Dünya hayatının bir oyun oyuncaktan ibaret olduğu ilgili ayet ve hadisi şeriflerle haber verilmesine rağmen insanoğlu dünya ahiret dengesini bir türlü sağlayamamıştır. Denge sağlamak kişinin ahretteki yerini ve konumunu belirleyecek bir unsurdur. İstenilen şey mümin iki kanatlı kuş misalidir. Kanadının birini dünya, diğerini de ahiret için çırpması lazımdır. Aksi halde uçma işlemi gerçekleşmez. O zaman dengenin sağlanması hayatiyet arz etmektedir. Denge sağlanırken eğer taraflardan mutlaka biri tercih edilmesi gerekirse, ahiret tercih edilmelidir. Çünkü herkesin varacağı yer vatan-i asli denen ahiret yurdudur.
İslam inancında ahiret yurdunu kazanmak için dünyanın terk edilmesi istenmiştir. Dünyanın terkinden muradın ne olduğunu, terk etmenin ne demek olduğunu işin ehlinden öğrenmek lazımdır. Bu konuyu İmam-ı Rabbani Mektubat-ı Rabbani eserinde 72. mektubunda şöyle izah etmiştir.
Allahü teâlâ, selâmet ve afiyet versin! Din ile dünyayı birlikte kazanmak imkânsızdır. Ahireti kazanmak isteyenin, dünyadan vaz geçmesi lâzımdır. Bu zamanda, dünyayı tamamen terk etmek, kolay değildir. Hiç olmazsa, hükmen terk etmek, yani terk etmiş sayılmak lâzımdır. Bu da, her işte İslamiyete uymak demektir. Yiyecekte, içecekte, giyecekte ve ev kurmanda İslamiyete uymak lâzımdır. İslamiyetin emirlerini aşmamak lâzımdır. Altın ve gümüşün ve ticaret eşyasının ve kırda, çayırda otlayan dört ayaklı hayvanların zekâtını vermek farzdır. Bunların zekâtını elbette vermelidir.
İslamiyete uymakla zinetlenen bir kimse, dünyanın zararından kurtulmuş olur ve âhıreti kazanır. Dünyayı [yani nefsin arzularını], böyle hükmen de terk edemeyen kimse, münafık demektir. İmanlı olduğunu söylemesi, ahirette kendisini kurtaramaz. Yalnız dünyada, malını ve canını korur. Fârisî beyt tercümesi:
Söyledim sana, işin özünü,
İster sıkıl, ister dinle sözümü.
Dünyanın bu kadar gösterişli hâli, hademesi, hizmetçileri, tatlı yemekleri, çeşitli şerbetleri, süslü, cazibeli elbiseleri ve nice zevkleri karşısında, hangi baba yiğit, hangi bahtiyar kimse, bu doğru söze kulak verip dinler? Fârisî beyt tercemesi:
İncilerin ağırlığı sağır etmiş kulağını,
duymaz olmuş, ne yapayım, ağlamamı, sızlamamı.
Şu hâlde, Kurân-ı kerimde zem edilen, kötü denilen dünya, haramlar ve mekruhlardır. Mal kötülenmemiştir. Çünkü cenabı Hak, mala hayr adını vermektedir. Bu sözümüzü ispat eden vesika, varlığın ve insanlığın ikincisi olan, İbrahim halîl-ür-rahmânın malıdır salevâtullahi aleyh Yalnız yarım milyonu sığır olmak üzere, davarları, ova ve vadileri dolduruyordu].
Allahü teâlâ, bizi ve sizi, Muhammed aleyhisselâmın yoluna uymakla şereflendirsin!
Akıl isen kıl namazı, çün saadet tacıdır.
Sen namazı öyle bil ki, müminin miracıdır.
İslam dini her konuda mutedil olanı yani orta yolun tercih edilmesini, İfrat ve tefritten uzak durulmasını ister. Buradan anlaşılan; imtihan maksatlı bulunduğumuz dünyadan el etek çekmemiz değildir. İstenilen; ahiret yurdunu kazanma yeri olan dünyadan, gereği gibi istifade etmektir. Dünyada bulunan bütün varlıkları, ahiretteki yerimizi kazanmak için bir vasıta olarak kabul edip, dünya- ahiret dengesini sürekli kılmalıyız.
UĞUR KEPEKÇİ