Ülkemizde tarım kesimi, kişi başına düşen gelir bakımından en yoksul kesimi oluşturuyor. Türkiye'deki toplam yoksul kesimin yüzde 42'si tarım kesiminde çalışmaktadır.
Tarım kesimindeki yıllık gelir, kişi başına ortalama gelirin üçte biri kadardır(2). Yani Türkiye'de milyonlarca insan dengesiz değil, yetersiz beslenmektedir. Acaba bunun nedeni Türkiye'de tarım yapılabilecek toprağın olmaması mı? Bu sorunun cevabını vermeden önce Hollanda ile bir karşılaştırma yapalım.
Hollanda 1 milyon hektar alanda tarım yapmakta; Türkiye ise 27 katı daha büyük bir alanda -yani 27 milyon hektar- tarım yapmaktadır. Hollanda'da 200.000 kişi tarım yapmakta; Türkiye'de ise bırakın toplam çalışanı, ziraat mühendisi, veteriner, gıda mühendisi, peyzaj mimarı gibi mesleki eğitimi olanların toplamı 200.000 kişi(3).
Hollanda'da tarım yapan çiftçi sayısı kadar Türkiye'de eğitimli ziraat mühendisi vardır. Bütün bunlara rağmen Hollanda 30 milyar Dolar ihracat yapa-bilmektedir(4).
Üstelik Türkiye'de ürettiği (Antalya, izmir, Urfa...) tohumları tekrar Türkiye'ye satmakta. Mesela 1 kg domates tohumunu 25 milyar TL'ye satın alıyoruz.
Küresel güçler -Türkiye'de olduğu gibi- ürettikleri tarım ürünlerini satabilmek için azgelişmiş veya gelişmekte olan ülkelere bir takım tahditler getirmiş ve tarımın o ülkede dışa bağımlı bir hale gelmesini sağlamıştır.
Gelişmiş ülkeler tarım ve sanayilerini eşzamanlı olarak geliştirdiklerinden biyolojik ve genetik teknolojide ileri noktalara geldiler. Tarımda daha az istihdam ile daha fazla ürün elde ettiler. Ürettikleri tarımsal ürünler, kendi nüfuslarını beslemenin ötesinde, ABD'de hububat dağları, Avrupa'da süt nehirleri ile et buzulları oluştu.
Tarımsal desteği sürekli artıran bu ülkeler, diğer yandan da bize ve bizim gibi ülkelere "tarıma desteği çekin" diyorlar. Daha önce katma değeri düşük diye "tarım ülkesi olun" diye telkinde bulundukları Türkiye'ye şimdi "tarımdan destekleri kaldırın, doğrudan ve dolaylı destekleme kuruluşlarını özelleştirin, gelişmiş ülkelere pazar olun" demektedirler.
Milli Ekonomi Modeli tarım sektörünü stratejik bir alan olarak görmektedir. Alım garantisi verilerek en uygun fiyattan tarımsal ürünleri alabilecek finansmanı da modelin iç dinamiklerinden yola çıkarak oluşturmaktadır.
Bundan sonraki yazılarımızda da Milli Ekonomi Modelinde Tarım konu başlığı altında yine Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Başın eseri Milli Ekonomi Modeli adlı eserinden alıntılarla devam edeceğiz
(devam edecek)
UĞUR KEPEKÇİ