Önceki yazımızda Trabzon gençlik kampı sonunda düzenlenen kurultaydan bahsetmiştik. Nasip oldu bizlerde bu coşkulu törenlere iştirak etmiş; sizlere oralardan haberler aktarmıştık.Dilerseniz gençlik kampının bir başka cephesini, yaşanan duygusal bağları, yani canlanan anılarımızı da paylaşalım.
Bildiğiniz gibi Bağımsız Türkiye Partisi gençlik kampları üç yıldır geleneksel olarak devam etmektedir. İlk gençlik kampı ; Osmanlının otağı, Bursa Koca yaylada yapılmıştı. Kamp çadırları için özellikle Osmanlının çadırlarının kurulduğu alan, mekan seçilmişti. Kuva-i Milliyenin önderi, edindiği davanın yol haritasını en ince ayrıntısına varıncaya kadar çizerek yola çıkmıştı. Bazılarına göre ayrıntı sayılabilir. Fakat bize göre hak olan budur. Çünkü Varılmak istenen hedefe ; yolundan gidenler varabilirler.
Gençlik kampları her yıl geleneksel olarak devam ederken kamp alanları da arttırılmaktaydı.Geçtiğimiz sene Toroslarda , yine milli mücadelelere sahne olmuş farklı bir mekan seçilmişti. Fransızların birkaç geyik avcısı tarafından bozguna uğratıldığı Karboğazı mevkisinde yapılan kamp dillere destan bir kamp olmuştu. Karboğazındaki kampın sorumlusu, o zaman BTP gençlik kolları başkanı Lütfullah Dereci idi. Gençleri adeta bir fikir dokusu, bir mana yumağı haline getirmişti. Sanki acelesi varmış, sanki gelecek kampa kavuşamayacağını sezmiş gibi; bitmez tükenmez bir enerji sarfettiğine şahit olmuştuk
. O şimdi aramızda yok ve kamplar başka Lütfullahlara emanettir. Kayabaşı yaylasında Hayri Başın dediği gibi: Lütfullah simdi aramızda yok ama; yüzlerce , binlerce Lütfullahlar yetişecektir.
Kampta yapılan müsabakalarda ortaya konan ödüllerin Lütfullah Dereci ve Hüseyin Engin Çamurdan adına düzenlenmiş olması ayrı bir incelik ve vefa örneği olarak hatıralardan hiç silinmeyecektir. Hele hele Lütfullahın oğlunun kampın en genç Kuva-i Milliyeci olarak seçilmesi, omuzlarda takdim edilmesi göz pınarlarımızı kuruturcasına bizi ağlattı ama ne yapalım taktirden kaçış yoktur. Kader mutlaka tecelli edecektir ve etmiştir.
Lütfullah ve Hüseyin Engin gerek ilim, gerek gençlik ve de fırsatlarını vatan ve millet için seferber ettiler. Bu konuda yaptıkları gayretlerini kulluk çizgisi içerisinde idrak etti ve yaşadılar. Onlar biliyorlardı ki vatan sevgisi imandandır Hayatlarının baharında yine vatan için, millet için hizmet adına bir toplantıya katılmak üzere yolda elim bir trafik kazasında canlarını kaybettiler. Layık oldukları şerefle şerefyab oldular. Şehitlik mertebesine yüceldiler.
İnsanlar yaşayışlarını bir gaye uğruna düzenlemelidirler. Gayesiz ve gayretsiz bir gençlik o toplumun helakine sebebiyet verebilir. Kötü emel peşinde koşan tehlikeli akımların tuzağına düşebilir.İşte gençliği bu durumlardan korumanın yolu; böylesi gençlik kamplarıyla yetiştirmektir. Gençliğe aidiyet duygusu mutlaka verilmelidir.Yani yaşadığı toplumun kimliği, tarihi, örfü ,dili ve de dini doğru kaynaklardan ve doğru kişilerden öğretilmelidir.
Bağımsız Türkiye Partisi düzenlediği gençlik kampları sayesinde , aziz milletimizden taktir almıştır. Emeği geçen herkese teşekkür etmek vefa borcumuzdur. Bu vesile ile geçen yıl kaybettiğimiz aziz şehitlerimiz Lütfullah, Hüseyin Engin, Aziz Mete ve İsrafil kardeşlerimizi rahmetle anıyorum.