Yüce Kitabımız Kuran?da Tahrîm Suresi 6. Ayeti Kerime?de ?Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. O ateşin başında gayet katı, çetin, Allah?ın kendilerine verdiği emirlere karşı gelmeyen ve kendilerine emredilen şeyi yapan melekler vardır.?
Yukarıdaki Ayeti Kerime ailenin korunmasını bizatihi ferdin üzerine sorumluluk olarak yüklemiş ve bu konudaki sorumluluğun yerine getirilmediği takdirde ?yakıtı insan ve taşlar olan ateşe atılacakları? ikazında bulunulmuştur.
Doğruya varmak, gerçeği bulmak için önce kendimizi muhasebe etmeye çalışalım dilerseniz.
Aile kurumunun reisi konumuna ister anneyi, ister babayı koyunuz, çocuklar her ikisinin ortak çabası ile meydana gelmiş ve yine ortak çabalarıyla hayatiyetleri devam ettirilmek durumundadır. Aile içindeki düzenden, çocukların mesleki, dini-ahlaki eğitiminden her ikisi de ortak oranda sorumludur?
Buraya kadar aktarılan bilgilerde bir sorun yoktur ancak uygulama noktasında sorunlar başlamaktadır? Çoğu zaman anne baba arasında yaşanan yetki ve sorumluluk tartışmalarının ya da ilgisizliğin acı neticesini çocuklar görmekte, yapılan tartışma ve kavgalardan en çok çocuklar etkilenmekte, dolayısıyla çocukların ruh dünyalarında sorunlar baş göstermektedir.
Aile içinde annenin görevi başkadır, babanın görevi başkadır. Birbirinin görev alanlarını ihlal de sorun çıkarır, ihmal de?
Aile içi eğitimde kimi aileler şiddetten yana, kimi aileler hoşgörü ve yumuşaklıktan yana tavırlar sergilerler.
Kimi aileler ceza ve mükâfattan yanadırlar.
Kimi aileler vurdumduymazdır.
Kimi aileler çocuklarından habersizdirler, herkes kendi halindedir, başkasının haliyle ilgilenecek zaman dahi bulamazlar?
Burada önemli olan; neyin, nerede, ne zaman, yapılması gerektiği konusunda şuurlu davranıştır. Yani her şeyde orta yol; ne ileri ne geri?
Ölçü, ölçü, ölçü?
Yapılacak iş bellidir. Öncelikle ailenin ve aile bireylerinin korunmasını gerek insani, gerek ahlaki, gerekse de dini bir vecibe olarak görüp herkes kendi üzerine düşen görevleri yerine getirmesi lazımdır. İş hayatı ne kadar yorucu, sorunlar ne kadar sıkıcı, maddi imkânlar ne kadar yakıcı olursa olsun; ailesinden sorumlu herkes aile bireylerine mutlaka zaman ayırmak zorundadır.
Eve gelişle başlayacak süreç, aile bireyleriyle şuurlu bir ilgilenme süreci olmalıdır. Selamlaşma, ilgi, sevgi, hoşgörü, tatlı davranışlarla fertler arasında sevgi bağları kuvvet bulmalı. Gün içerisinde yaşananlar paylaşılmalı, gerekli ders ve nasihatler çıkartılmalı, uyarılar yapılmalı, eksikler tamamlanmalı, evde geçen her zaman adeta uygulamalı eğitim olarak yaşanmalıdır?
Birkaç vakit namaz mutlaka evde cemaatle kılınmalı, yetişkinlere tavsiye edilmeli, küçük bebeler namaz kılanların yanında meydanda dolaşmalı, ibadetle çok küçük yaşlarda tanışmalı, anlamasa da görmeli, hafızasına kazınmalıdır?
?Yakıtı insan ve taşlar olan? Cehennemden korunmak ve dünyada mutlu bir hayat sürmek istiyorsak eğer; evde Cennetten hoş bir hava estirilmelidir? Bakın o zaman hayat yaşanmaya doyulur mu? Aksi takdirde yaşanacak ferdi ve toplumsal sorunlardan kimsenin şikâyet etmeye hakkı yoktur.
UĞUR KEPEKÇİ