Web sitemde ve gazetemizde yayınlanan Çanakkale'de yaşanmış gerçek bir olay isimli makalemiz, olayın gerçek kahramanlarından birinin torunu ile tanışmamıza vesile oldu. Elektronik posta (mail) yoluyla bana bir mesaj geldi.
Mesajı yollayan Çanakkalenin Lapseki kazası Beybaş Köyünden Şehit Halilin torunu Erhan ALTUN isimli bir vatanseverdir.
Mesajında sitemizi tesadüfen ziyaret ettiğini ve Şehit dedesi ile alakalı bir yazı ile karşılaştığında gerçekten çok duygulandığını, gerekirse vatan için canını, seve seve verebileceğini, şehit dedelerine layık bir insan olma yolunda ve sevdasında olduğunu bildirmişler. Erhan bey, aynı zamanda şair ruhlu bir vatan evladı. Bakın, sitedeki yazıyı okuyunca, hafızamda, tarih yeniden canlandı, çok duygulandım, dedelerimizle gurur duydum ve bir şiir kaleme aldım ifadesini kullanmış ve duygu dolu şiirini bize yollamış. Bizde sizlerle paylaşmak istedik;
ÇANAKKALE KAHRAMANLARI
Antepten, Erzurumdan ,Adanadan, Muştan, geldiniz.
Sizler bizim için kıymetli canlarınızı verdiniz.
Ruhunuz şad olsun Çanakkale Şehitleri.
Dünyanın koskoca düşman ordusunu yere serdiniz.
Arslan gibi savaşıp düşmanı yurttan kovmuş.
Tertemiz alnından vurulmuş gömleği kanla dolmuş.
Bir mecidiye borcunu düşünme ben öderim onu.
Halil dedem de Çanakkalede şehit olmuş.
Her zaman sana layık bir torun olacağım.
Bende sizler gibi vatanımı, bayrağımı seveceğim.
Düşman tekrar buralara gelirse karşısına dikileceğim.
Ben şehit Beybaşlı Halilin torunu Erhan diyeceğim.
Erhan ALTUN
Şehit Halil kimdir? Önceki makalemizden bir alıntı ile şehitlerimizi bir kez daha analım;
Çanakkale Savaşı sırasında Kocadere köyünde büyük bir yaralı sargı yeri kuruluyor. Kimi Urfalı, kimi Maraşlı, kimi Bosnalı, kimi Adıyamanlı, kimi Bingöllü, kimi Halepli çok sayıda yaralı getiriliyor...
Bunlardan biri Lapsekinin Beybaş Köyündendir ve yarası oldukça ağırdır. Zor nefes alıp vermektedir. Alçalıp yükselen göğsünü biraz daha tutabilmek için komutanının elbisesine yapışır. Nefes alıp vermesi oldukça zorlaşır ama tane tane kelimeler dökülür dudaklarından:
- Ölme ihtimalim çok fazla
Ben bir pusula yazdım... Arkadaşıma ulaştırın, der. Tekrar derin nefes alıp, defalarca yutkunur:
- Ben... Ben köylüm Lapseki'li İbrahim Onbaşından 1 Mecit borç aldıydım. Kendisini göremedim. Belki ölürüm. Ölürsem söyleyin hakkını helal etsin.
- Sen merak etme evladım, der komutanı, kanıyla kırmızıya boyanmış alnını eliyle okşar. Ve az sonra komutanının kollarında şehit olur ve son sözü de:
- Söyleyin hakkını helal etsin, olur...
Aradan fazla zaman geçmez. Oraya sürekli yaralılar getiriliyor. Bunlardan çoğu daha sargı yerine ulaştırılmadan şehit düşüyor. Şehitlerin üzerinden çıkan eşyalar, künyeler komutana ulaştırılıyor. İşte yine bir künye ve yine bir pusula. Komutan gözyaşlarını silmeye daha fırsat bulamamıştır. Pusulayı açar, hıçkırarak okur ve olduğu yere yığılır kalır. Ellerini yüzüne
kapatır, ne titremesine nede gözyaşlarına engel olamaz...
PUSULADAKİ NOT:
"Ben Beybaş Köyünden arkadaşım Halil'e 1 mecit borç verdiydim. Kendisi beni göremedi. Biraz sonra taarruza kalkacağız. Belki ben dönemem. Arkadaşıma söyleyin ben hakkımı helal ettim.
Israrla üzerinde durduğumuz Çanakkale Ruhu budur işte
Vatanın bölünmez bütünlüğü; ithal fikirlerle değil, vatanın bağrında dedeleri yatan, vatan evlatlarının bağımsız düşünceleriyle sağlanır.
Şehit Halillerin torunları görev başında olduğu ve bu ruhu taşıdığı müddetçe Bu vatan asla bölünmeyecek ve yok olmayacaktır. Bu vesile ile Aziz Şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
UĞUR KEPEKÇİ