Kiliste Bayram bir başkadır. Bu söz aslında her yöre için geçerlidir. Kişi iki damlı bir köyde yaşar. Bizim oralarda bayram başkadır der. Büyük şehirlerde yaşar bizim oralarda bayramlar bir başkadır der. Yani kişinin doğduğu büyüdüğü yerler insana diğer yerlere nazaran bir başka gelir. Onun için orada yaşanan her şey farklıdır.
Benim üzerinde durmak istediğim bölgesel farklılıklar değildir. Tabiî ki insana doğduğu, doyduğu ya da güzel anılarının geçtiği yerler bir başka gelir. Çünkü anıları vardır. Belki de sevdikleri vardır oralarda
Hikâye edilir: Mecnun temiz görünümlü olmayan bir köpeği sevip koklarken görülür.
Sorarlar A mecnun, bu köpekte ne buldun da onu koklayıp duruyorsun?
Mecnun Bilseniz bu köpekte ne var, o zaman beni kınamazdınız. Bu köpek Leylamın köyünden geliyor. Onu kokluyorum, çünkü onda Leylamın kokusu vardır.
Biz de bayram dolayısıyla doğup büyüdüğümüz memleketimiz olan Kilise gittik. Eş dost ziyaretinin yanında çocukluğumuzun geçtiği yerleri gezdik. Hatıralarımızı tazeledik. Buram buram tarih ve kültürümüzü soluduk. Buraya kadar belki de sadece yaşayan kişileri alakadar eden bir durum gibi görülse de maksadımız; kişinin güzel anılarını, arada bir tazelemesinin faydasına değinmektir.
Kiliste bayramı farklı kılan en önemli unsur; Geleneklerin göreneklerin daha fazla ayakta kalmasından kaynaklanmaktadır. Gerçekten yöresel yemekleriyle, gerebiciyle yoğun bayramlaşma ziyaretleriyle, Sahabe, Şehit ve Evliya kabirlerinin ziyaretleriyle çok hareketli bir bayram yaşanır. Bir Hak dostu, dostumuz Kilisin toprak altı çok zengindir ifadesiyle toprağın altına yatan zevatın çokluğuna dikkat çekmek istemişti. İstanbuldan gelen misafirlerimizle Kilis ziyaretinde bulunduktan sonra onların ifadesine dayanarak söylüyorum. Kilis de bulunmak hele de bayramda burada bulunmak bayağı farklıymış, buranın manevi havası gerçekten çok bereketliymiş. Feyz aldık, muhabbet bulduk
Nasıl farklı olmasın ki; adım başı Sahabe, Şehit ve Evliya türbeleri bulunan, hemen her sokağın başında bir Ziyaret bulunan bir memleket tabiî ki ilahi bir muhabbetle sarar insanları
Çocukluktan anamızın babamızın Aman ha yavrum, bu zatların türbesinin önünden geçerken onlara mutlaka fatiha okuyun, onlar size yârin huzuru mahşerde şefaat edecekler. Sözü şuur altımıza o kadar yerleşmiştir ki; o türbelerin önünden geçerken mutlaka orada durulur, tazimle hürmetle fatihalar okunur, vesile kılınarak duada bulunulur. Bu hal, Kilislinin davranışına o kadar işlemiştir ki yolu üzerinde bulunan türbelere fatihalar okumak hayatının bir parçası olmuştur.
Mehmet isminde bir çocukluk arkadaşım vardı. Rahmetli oldu. Bir gün sohbet ediyoruz, bana dedi ki: Benim Kilis sokaklarından geçerken iki türlü yolum vardır. Biri ayıkken geçtiğim yollar, diğeri sarhoşken geçtiğim yollardır. Hayretle ne demek istediğini sorunca verdiği cevap çok manidardır. Bak Uğur Bey, biliyorsun Kiliste çok sayıda ziyaretler (türbeler) var. Ayık vaziyette isem o zatlara fatihalar okuyarak, dua ederek geçerim. Eğer sarhoş isem oradan geçemem. Sonra o zatlara saygısızlık etmiş olurum
Mehmetin sarhoş iken geçmeyi planladığı yol, ayıkken geçtiği yolun beklide birkaç misli daha fazla olmasına rağmen böyle düşünmesi, analarımızın babalarımızın bize aşılamak istedikleri türbe kültürü; Evliyaya duyulması gereken saygıyı hatırlatmak ve onların ahlakını insanlara yaşatmak adınadır. İşte bu kültür, Anadolunun kültürüdür.
Anadolu da yaşayan bu kültür, Milletimizin Kültürüdür. Mutlaka yaşatılmalıdır. Bayramlarda da olsa bu kültürü yaşamak güzel bir duygudur. Geleceğimiz adına çok önemlidir. Yolunuz bir gün Kilise düşerse, hele O gün de bir bayramsa; doyum olmaz tadına. Onun için Kiliste bayram bir başkadır.
UĞUR KEPEKÇİ