Rus Dışişleri Bakanı Lavrov ve ABD Dışişleri Bakanı Kerry Pariste bir araya geldiler ve Haziran ayında yapılacak olan Cenevre Konferansını görüştüler. Ve konferans hakkında uzlaştıklarını bir kez daha ortaya koydular.
Rusya, Amerikayı meselenin hukuki yollarla halledilmesi konusunda ikna etmiştir. ABD bu konuda Rusyanın karşısında duramamıştır. Neticede Suriye konusu bu şekilde hukuki bir zemine oturmak üzeredir.
Ancak hala savaş isteyen ve bu konferansın önüne geçmeye uğraşan ülkeler mevcuttur. İngiltere, Fransa, Türkiye, Suudi Arabistan, Katar ve BAE Cenevrede düzenlenecek olan konferansı engellemek için uğraşmaya devam ediyorlar. Aynı zamanda yapılacak olan konferansa muhalif grupların elleri güçlü bir şekilde gelmesini istiyor ve Suriyede isyancıların insanlık dışı uygulamalarını Suriye hükümetine fatura etmeye çalışıyorlar.
İngiltere ve Fransa askeri müdahaleden yana olduğunu ortaya koydu. Hatırlanacağı gibi Fransa ve İngiltere Libyaya müdahale konusunda da en ön saflarda olmuştur. Libyada yaşananlar herkesin malumudur. Şimdi aynı tablonun Suriyede yaşanması için gayret sarf edilmektedir. Ne hazin tecellidir ki Türkiye de bu safta yerini almıştır.
Dünkü yazımızda da ifade ettiğimiz gibi, Fransa Türkiyenin AB üyeliğine karşı tavrını koymuştur. AB ülkeleri Türkiyeyi aralarında görmek istemediklerini, Türklerin batı medeniyetine ait olmadığını çeşitli defalar ifade etmişlerdir. Bütün bunlara rağmen biz nasıl oluyor da aynı inancı, aynı medeniyeti, aynı coğrafyayı ve ortak bir tarihi paylaştığımız bir ülkenin işgali için bizi kabul etmeyen bir dünya ile birlikte çaba sarf edebiliyoruz? Onların safında yer alabiliyoruz? Bu nasıl izah edilebilir?
Meselenin diğer bir boyutu da bu politika istikametinde bir ülkenin yasal rejimine karşı isyan eden güçleri destekler bir duruma düşmüş olmamızdır. Bu millet olarak asla menfaatimize ve hayrımıza değildir. Yarın topraklarımızda beslediğimiz bu isyancıların denetlenmesi nasıl mümkün olacaktır? Reyhanlı saldırısı bu konuda bizim için önemli bir ibret olmalıdır. Muhalifleri desteklemekten vazgeçmemiz elzemdir.
Bu noktadan bakıldığı zaman konunun hukuki yollarla halledilmesi en çok bizim menfaatlerimiz gereğidir.
Ancak ne tuhaftır ki askeri müdahale konusunda en ısrarcı olan biziz
Cenevre konferansını engellemek için İngiltere ve Fransa ile aynı safta uğraşan da yine biziz
Bu nasıl bir dış siyaset anlayışıdır?
Konuya dâhil olan bütün devletler kendi çıkarlarını ön planda tutmaktadır. Biz ise milli menfaatlerimizin tamamen aksine bir yol takip ediyoruz.
Bu dış siyaset anlayışı ülke olarak bizi uçuruma sürüklemeden bir an önce terk edilmelidir.