Miraçla elde ettiğimiz kazanımları bir gözden geçirerek miraçla ilgili yazımızı bitirelim istedik. Miracın önemini, faziletlerini gücümüz ve yerimiz nispetinde izaha çalıştık. Bilgilerimizi amele dönüştürerek kazanımlarımızı arttırmanın ve ebedi alemde Cennet ve Cemalullahla müşerref olmanın arzusunu taşımak zorundayız.
Miraç hadisesinin gerçekleştiği zaman ve zemin tahlil edildiğinde görülecektir Ki; Peygamberimizin beklide en sıkıntılı dönemini yaşadığını görürsünüz.
İslamın getirdiği güzellikleri gözü perdeli cahiliye Arapları bir türlü görmek istemiyordu. O, Allahın görevlendirdiği bir Resul idi. Uygulanan her türlü boykot, işkence onu yıldıramazdı. İslamı kabullenecek ve yurt edinecek çevre aramak adına Taife gittiğinde, karşılaştığı zulüm ve işkenceyle kanı revan içinde kalmıştı. Halini Rabbine şöyle arz ederek bu konudaki azmini ve kararlılığını ortaya koymuştu:
İlahi! Kuvvetimin zaafa uğramasını, çaresiz kalışımı, halk nazarında hor görülüşümü sadece sana arz eder, ancak sana şikayet ederim
İlahi! Gazabına uğramayayım da çektiğim mihnetlere, belalara aldırmam
Ebu Talip ve Hz. Haticenin (ra) vefatlarını fırsat bilen müşrikler, zulümlerini kat be kat artırmışlardı.(rahmeten lil alemin / Prof. Dr. Haydar Baş/ sayfa:208)
Miraç hadisesi öncesindeki bu çileli dönem ve ardından gelen müjdeler. İnsanlığa her miraçla bir umut tazeleme fırsatı sağlamıştır. İnsanlığın bu günkü hali, Peygamberin Miracının öncesi ile bu günümüzü kıyaslayacak olursak ; bugün Miraca dünden daha fazla muhtaç olduğumuz gerçeğini önümüze serer. İslam dünyasının hali meydanda izaha gerek var mı bilmem. Zulüm, kan, işkence, işgal
İnsanlığa Miraçla birlikte yeni yol haritaları ve müjdeler geldiğine göre, bize düşen o hediyeleri baş tacı ederek sıkıntılarımızdan kurtulmanın çarelerini araştırmaktır. Özelliklede miraçla beş vakit kılınması farz olunan namaza dikkat etmek zorundayız. Çünkü miraçla namaz birbirini tamamlayan iki unsur olarak önümüze konulmuştur. Hz. Peygamber Namaz Müminin miracıdır sözüyle bu gerçeği işaret etmiştir.
Namazın içinde gizlenen sırlardan biride tahiyyattadır. Kıldığımız namaz sayesinde her tahiyyat oturuşunda okuduğumuz ettahiyyatü lillahi sayesinde miraçtaki Allah ve Rasulünün selam faslını (farkında mıyız bilmem ama) canlandırıyoruz. Eğer bu tablonun hayaliyle namaz kılmaya çalışabilsek; bir parçada olsa huşuyu yakalayabiliriz kanaatindeyim.
Bu tahiyyât, Hz. Muhammed (s.a.s)'in Mirac gecesinde Yüce Allah ile yaptığı selâmlaşmasıdır. Allah ile onun arasındaki mesâfe, iki yay kadar yahut daha az kalınca (en-Necm, 53/9), Allah'a selâmlarını şöyle arzetti:
"Bütün dualar, senâlar, malî ve bedenî ibâdetler, mülk, azamet Allah'a mahsustur." Yüce Allah şöyle mukâbele etti:
"Ey Peygamber! Selâm sana. Allah'ın rahmet ve bereketi senin üzerine olsun" Hz. Muhammed (s.a.s) şöylece yeniden söz aldı:
"Selâm ve esenlik bize ve Allah'ın Salih kullarının üzerine olsun." (Muhammed Hamidullah, İslâm Peygamberi, İstanbul 1972, 1, 106),
Namazın farz olduğunu inkâr eden dinden çıkar. Çünkü namaz kesin ayet, hadis ve icma delilleriyle sabittir. Tembellik veya umursamazlık sebebiyle namazı terk eden âsî ve fasık olur.
Namazı kılmamak dünya ve âhirette azaba sebep olur. Âhiretteki azapla ilgili olarak Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Onlar suçlulara sorarlar: Sizi Sakar cehennemine sürükleyen nedir? Suçlular şöyle cevap verirler: "Biz namaz kılanlardan değildik" (el-Müddessir, 74/40-43).
"Onlardan sonra öyle bir nesil geldi ki, namazı terk ettiler, heva ve heveslerine uydular. Onlar bu taşkınlıklarının cezasını yakında göreceklerdir. Fakat tövbe edip, iman eden ve salih amel işleyen bunun dışındadır" (Meryem, 19/59, 60) Hz. Peygamber (s.a.v)'de şöyle buyurmuştur: Bilerek namazı terk eden kimseden Allah ve Resulünün zimmeti kalkar" (Ahmed b. Hanbel, IV, 238, VI, 461).
Kim ikindi namazını terk ederse ameli boşa gitmiş olur" (Buhârî, Mevâkît,13, 34; Nesâî, Salât,15).
Kim, önemsemeyerek üç cuma namazını terk ederse, Allah Teâlâ onun kalbine mühür vurur" (Nesâî, Cumâ, 2; Tirmizî, Cuma 7; İbn Mâce, İkâme, 93).
Geliniz bu mübarek gün ve gece bizim için dönüm noktası olsun. Namazını kılmayanlar namazlarını daha düzenli kılarak; dünyanın ve ahiretin cezalarından kurtulmaya çalışsınlar.
Namaz öğle bir ibadettir ki; istenilen manada kılanı her türlü fenalıktan alıkoyup, Allahın rızasına ulaştırıyor. Kılmayanı da dünyada ve ahirette sıkıntıya sokuyor. İnsaf sahibi olalım ve kendimizi kendi ellerimizle tehlikeye sokmayalım Allah, cümlemizi nice mübarek gün ve gecelere eriştirsin. Amin