İstanbulun fethinin yeni bir sene-i devriyesine ulaşmanın mutluğunu yaşarken; fetih gerçeğinin lüzumunca anlaşılmasına inanmaktayım. İstanbulun fethi; tarih sayfalarına orta çağın sona erip, yeni çağın başlaması olarak geçmiştir. Fakat; değişim adına, ABli olabilme sevdasına, maalesef bu gururu layıkı ile hatırlayamaz ve yaşayamaz olduk. Yeni nesillere Fatih Sultanları, Akşemseddinleri, Ulubatlı Hasanları, nice adsız kahramanları anlatamaz olduk. Bizans ruhlu, haçlı kafalı dostlarımızı incitmemek adına; doya doya mehterimizi çalamaz, zaferimizi coşkuyla kutlayamaz olduk.
Her şeye rağmen tarih, hakikatları zamanı gelince önümüze koymaktadır. Paslı beyinler, satılık kafalar istemese de! İstanbulun Surları,Sarayları,Ecdat Ervahı ve Yadigarları Bizi anlayın! Biz tarihiz!Biz sizin geçmişiniz, hem de geleceğinizin teminatıyız dercesine haykırıyor. Tarih hafızası silinmeye çalışılan bir millet olduğumuz için,bazı gerçekleri bizden başka herkes gayet iyi anlamaktadır. Dünyanın en az Ortodoksu bizim topraklarımızda yaşamasına rağmen Fener Rum Patriğinin Ekümenik olma sevdası bile, İstanbulun ve onun fethinin anlaşılması gereğini bize hatırlatmaktadır. .
İstanbulun kuruluşu çok eski çağlara kadar dayanıp, yedi tepe üzerine kurulmuştur. Fetih öncesi farklı isimlerle anılmasına rağmen, en yaygın isim Konstantinopolistir. Fetihle beraber İslambol diye adlandırılmış , zamanla İstanbul olmuştur.
Şehir Asya ve Avrupa kıtalarının birleştiği yerde kurulduğu, doğal güzellikler bakımından yaşanabilir güzel bir yerleşim merkezi olduğu için, dünyanın gözü hep üzerinde olmuştur. İstanbula hakim olan dünyaya hakim olur sözü boşuna söylenmiş bir söz değildir.
Kuruluşundan itibaren 22 defa kuşatılmasına rağmen fetih; Sultan Fatihe nasip olmuştur.
Fetih ruhunun kamçılanmasında ilahi maksatlar büyük rol almıştır.Allah Resulü(s.a.v.) İstanbul mutlaka fetholunacaktır. Onu fetheden emir ne güzel emir,onu fetheden asker ne güzel askerdir. Buyurarak; gelecekle alakalı bir müjde vermiştir. Bu müjde ki: Eba Eyyub el-Ensari Hazretleri başta olmak üzere,Sahabeden , Ecdattan bir çok kumandan ve askeri taa nerelerden İstanbul kapılarına kadar getirmiştir.
İstanbul,karadan denize indirilen gemilerle ve karadan atılan toplarla,tekerlekli kulelerle,aşırtmalı güllelerle,53 gün süren bir savaş neticesinde nihayet fethedilmiştir.
Fetih ;dünya savaş kayıtlarına sadece bir mühendislik harikası olarak değil, insanlık açısından da önemli bir yer teşkil ederek geçmiştir. Çıkarılan fermanlarla kadınlara, çocuklara,yaşlılara, din adamlarına, mabetlere kesinlikle karışılmamıştır. Onun içindir ki: Halk İstanbulda Kardinal külahı görmektense, Türk sarığı görmeye razıyız demiştir.İşte fetih ile işgal arasındaki en önemli fark budur.
Türk milleti her gittiği yere: Medeniyet, insanlık, merhamet, adalet götürmüştür. Fethedilen yerlerin halkı direnmeden tabi olmuş; dinini, dilini,örfünü çok kısa sürede kendi arzusu ile kabullenmiştir. Yakın tarihimizde ABD ve müttefiklerinin Iraka güya demokrasi ve insan hakkı getirdikleri iddiasına bir bakalım: Kullanılan kimyasal ve nükleer silahlarla katledilen çoluk çocuk, kadın erkek,yaşlı genç, namusuna tecavüz edilen kız evlatların yarınlardan umutları yok edilmiştir. Mabetler kışlaya çevrilmiş; içinde ibadet eden masum insanlar katledilmiş. Esirler utanç verici işkencelere reva görülmüştür. Bunun adı işgaldir.
5000 yıllık şanlı Türk tarihinde böyle bir olaya rastlamak mümkün görülmemiştir. Çünkü bu millet gittiği her yere Fetih mantığı ile gitmiştir.Fetih: Hakkı batılın tahakkümünden kurtarmanın, haksızlığı, zulmü durdurmanın, faydalı şeyleri elde etmek için yolları açmanın adıdır. İstanbulun fethini anlayınca insanlığın bu millete ne kadar muhtaç olduğunu da anlamış olacağız. İşte onun için insanlığın kanını emerek beslenen batı, bu milletin tarihinden, kültüründen, eski gücüne kavuşmasından korkuyor. Emecek kan kalmaz diye!.. Bu millet ve devlet üzerinde oynanan bütün oyunlar bunun içindir!.. Fetih ruhunu kavramak adına; Aziz milletimin Şehitlerinin,Fatihlerinin, Erlerinin, Erenlerinin ruhu şad olsun!...