• Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri
Anasayfa
  • Ekonomi
  • İslam
  • İlçeler
  • Kilis Güncel
  • Analiz
  • Eğitim
  • Siyaset
  • Vefat
  • Spor
  • Bitki Rehberi
  • Güncel Haberler
  • Kültür & Sanat Teknoloji Sağlık Dünya Türkiye Videolar
  • Ara
SON DAKİKA:
09:46
Dolar - Euro - TL Kuru 8 Temmuz 2025
09:45
Altın Fiyatları 8 Temmuz 2025
Video Galeri Foto Galeri Yazarlar Üye Paneli
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
  1. Köşe Yazarları
  2. Prof. Dr. Haydar Baş
  3. Kuran'ı hakkıyla anlamak -2
Yayınlanma: 07 Eylül 2021 - 12:34

Kuran'ı hakkıyla anlamak -2

07 Eylül 2021 - 12:34
Yorumlar
TAKİP ETTAKİP ET
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
Prof. Dr. Haydar Baş
Prof. Dr. Haydar Baş

Prof. Dr. Haydar Baş'ın İcmal Dergisi Ocak 2012 tarihli yazısıdır.

Allah'ın eşref-i mahluk olarak yaratıp, tezyin ettiği insan, üzerine yüklenen sorumlulukların gereğini yerine getirmekle mükelleftir. Bu sorumlulukların en büyüğü iman etmesidir.

Bir insanın, Allah'ın yegâne kurtuluş ipi olarak gönderdiği İslam'dan, O'nun peygamberi olan Hz. Muhammed'den (s.a.a.) ve kitabı Kur'an'dan nasiplenmesinin yolu iman etmesinden geçer.

Ne derece inanıyorsunuz o, Kur'an deryasından o nispette etkilenirsiniz. Mesela, yarasanın güneşi görmesi mümkün değildir. Dolayısıyla, güneşin bu durumda bir eksikliği yoktur.

Bir insan düşünün; kapamış perdeyi, çekmiş, girmiş odasının içerisine; dışarıda dünya ışıl ışıl, her taraf aydınlık; o diyor ki: "Ben karanlıkta kaldım!" Evet, doğru, sen karanlıkta kaldın. Ama kainat karanlıkta değil. Bir oda içerisinde kalan insanın güneşten şikayet etmesi akla uygun değildir.

Şimdi gelelim asıl anlatmak istediğimiz hususa...

Biz, eğer imanımızı takviye eder, güçlendirirsek, arif-i billah olanların (en azından) sohbetlerinde bulunursak, bakış tarzımız çok değişir. Olayları anlama ve yorumlama kabiliyetimiz gelişir.

Kâmil bir zât, talebesinin bir tanesine, "Evladım! Yusuf sûresini oku ve de gel" demiş.

Çünkü talebe hocasına şu soruyu sormuş: "Efendim! Kur'an'da olmayan bir şey yok. Ama ben mü'minin ruhunun bedeninden yağdan kıl çeker gibi çıktığı hususunu bulamadım. Hadiste var ama Kur'an'da yok."

"Öyle mi?" diyor hocası, "Sen git, Yusuf sûresini oku, öyle gel." Gidiyor, okuyor talebe. "Aradığını buldun mu?" diyor hocası. "Hayır!" diyor talebe. İkinci defa, "Git, oku!" diyor hocası. Gidiyor, okuyor. "Buldun mu?" Yine, "Hayır!" diyor talebe. Üçüncü defa "Git, oku!" diyor.

Neticede, "Efendim, buldum" diyor talebe sevinçle. "Nerede buldun?" diyor hocası. "Hz. Yusuf, kadınlar topluluğuna girdiği zaman onun cemâlini müşahade eden kadınlar parmaklarını kestiler de, o güzelliği müşahade, acılarını onlara hissettirmedi, duyurmadı. Anladım ki son nefeste mü'min Allah'ın cemâlini müşahade ederse, ruhunun bedenden çıkışını duymaz. O'nunla meşgul olur" diyor. "Aferin" diyor hocası, "Şimdi okudun ve buldun..."

Tabii olayın temeli Kur'an'ı okumak. Ama nasıl? Bu gözle, bu sevda ile...

Allah ile bağ kurmak

Askerken biz, annemizden, babamızdan, aile efradından mektup alırdık. Biz askerliği 28 yaşında yaptık. O yaşta, ailesinin durumundan haberdar olmak istiyor insan. Çoluk-çocuk sahibisin çünkü.

"Ne yapıyorlar, ne ediyorlar?" diye merak ediyor, haberdar olmak istiyorsun. Mesela hanımın yazıyor: "Nasılsın? İyi misin? Çocuklar da çok iyi. Atlıyor, zıplıyorlar. Hiç merak etme!" Yazdığı sadece bu.

Ama sen okuyorsun, duygulanıyorsun. Hiçbir şikayet yok ortada. Bir mektup da sen yazıyorsun. İşte, "Anneciğim ben şöyleyim. Hiç merak etme. Sabah şunu yaptık. Öğlede bunu yaptık. Akşam şunu yaptık. Arkadaşlarla eğleniyoruz" diyorsun.

Annen okuyor bunu ve ağlıyor. Ağlayacak ne var? Ortada bir iletişim var. Ne iletişimi? Anne ile evlat veya koca ile karı o iletişimi satırlar üzerinde kurduğu için duygu alışverişine girmişler. Bir kağıt ona vesile oluyor. Bir mektup ona vesile oluyor.

Bu örneklerde olduğu gibi insan da, inandığı Allah ile, Kur'an okuyarak, ibadet ederek alaka kurarsa, okuduğu Kur'an'dan anladığı, yaptığı ibadetten aldığı zevk-i mânevî çok farklı olur.

Onun feyzi, onun muhab-beti çok daha başka bir aleme, bir lahuti aleme seni taşır. O zaman Kur'an-ı Kerim'i okuduğunun farkında olursun. Canlı bir örnek daha vererek ne demek istediğimizi açıklayalım:

Mesleğimiz gereği Kur'an'la ilgimiz sürekli; gerek okuyarak, gerek dinleyerek, gerekse ayetler üzerinde yaptığımız çalışmalar nedeniyle Kur'an'la içiçeyiz. Ama babam rahmetlinin kabri başında okunan Kur'an'ı ben hiç unutamam.

Bizim memleketimizde meşhur Ali Haydar Hafız vardı. Büyük bir zâttı. Babamı da çok severdi. Cenazeye geldi. "Elif Lam Mim. Zalike'l kitabu la- reybe fih..."i okudu. Öyle bir okudu ki, ben sanki ilk defa duyuyorum.

Aslında hoca her zamanki gibi okuyor. Ama ben o duygu dünyasını ilk defa o zaman yakaladım. Tabiri caizse, o dünyaya ilk defa o anda girdim. Rahmetli annemin cenazesinde de bu hali yaşadım. Evladım Fâtıma'yı defnederken de bu hali yaşadım. Kısaca, insanın kalp âlemi açılıp imanı güçlendiğinde, Kur'an'dan aldığı muhabbet anlatılmaz, dile gelmez bir hâl alıyor.

Onun için her insanın Kur'an'dan anladığı bir olmaz. Her insanın Kur'an'ı yaşayışı da bir olmaz. O zaman diyeceğiz ki ölçü olarak; herkes imanı ve yakınlığı nispetinde O'ndan feyz alır, muhabbet alır.

Kur'an'ı en iyi yaşayan Resûlullah'tır

Konu buraya gelmişken, hatırlatmamız gereken önemli bir husus var. Kur'an ortaya bir model getirmiştir. Eğer sahih bir imanımız var ise, onu hazme kafi ise, hangi zamanda yaşadığımızın bir önemi yoktur. Bize düşen Allah'ın Kur'an'da anlattığı modeli örnek almak ve hayatımıza geçirmektir.

Kur'an'da bir model tarif ediliyor. O, bir insan istiyor, bir toplum istiyor.

Kur'an bir mükemmel örnek çizdi, ortaya koydu; Allah'ın Sevgilisi Muhammed Mustafa (s.a.a.), Ehl-i Beyt'i ve O'na tâbi olanlar...

O'nun sabrı, O'nun kanaati, O'nun tevekkülü, O'nun tefekkürü, O'nun iz'anı, O'nun imanı, O'nun ihlası, O'nun yardımı, O'nun insanlarla münasebeti, davranışı, düşmana karşı tavrı, hareketi... Kısaca, hayatımızın tamamında uyacağımız örnek Fahr-i Kainat Efendimizdir (s.a.a.); Kur'an bunu anlatıyor.

Bu konu tabii ki çok derin ve teferruatlı bir konudur. Biz, işin özünü hatırlatmakla kifayet edeceğiz. Müslüman olarak ölçümüz bellidir. O da, Allah'ın Kitabında çizilen ölçüler çerçevesinde yaşamaktır.

Bu ölçüleri mükemmel mânâda yaşayan yegane insan Hz. Muhammed'dir (s.a.a.). Daha sonra O'nun tertemiz Ehl-i Beyt'i ortaya koydukları hayatla kendilerinden sonrakilere örnek olmuşlardır.

Ahir zamanı bütün alametleriyle yaşadığımız günümüzde, bizi bâtıla sürükleyecek pek çok unsurla sarmalandığımız bu süreçte, mutlak örneğimiz Hz. Muhammed'e (s.a.a.) ve Ehl-i Beyt'ine sarılmak kurtuluşumuzun yegane çaresidir.

Allah imanımızı güçlendirsin! Kur'an'ı ve Zâtını ay- ne'l-yakin, hakke'l-yakin mertebesinde anlamayı bizlere nasip etsin!"

Bu yazı 1157 defa okunmuştur.
  • YORUMLAR
adlı kullanıcıya cevap x

Yazarın Diğer Yazıları

  • Büyük oyun -1 - 08 Temmuz 2025
  • Kerbela'yı anlamak ve anmak - 07 Temmuz 2025
  • Şehitlerin efendisi İmam Hüseyin - 06 Temmuz 2025
  • İmam Hüseyin ve Kerbela vahşeti - 05 Temmuz 2025
  • İmam Hüseyin kimdir? - 04 Temmuz 2025
  • İftira, iftira yine iftira - 03 Temmuz 2025
  • Hüseyni mantığı kavrayabilmek - 02 Temmuz 2025
  • Bir varmış, bir yokmuş... - 01 Temmuz 2025
  • Atatürk'e sahip çıkmak - 30 Haziran 2025
  • Ayağa kalk Türkiye - 29 Haziran 2025
  • Şark Projesi'ni unutmayalım - 28 Haziran 2025
  • Terör meselesinin halli - 27 Haziran 2025
  • Tek çare - 26 Haziran 2025
  • Tarım kesimi iyi dinlesin - 25 Haziran 2025
  • Yine aynı iftira - 23 Haziran 2025
  • Anayasamıza ve AB'ye aykırı gidişat - 22 Haziran 2025
  • Hangi şartsız zafer? - 21 Haziran 2025
  • Kendimizi kandırmayalım - 20 Haziran 2025
  • Aklı olan - 19 Haziran 2025
  • Atatürk'ün hilafet hakkındaki görüşleri - 18 Haziran 2025
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 99
Köşe Yazarları
Ah !! O eski Kilis Konakları 
Güner Özbalcı
Ah !! O eski Kilis Konakları 
Mehmet Beşe
Mehmet Beşe
DÜNYADA VE TÜRKİYE'DE GIDA SEKTÖRÜ
Doğruları söylemek… / Taner Tümerdirim
Misafir Kalem
Doğruları söylemek… / Taner Tümerdirim
Prof. Dr. Erdoğan Taşkın
Prof. Dr. Erdoğan Taşkın
Mühim Mevzu Marifetli Matris
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi
Emekliler Baş Tacıdır, Hakkı Teslim Edilmeli!
Alaaddin Özkar
Alaaddin Özkar
Bugün 10 Muharrem, Gelin Bugün Ağlayalım.
Mustafa Çobanoğlu
Mustafa Çobanoğlu
Fatıma Ana Ve Gerdanlığı
Prof. Dr. Haydar Baş
Prof. Dr. Haydar Baş
Büyük oyun -1
Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -9-
Uğur Kepekçi
Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -9-
Çok Okunan Haberler
Kürecik’ten İran’a: “Radarlar Kimi Gözetliyor?” sorusu artık ertelenemez!
Kürecik’ten İran’a: “Radarlar Kimi Gözetliyor?” sorusu artık...
"İsrail'in elinde 90- 100 tane nükleer silah var"
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş’tan Talat Paşa çıkışı
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş’tan Talat Paşa çıkışı
Ana Sayfa
Ekonomi
İslam
İlçeler
Kilis Güncel
Analiz
Eğitim
Siyaset
Vefat
Spor
Bitki Rehberi
Güncel Haberler
Kültür & Sanat
Teknoloji
Sağlık
Dünya
Türkiye
Videolar
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Video Galeri
Biyografiler
Vefatlar
Üye Paneli
Günün Haberleri
Arşiv
Gazete Arşivi
Anketler
Hava Durumu
Gazete Manşetleri
Nöbetci Eczaneler
Namaz Vakitleri
  • Analiz
  • Eğitim
  • Ekonomi
  • İlçeler
  • İslam
  • Kilis Güncel
  • Kültür & Sanat
  • Sağlık
  • Siyaset
  • Spor
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Köşe Yazarları
  • Biyografiler
  • Vefatlar
  • Üye Paneli
  • Günün Haberleri
  • Arşiv
  • Gazete Arşivi
  • Anketler
  • Hava Durumu
  • Gazete Manşetleri
  • Nöbetci Eczaneler
  • Namaz Vakitleri

  • Rss
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

kilispostasi.com Haber Portalı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na %100 uygun olarak yayınlanmaktadır. Ajanslardan alınan haberlerin yeniden yayımı ve herhangi bir ortamda basılması, ilgili ajansların bu yöndeki politikasına bağlı olarak önceden yazılı izin gerektirir.