Sorunlar yumağına dönüşen ülke gündemi, yeni yeni sorunlarla çalkalanmaya devam ediyor. Sanırım artık ülke gündeminden sorun kavramı hiç inmeyeceğe benziyor.
Ülkemiz üzerinde hesabı olan devlet ya da milletlerin (yenidünya düzenindeki tanımı: küresel güçlerin )isteği ile baş başa kaldığımız sorunlar, çözüm adına değil; başımıza bela olsun diye önümüze konmuştur.
Maalesef bizi yılardır idare edenler, sorunun kaynağının bizzat batının kendisi olduğunu kavrayamadıkları için batı ile olan flörtümüz, Katolik nikâhına dönüştüğü andan itibaren kangren olmuştur. Kangrenli bünye kesilip atılmadıkça tedavinin fayda vermeyeceği erbabınca malumdur. Yani batı ile olan ilişkilerimiz; AB, ABD ile sahte müttefiklik ve dostluk tiyatrosu bitirilerek gerçek konumuna getirilmek zorundadır.
Gelelim son günlerin sonu gelmez sorunlar yumağını oluşturacak Başbakanımızın günlerdir şişirilen Diyarbakır ziyaretinde kullandığı kürt sorunu ifadesidir. Bakın bu ifadeyi baştan reddediyorum. Bu ifade; bu milleti yılardır bölmeye çalışanlara aittir. Adı aydına çıkmış bazı kimselerin gazına gelen Sayın Başbakanımız, bu ifadeyi talihsizce gündeme taşımıştır.
Temennimiz odur ki: Sayın Başbakanımız bu sözün ne manaya geldiğini, ya da kimler tarafından kullanılabileceğini anlayıp, geri adım atmasıdır. Yoksa bu ifade, Allah muhafaza Aziz Türk milletinin bölünme sürecinin başlangıcı olabilir. Yıllardır devlet yetkililerine söyletilmek istenen bu ifade basit bir ifade değildir. Bu ifade zarf niteliğindedir. İçini hainler doldururlar ve önümüze öğlece koyarlar. Sonra ayıkla pirincin taşını, ayıklayabilirsen
Bu milleti parçalamak niyetinde olanlar, bölücüleri memnun edici açıklamaları yaparak bu milleti derinden yaraladıkları yetmezmiş gibi, Başbakanımızın da yine bölücüleri memnun eden açıklamaları bu milleti derinden yaralamıştır.
Sayın Başbakanımız her zamanki gibi pişkinliğe devam edecektir. Olumsuz bir durumla karşılaşılınca da ben iyi niyetle yakalaşmıştım ya da ben böyle düşünmüştüm ifadeleri ile durumu kurtarmaya çalışacaktır. Ama bu mukabil sözler, devletimizi zafiyetten kurtarmaya yetmeyecektir. Devlet idaresi zafiyet ya da gaflet terimlerini asla kabul etmez. Zararlarını millet olarak öderiz, Allah muhafaza
Devlet ricali bir araya gelmeli, ortak bir tavır sergilenmelidir. kürt sorunu ifadesi ile milletimizin arasına fesat sokulabileceği bizzat, o kültürün insanı olan canımız, kanımız, kardeşlerimize mutlaka anlatılmalıdır.
Bu ülkede yaşayan insanlara Çanakkale ruhu ve aidiyet duygusu aşılanmalıdır.
Ah birde dinimizin gereklerini yerine getirsek; hiçbir sorun kalmayacaktır.
İslam dininde kardeşlik olgusu "Müminler ancak kardeştir. İhtilaf ettikleri zaman, iki kardeşinizin arasını düzeltin; ve sakının ki, merhamet olunasınız" (el-Hucurat, 49/10) ilâhi buyruğu üzerine kurulmuştur. Gaye: İslâm toplumunu bu iman kardeşliği üzerinde yükselen güçlü bir toplum yapmaktır. Böyle bir toplumda gıybet yoktur, bozgunculuk yoktur, ayrılık gayrılık yoktur. Çünkü, Hz. Peygamber (s.a.s)'in buyurduğu gibi, "Mümin müminin aynasıdır. Mümin iki el gibidir, birisi diğerini temizler." Gelin kardeşliğimizi bozmayalım, aksine, kuvvetlendirerek düşman çatlatalım.
UĞUR KEPEKÇİ