Bildiğiniz gibi 25 Aralık Gaziantep?in düşman işgalinden kurtuluşunun bayram olarak kutlandığı tarihtir. Bu günün anlamına Gaziantep de caddeler, Ticaret Odasının düzenlediği ?Unutmadık unutturmayacağız? sloganı ile hazırlanmış panolarla süslenir.
Bu uygulama birkaç senedir yapılır. Bendenizde bu tabloyu görünce her seferinde neyi unutmayacaklar neyi unutturmayacaklar diye derin derin düşünürüm.
Bu sene içimden geçen duyguları seslendirmek ve siz değerli dostlarla paylaşmak istedim.
Gaziantep, işgal kuvvetlerinin aralarında paylaşarak en fazla kan döktüğü, halkını aç koyduğu, işgal altında inim inim inlettiği şehirlerimizden biridir. İngilizlerin ve Fransızların ermeni işbirlikçileriyle birlikte Antepliye yapmadığını koymadığı tarihi vesikalarla sabittir.
Antebimizin kurtuluşu öyle sahnelere şahit olmuştur ki; vatan savunmasında görev alan Şahin Bey ve arkadaşlarına yemek getiren 14 çocuğumuzun dokurcum değirmeninde elleri ayakları bağlanarak hunharca kurşunlanmasına;
Anasının peçesini açan düşman kuvvetlerine yiğitçe karşı koyan Şehit Kâmilin katledilmesine;
Binlerce vatan evladının şehit edilmesine;
Halkının aylarca aç ve perişan bırakılmasına sahne olmuş bir şehrimizdir.
Anteplinin kurtuluş mücadelesinde öyle olaylar yaşandı ki gerçekten de unutulması mümkün değildir. Bu konuda bir anımı paylaşmak isterim?
Ak toprak diye bilinen, öncesi köy, şimdilerde mahalle olan bir mevkide bir evin damında çay içiyoruz. Orada bulunanlar arasında yaşlı bir amca vardı. Birden duygulandı, gözeri yaşardı ve anlatmaya başladı; ?Bakın çocuklar, şu oturduğunuz damın üzerine gölgesi düşen tut ağacı var ya bende onun çok acı hatıraları var. Biz çocuktuk? Antep işgal altındaydı, şehre falan gitmemiz zaten mümkün değildi. Köyde yiyecek bir şey de kalmamıştı. Aha bu tut ağacının yapraklarını toplar yerdik, başka da tarlada yabanda ne bulursak onu yerdik. Ne günler geçirdik ne günler.?
Evet, bu yaşananlar unutulmamalı ve gelecek nesillere de unutturulmamalıdır. Nesilden nesile düşmanlarımızın bize yaptıkları ve her fırsatta da aynısını yapabilecekleri; ne bugün ne yarın tarihten gelen düşmanlıklarından, zulüm ve işkencelerinden vaz geçmeyecekleri; onlara karşı daima uyanık bulunmamızın gerekliliği unutulmamalı, unutturulmamalıdır.
Peki, panolara bu yazıları yazanlar acaba bizim gibi mi düşünüyor? Evet demeyi çok arzu ederdim ama maalesef bizim gibi düşündüklerini sanmıyorum. Çünkü yapılan uygulamalar, bu yönde değil. Daha dün Antebi işgal eden işgal güçleri, (bugünün AB ülkeleri) ile birlikte olmak için can atan, henüz üye olmadığımız halde AB bayraklarını semalarda dalgalandıran kimselerle idare ediliyoruz. Dedelerimizin kanla canla aldığı topraklarımızı, onlara kendi ellerimizle sunuyoruz. Fransız askerleri tarafından şehit edilen Şehit Kâmilin anıtının hemen yanı başına, şehit edenlere lüks oteller yaptırıyoruz.
Velhasıl, bir Antep terimi vardır ?batman çağıla karışmış? (her şey birbirine karışmış)
Sonrada kalkmış unutmayacağız, unutturmayacağız diye panolar asıyoruz. Her konuda olduğu gibi bu konuda da bizler tiyatro oynamakla meşgulken, millet malı götürüyor. Allah sonumuzu hayreyliye?
UĞUR KEPEKÇİ
Bu uygulama birkaç senedir yapılır. Bendenizde bu tabloyu görünce her seferinde neyi unutmayacaklar neyi unutturmayacaklar diye derin derin düşünürüm.
Bu sene içimden geçen duyguları seslendirmek ve siz değerli dostlarla paylaşmak istedim.
Gaziantep, işgal kuvvetlerinin aralarında paylaşarak en fazla kan döktüğü, halkını aç koyduğu, işgal altında inim inim inlettiği şehirlerimizden biridir. İngilizlerin ve Fransızların ermeni işbirlikçileriyle birlikte Antepliye yapmadığını koymadığı tarihi vesikalarla sabittir.
Antebimizin kurtuluşu öyle sahnelere şahit olmuştur ki; vatan savunmasında görev alan Şahin Bey ve arkadaşlarına yemek getiren 14 çocuğumuzun dokurcum değirmeninde elleri ayakları bağlanarak hunharca kurşunlanmasına;
Anasının peçesini açan düşman kuvvetlerine yiğitçe karşı koyan Şehit Kâmilin katledilmesine;
Binlerce vatan evladının şehit edilmesine;
Halkının aylarca aç ve perişan bırakılmasına sahne olmuş bir şehrimizdir.
Anteplinin kurtuluş mücadelesinde öyle olaylar yaşandı ki gerçekten de unutulması mümkün değildir. Bu konuda bir anımı paylaşmak isterim?
Ak toprak diye bilinen, öncesi köy, şimdilerde mahalle olan bir mevkide bir evin damında çay içiyoruz. Orada bulunanlar arasında yaşlı bir amca vardı. Birden duygulandı, gözeri yaşardı ve anlatmaya başladı; ?Bakın çocuklar, şu oturduğunuz damın üzerine gölgesi düşen tut ağacı var ya bende onun çok acı hatıraları var. Biz çocuktuk? Antep işgal altındaydı, şehre falan gitmemiz zaten mümkün değildi. Köyde yiyecek bir şey de kalmamıştı. Aha bu tut ağacının yapraklarını toplar yerdik, başka da tarlada yabanda ne bulursak onu yerdik. Ne günler geçirdik ne günler.?
Evet, bu yaşananlar unutulmamalı ve gelecek nesillere de unutturulmamalıdır. Nesilden nesile düşmanlarımızın bize yaptıkları ve her fırsatta da aynısını yapabilecekleri; ne bugün ne yarın tarihten gelen düşmanlıklarından, zulüm ve işkencelerinden vaz geçmeyecekleri; onlara karşı daima uyanık bulunmamızın gerekliliği unutulmamalı, unutturulmamalıdır.
Peki, panolara bu yazıları yazanlar acaba bizim gibi mi düşünüyor? Evet demeyi çok arzu ederdim ama maalesef bizim gibi düşündüklerini sanmıyorum. Çünkü yapılan uygulamalar, bu yönde değil. Daha dün Antebi işgal eden işgal güçleri, (bugünün AB ülkeleri) ile birlikte olmak için can atan, henüz üye olmadığımız halde AB bayraklarını semalarda dalgalandıran kimselerle idare ediliyoruz. Dedelerimizin kanla canla aldığı topraklarımızı, onlara kendi ellerimizle sunuyoruz. Fransız askerleri tarafından şehit edilen Şehit Kâmilin anıtının hemen yanı başına, şehit edenlere lüks oteller yaptırıyoruz.
Velhasıl, bir Antep terimi vardır ?batman çağıla karışmış? (her şey birbirine karışmış)
Sonrada kalkmış unutmayacağız, unutturmayacağız diye panolar asıyoruz. Her konuda olduğu gibi bu konuda da bizler tiyatro oynamakla meşgulken, millet malı götürüyor. Allah sonumuzu hayreyliye?
UĞUR KEPEKÇİ