Milletlerin tarih sahnesinde kalmaları güçleri ile doğru orantılıdır. Gücün var ise varsın yoksa yoksun. Güç kavramı gücün kabaca varlığı anlamında algılanmamalıdır. Çünkü güç göreceli bir kavramdır. Benim anlatmak istediğim var olanın en verimli şekilde kullanabilmesidir. Bu da takdir edersiniz ki belli bir bilgiyle olur. Yüce Peygamberimiz Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu ? buyurmakla bilginin önemini işaret etmiştir. Bilginin toplumun bütün bireylerine yayılması neticesinde fayda sağlayacağı muhakkaktır. Toplumun bireylerinin eğitimi söz konusu olunca mesele çok daha kapsamlılık arzetmektedir. Bir o kadar zor, bir o kadar da uzmanlık ister.
Milletler kendi fertlerini eğitme uğruna birçok yollar denemişler.Kaynaklar ayırmışlar, çabalar sarfetmişler. Benim en fazla ilgimi çeken Rahmet Peygamberimizin savaşta esir alınanların okuma yazma öğretme karşılığında serbest bırakılmalarını emretmeleridir. Yine Hazreti Ali (R.A.): Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum sözüdür.
Her millet için kendi fertlerini eğitmek milli meseleleri olmuştur. Eğitim kurumları oluşturmuşlar, eğitimciler yetiştirmişler. Hiçbir zaman unutmadıkları ve ihmal etmedikleri tek şey millilik olmuştur. Yani eğitimine talip oldukları fertlerin kendi insanı olduklarını hiçbir zaman unutmamışlar. Eğitmek için önce eğiticilerini eğitmişler. Eğitim görenleri savaşa bile götürmemişler.
Şimdi bu tahliller doğrultusunda eğitimimize bir bakalım:
Beş bin yıllık tarih birikimine sahip bir milletiz. Dünya tarihinde inancına, kültürüne bu kadar bağlı bir millete rastlamak beklide imkansızdı. Örfünü inancından aldığı için asırlarca ayakta tutabilmiştir. Fakat şimdilerde ulu çınarın üstünde baykuşlar ötmeye başladı. İnancımız, Örfümüz, kıyafetimiz, dilimiz, özümüz, sözümüz bir başka oldu. Biz bize benzemez olduk. Başkalarına benzer olduk. Peki bu hal kendiliğinden mi oldu ? Elbette ki hayır. Vatan evlatları eğitimsiz eğiticilerin, yada milli olmayan eğitimin kurbanı oldular. Her gelen iktidar eğitim sistemimizi daha gayri milli yapmak için, elinden gelen hiçbir gayreti esirgemedi. Medeniyet batıdadır düsturuyla , batı hayranlığı aşılandı. Batı kültürleri, batı eğitim sistemleri denendi. Gayri milli unsurlar bunu fırsat bilip, eğitim desteği adı altında para ve insan güçlerini devreye soktular.
Milletimizin bünyesine uymayan, yanlış eğitim, nihayet meyvelerini vermeğe başladı. Öğle ki: Saygısız, sevgisiz, kanaatsiz,zevksiz, merhametsiz bir millet olduk. Her şey menfaat ve çıkar temeline oturdu. Yardımlaşma diye bir terim lugatımızda yok artık. İlla da çıkar
Şimdilerde iktidar sahipleri bile insanımızın çürümüşlüğünden şikayet eder oldular. Suç oranlarının artışı onları öğle bir endişeye sevk etti ki. Milli güvenliği tehdit eden unsurlar arasında MGK toplantılarında ele alınmaya başlandı. Beyler sizin şikayete hakkınız yok. Ne ektiyseniz onu biçiyorsunuz. Hangi kanunu çıkarırken bu milletin bünyesine uyup uymadığına baktınız. Aman batıdaki dostlarımız beğensin yeter dediniz. Milli olmayan eğitim modellerini aldınız. Böylece bu milletin kimyasını bozdunuz. Şimdi de şikayetçi oluyorsunuz. Yetti artık bırakın bu saçma batı hayallerini ...Dönün bakın mazimize Ecdat asırlarca bu milleti en güzel şekilde eğitti. Eğitimli insanıyla dünyaya medeniyet ve insanlık öğretti. GÖRÜN..! YOKSA GÜRÜLMEZ OLURUZ..! TARİH SAHNESİNDEN SİLİNİRİZ ALLAH MUHAFAZA
!