Sonra da bunu afişe dönüştürerek, dünyaya yaymaya çalıştıkları sözde davalarını anlatmak üzere yalan propagandanın parçası haline getirdiler. Tarihçi bilim adamı Prof. Dr. Türkkaya Ataöv, bilimsel bir konferans için gittiği ABDnin Los Angeles California Üniversitesinde (UCLA) gördüğü bu sahtekarlık karşısında büyük şaşkınlık yaşadı.(HÜRRİYET)
Basına yansıyan bu haber şahsen benim için hiçte sürpriz olmadı. Geçmişte milleti sadıka diye adlandıran ataları ile şimdiki ermeni diasporasını aynı kefeye koyma gafletinden artık uyanma zamanı gelmiştir. Geçenlerde Türk basınından Ermenistana gidip araştırma yapan bir gazetecinin tüyler ürperten yazısını okudum. Ermenistanda 1915 tarihi size neyi hatırlatıyor diye sorsanız hemen herkes sözde soykırımı anlatıyor. Hemen hemen her ermeni, Büyük Ermenistan hayaliyle avunuyor. Ermenistan'da her çocuk, kendini bilir bilmez 'sözde soykırım hikayeleri' duymaya başlıyor ve bununla büyüyor. İstisnasız her evde 'sözde soykırım köşesi' var. Tarih dersleri neredeyse bunun üzerine bina edilmiş. Bu eğitim sisteminde ve bu sosyolojik altyapıda yetişen birinin başka bir düşünce tarzına sahip olması mümkün değil. Dolayısıyla alternatif bir anlayışın konuşulması ve tartışılması, yakın gelecekte bu ülke için olanaksız görünüyor. .(Turhan Çömez/ akşam)
Yine basından takip ettiğimiz ilginç haberler bizi derinden üzüntüye ve de düşünceye sevk ermektedir:
Türkiye topraklarına gözünü dikmekten bir türlü vazgeçmeyen Ermenistan'ın devlet armasında, özgürlük bildirgesinde ve anayasasında, Türkiye'nin toprak bütünlüğüne yönelik ifadeler bulunuyor. Ermenistan Özgürlük Bildirgesi'nde ve anayasasında, Doğu Anadolu, Batı Ermenistan olarak tanımlanırken, Ağrı Dağı'na ise Ermenistan devlet armasında yer veriliyor.
Ayrıca, Ermenistan'da bastırılan haritaların ilk sayfasında Ağrı Dağı'nın fotoğrafına yer verilirken, Doğu Anadolu Bölgesi'nin büyük bölümünün Batı Ermenistan olarak
gösterilmektedir. (akşam /onlayn)
Ermeniler kendi vatandaşlarına Türk milletini düşman ilan ederken bizim onları dost gibi göstermeye çalışmamız ancak Türk milletinin tarih bilincini ve tehlikelere karşı koyma refleksini ortadan kaldırır.
Kimseyle düşman olalım, savaş tutalım demiyorum. Ancak düşman gibi davranana da, bağrımızı açmayalım diyorum.
Devlet büyüklerimiz: Ermenilerle olan sorunlarımızı tarihçilerden kurulan bir kurul tartışsın, belgeler üzerinde çalışma yapılsın, haklı haksız tarih önünde meydana çıksın demişlerdi. Şimdi bu son foto montaj hadisesinden sonra düşünsünler bakalım. Teknoloji, parasal güç, birde üstüne üstlük Türk düşmanlığı gelince bak neler olur.Sahte belgeleri ,sahte raporları önüne koyarlar. Sen istedin, işte belgeler ; siz suçlusunuz derler. Ayıkla ondan sonra pirincin taşını, ayıklaya bilirsen..
İşte ondan dolayıdır ki Türk- Ermeni ilişkileri çok hassas bir dengede tutulmalıdır. İlişki kuralım ama onların bizim topraklarımız üzerinde gözlerinin olduğunu hiçbir zaman unutmayalım. Sadece Ermeniler mi ; tabi ki hayır. Dost gibi görünse bile devletimize ve milletimize kastı olabilecek herkese karşı çok ama çok uyanık olmalıyız.
Devlet idaresi ön görü ister, feraset ister, basiret ister,cesaret ister. Günü birlik politika ile devlet idare edilmez. Devlete sahip çıkmak ancak kainat devleti hayaliyle olur. Bağımsızlığı kendine şiar edinmekle olur. Yoksa tarihin derinliklerinde kaybolur gideriz Allah korusun.