Ergüder Aksoy 1970 li yıllarda Kilis de din dersi öğretmenliği görevi yapmış biridir.
17 Ağustos 2005 tarihli Kent gazetesinde çıkan bir makalesini okuduktan sonra, eğer Ergüder Aksoyu önceden tanıyan biri olmasaydım, inanın hemen misyoner olduğuna kanaat getirirdim. Kilisde öğretmenliği yanında camilerde sohbetler yapardı. Aksoy, modası geçmekte olan diyalog hastalığına yakalanmış, ya da önemli bir sağlık sorunu ile karşı karşıya kalmış olabilir, diye düşünmekteyim.
Bakınız Aksoy, makalesine nasıl bir başlık bulmuş Gerçek Hıristiyanlarla dostluk, Allah muradıdır. Sayın Aksoy, kendinize gelin Allah aşkına. Görmeyeli, Allahın muradını kavrayacak kadar ilim almışsınız maşallah(!)
İbni Abbas (RA) dan rivayet olunan hadisi şerifte Allahın Kuran daki ayetlerine kendi reyi ile yorum getirenler cehennemdeki yerlerini hazırlasınlar ihtarını hatırlatmakta fayda görmekteyim.
Aksoyun makalesine dönelim: 5-82 İnsanlar içerisinde müminlere düşmanlık bakımından en şiddetli olarak Yahudiler ile şirk koşanları bulacaksın onlar içinde müminlere sevgi bakımından en yakın olarak da biz Hıristiyanlarız diyenleri bulacaksın. Çünkü Hıristiyanların içinde keşişler ve rahipler vardır ve onlar büyüklük taslamazlar Ayetine sayın Aksoyun yorumuna bakın: Kuran da Allah böyle buyurunca bize ne oluyor ki tarihten bize yansıyan düşmanlıkları miras gibi alalımda yukarıdaki ayeti kerimeyi göz ardı edelim.
Sayın Aksoyun ısrarla gündem edip üzerinde durduğu Maide :82. Ayet üzerinde duralım. Elmalılı Hamdi Yazırın tefsirinden aktarayım. Sizinde malumunuz olması gereken; ayetteki murat, sebebi nüzulde gizlidir. Aktarıyorum:
Rivayet ediliyor ki, bu dört âyet Necâşî ve ashab (arkadaşlar)ı hakkında inmiştir İlk Muhacirlerin Habeşistan'a göç ettikleri zaman Mekke müşrikleri arkalarından bir grup insan göndermiş ve Necâşî'yi aleyhlerinde tahrik ve teşvik ederek onlara baskı yaptırmak ve perişan ettirmek istemişlerdi. Bunun üzerine Necâşî, ileri gelen keşişler ve rahipler ile bir toplantı yapmış ve müslümanlarla müşrikleri de oraya davet etmiş idi. Bu mecliste toplandıkları zaman Necâşî müslümanlara seslenerek: "Kitabınızda Hz. Meryem'in zikri (anılışı) var mıdır?" diye sormuş, Ca'fer b. Ebî Tâlib hazretleri de: "Evet, onun adına mensub (nisbet edilen) bir sûre vardır." demiş, "İşte Meryem oğlu İsa budur." (Meryem, 19/34) âyetine kadar bu sûre ile "Musa'nın haberi sana geldi mi?" (20/9) âyetine kadar Tâhâ sûresini okumuş ve bundan dolayı Necâşi ağlamış idi. Sonra Necâşi Medine'ye Peygamber'imize yetmiş kişilik bir grup göndermiş, Resulullah (s.a.v.) da onlara Yâsîn sûresini okumuş, aynı şekilde bunlarda ağlamışlar ve iman etmişlerdi.
Bu ayetler de bunların hallerini tasvir ederek nazil olmuştur. Bunun için bazı tefsirciler bu ayetlerin hükmü bunlara ve düşmanlığın şiddeti meselesinin de Peygamber'in zamanında bulunan Medine Yahudilerine mahsus olduğuna kâni olmuşlardır. (Elmalılı Hamdi Yazır / tefsirden) (Kuranın mantığına uygun olanda budur) Halbuki sayın Ergüder bey bu ayeti alakasız bir şekilde zamanımıza taşıma gayreti gösterip Kuranın mantığının dışına çıkmıştır. Vebali boynuna
Aslında arkadan gelen diğer dört ayetle birlikte incelense mesele aydınlığa kavuşacaktır. Ama Sayın Aksoy, konuyu hayret verici bir şekilde ele alarak; 82i ayetten sonra gelen ayetlere ve sebebi nüzule bakma zahmetinde bulunmamakla vebal altına girmiştir.
Sayın Aksoy makalesine şöyle devam ediyor:
İkinci konu Hz. Muhammed 23 yıllık elçilik süresince Hıristiyanlara baştaki ayetin uyarınca dostane davrandı mı yoksa davranmadı mı? Bilenler dost davranışlarıyla Necaşiyi bile İslama kazandı diyeceklerdir.
Sayın Aksoy, Rasulullah iman etmeyen hiç kimseyle dostane ilişkiye girmemiştir. Çünkü Allah Hıristiyan ve Yahudilerle dostluğu yasaklamıştır. Tebliğdeki rıfk ile muamele ve nazik davranışı; dostlukla birbirine karıştırmayın.
Yüce Allah Ey iman edenler Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyiniz. Onlar birbirlerinin dostlarıdır. Sizden kim onları dost edinirse hiç şüphesiz oda onlardandır. Allah zalimleri doğru yola iletmez (Maide 51)
Sayın Aksoy şöyle devam ediyor:
1425 yıl sonra gör ki müminler 50 yıldır batıda Hıristiyan ülkelerde rahatça yaşıyor çalışıyor kazanıyorlar. Müşrikler Rusyada ve Çinde müminlere kan kusturdular ve Yahudiler Filistin de kan döküyorlar bu acı gerçekleri bilmek ve Hıristiyan dünyaya Allahın ilk ayette verdiği bilgi doğrultusunda davranmak bize görevdir. Dünya müminlerin Kuranı ve İslamı onlara dostça ulaştırmasını hastanın sabahı ve doktoru beklediği gibi bekliyor. Götürmek için son fırsat Avrupa Birliğine girmektir.
Tam burada Aksoy, ağzındaki baklayı çıkarıyor. Avrupa Birliği sevdası uğruna küfür tek millettir şeklindeki peygamber buyruğunu unutup, sözüm ona Yahudilerin kan döktüğünden bahsedip; Hıristiyan batılı vampirleri şirin göstermeye kalkışıyor.
Yapmayın Sayın Aksoy, böyle mantık hataları size yakışmıyor. Bırakın tarihte olanları batı hala kan döküyor. Zulmediyor. Sayın Bushun batının en koyu Hıristiyanı olduğunu, Afganistanda, Irakda, dökülen kanları, kirletilen Müslüman kadınların namuslarını nereye koyuyorsunuz. Irakda Kan döken ABD işgal kuvvetlerinin ortakları sizin girmeyi arzu ettiğiniz AB ülkeleri değil mi? Ve, onlar da Hıristiyan değil mi? Daha dün Bosnada kan döken batının Hıristiyan ülkeleri değil mi? Bunlarla mı dost olmak Allahın muradıdır?
Hz. Muhammed (s.a.v) geldikten sonra gerçek Hıristiyan kalmamıştır. Çünkü gerçek olanlar, Onun çağrısına uyup Ona tabi olmuşlardır. Gerisi de cehennemlikler arasında olmayı tercih etmişlerdir.
Son peygamber Hz. Muhammed buyurur: Ümmetimden veya Yahudilerden ya da Hıristiyanlardan, her kim benim peygamber olduğumu işitirde bana iman etmezse, o kişi cennete giremeyecektir. (Ahmet bin Hanbel, müsnet, c:4 / 396)
Muhammedin nefsi elinde olan Allaha yemin olsun ki, bu ümmetten hiç kimsenin Yahudi ve Hırıstiyan olduğunu duymak istemiyorum. Eğer böyle bir kişi bana inanmadan ölürse o cehennemliktir.(Müslim, sahih, kitabul iman / bab 70)
Ülkemizde AB ve ABD karşıtı akımı durdurmak için toplum mühendisliği yapılmaktadır. Bazı kişi ve kurumlar, menfaat karşılığı taşeron olarak kullanılmaktadır. Ayeti kerimede beyan edildiği üzere, az bir bedel karşılığında ayet manaları çarpıtılmaya çalışılmaktadır.
Onlar Allah Tealanın ayetlerini az bir bedel karşılığında sattılar. Sonrada onun yolundan çevirdiler. Şüphesiz ki onların yapar oldukları şey ne kadar kötüdür.(Tevbe:9)
Sayın Aksoy bu bilgiler ışığında safını ve duruşunu yeniden gözden geçirmelidir.
UĞUR KEPEKÇİ