12 Haziran günü Kilisli dostlarımızdan Mahmut Yorat ağabeyimizi kaybettik.
Gönüllerde taht kurabilen bir yapıya sahip, iyi kalpli, dürüst, cömert ve bağımsızlık sevdalı; hizmet ehli bir insandı Mahmut ağabeyimiz.
Samimi bir gönül yapısına sahip olduğu için; kısa sürede gerek bilgi ve gerek ibadet olarak bayağı mesafe kat etmişti. Gerçek bilginin, Örnek insanlarla olup onların tarif ettiği yoldan gitmekle olduğunu kısa sürede idrak etti Peygamberimiz Efendimizin(sav) Yolunuz cennet bahçelerine uğrarsa oralardan nasiplenin .! Dünyadaki cennet bahçeleri zikrullah meclisleridir. Buyruğunu duyar duymaz. Kendini o meclislerde bulmuş ve son nefesini verinceye kadarda cennet bahçelerinden layığı ile istifade etmişti. Sevenlerinin iştirakiyle Kilis asri mezarlığında ebedi istirahatgahına defnedildi. hoş bir seda bıraktı fani olan şu dünyada
12 Haziran gününün benim hafızamda önemli ve de hüzünle dolu bir yeri vardır. O gün gönül adamı, mana mimarı, eşsiz insan Celal Mısır Hocamızın Rahmeti Rahmana vuslat ettiği gündür. Mahmut ağabeyimizin ölümünün bu güne tevafuk etmesi de ayrı bir güzellik olsa gerektir. Söz Celal Hocamızdan açılınca onun hakkındaki hatıraların canlanması da tabi ki kaçınılmaz olur.
Celal Hocamız bölgemizi sık sık ziyaret eder, bazen Gaziantep bazen de civar illerde toplantılar tertip eder; bizi güncel meseleler ve İslamın tasavvuf cephesini öğretmeğe çalışırdı. O iyi bir eğitimciydi. Karşısındaki insanın gönül toprağı ne kadar çorak olursa olsun; orada güzel kokulu güller yetiştirmesini bilirdi. O bir mana ummanı olduğu kadar keskin bir gözle gönül âlemlerini de seyretmesini bilen biriydi. O arif biriydi. Hayatı takvaydı, çok az uyurdu.
İnsanların tasavvuf konusunda bayağı nasipsiz olduğu bir dönemde Onunla tanışmıştık Bana gençlikle biraz ilgilenmemi öğütlemişti. Bende ona Hocam benim o mukabil bir ilmim yoktur ki nasıl faydalı olabilirim. dedim. Onun bana söylediği çok manidar bir söz vardır: Evladım bu yol öyle mübarek bir yol ki iki temel prensibi var. Biri teslimiyet, diğeri de samimiyet. Yani iki tekerlekli bir bisiklet düşün bir tekerleği teslimiyet, diğer tekerleği de samimiyet; pedalı da hizmet. Pedalı çevirdikçe yol alırsın. Eğer sende bunlar olursa bak neler olur. O zaman Allah (cc) senin elini konuşturur, ayağını konuşturur, oturuşunu konuşturur, susuşunu konuşturur. Yani insanlar senin halinden etkilenir. Ne demek istediğin anlaşılır. Halinle tebliğ etmiş olursun.
Tasavvuf yolu kal yolu; değil hal yoludur
Arkadaşlar bu gününüzü gayet iyi değerlendirin Allah (cc) sizi bu gününüzden hesaba çekecektir. Ne binbeşyüzlü yılların, ne de ikibinbeşyüzlü yılların hesabını sormayacaktır. Bu günün hesabı da öğle kolay bir hesap değildir. Allahın emir ve yasaklarını insanlara öğle bir tebliğ edeceksiniz ki taa Eskimolara bile taşıyacaksınız. Kendiniz gidemediğiniz yerlere teknolojik olarak ulaşacaksınız. Televizyonla, mektupla telefonla, bilgisayarla ulaşacaksınız ki hesabınız kolay olsun.
Abdulkadir Geylaniler, Şahı Nakşibentler, Yunuslar, Mevlanalar bu zikir ve tefekkür meclislerinde yetiştiler. Eğer sizde yetişmek istiyorsanız bu meclislere devam edeceksiniz Sizin için hususi bir yol icad edilecek değildir. Daha niceleri
Bizler layığı ile olmasa da onun gönül sohbetlerinde bulunduk. Bu ve buna benzer gönül adamlarının kıymeti ne yazık ki öldükten sonra anlaşılıyor. Ne olur sağken elinizdeki kıymetlerin değerini bilin.! Arif olan anlar..!
Bir gül görünce bahçıvanını ara; çünkü güller bahçıvansız yetişmez. Bu vesile ile Celal Hocamı rahmetle anıyor. Mahmut ağabeyimize de Allahtan rahmet diliyorum.