunu değil, feyz ve muhabbetini yaşayabilme manasında manevi yönünde de teşvik edilmekte, hüccacın önü açılmaktadır. Neden burada olduğunu bilmeyen hüccac tiplemesi yerine, artık Türk hüccac, “Elhamdülillah ben bu mukaddes topraklardayım. Ölmeden mahşer gününü yaşayarak, hesabı, dirilişi, ondan sonra da tertemiz olarak dünyaya dönüşü” düşünerek hayatına geçirecek bir noktadadır. Arafat’ta büyük buluşmaya manevi bir heyecanla hazırlanıp yola çıkıyoruz. Şimdiden bayramınızı tebrik ediyor, hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Hakk’tan (cc) niyaz ediyoruz.