Aile toplumun en küçük yapı taşıdır. Devlet ise toplumsal mutabakat neticesinde ortaya çıkan bir kurumdur. Toplumların devlet yapısı o toplumu meydana getiren aile yapısıyla paralellik arz etmelidir. Devlet ailenin büyütülmüş şeklidir. Bir toplumda ailenin yapısı ne ise devletin yapısı da aynı olmalıdır. Devlet hukuki, siyasi, kültürel, ekonomik ve sosyal yapılanmasını toplumun örf, adet, gelenek, görenek ve inanç yapısını göz önüne alarak oluşturmalıdır. Bu hem sosyolojik hem de bilimsel bir gerçektir
Türk toplumunda baba ailenin reisidir, ailenin geçimi, sağlığı, eğitimi, barınması, namusu ve güvenliği babanın teminatı altındadır. Ailede Kadın ve çocuklar çalışmaya mecbur değildir, baba ailenin geçimini temin etmek mecburiyetindedir. Çocuklar büyüyüp iş güç sahibi oluncaya kadar babanın koruması altındadır, hatta baba çocuklarının iş kurabilmesi için elinden gelen her türlü fedakârlığı gösterir. Eğer imkanı varsa çocuğunun evlenip yurt yuva kurması dahi babanın sorumluluğu altındadır. Anne ve baba aynı zamanda çocuklarının manevi eğitimini de ihmal etmezler, ailede çocukların eğitiminden birinci derecede anne sorumludur, anne ailenin muallime sidir. Bu manada peygamberimiz (sav) hepiniz çobansınız her çoban güttüğünden mesuldür der.
Kaldı ki biz annemize, babamıza ve hatta kız kardeşlerimize de bakmak mecburiyetindeyiz. Bizim toplumumuzda anne ve babalarımız yanımızda ihtiyarlar ve yanımızda hakkın rahmetine kavuşurlar. Aslında bu anlayış inancımızın gereğidir. Allah (cc) Kuran-ı Kerimde Anne ve babanızdan herhangi biri veya ikisi yanınızda ihtiyarlayacak olursa sakın ha onlara öf dahi demeyin der. Peygamberimiz (sav)de cennet anaların ayağı altındadır diyerek kurtuluşun Allaha ve Resulüne imandan sonra ana ve babaya itaatten geçtiği bildirilmektedir. Görülüyor ki toplumumuzun bütün sosyal ilişkilerinin temelinde insanımızın inancı yatmaktadır.
Türk toplumunun devlet yapısı Türk toplumunun aile yapısıyla örtüşmek zorundadır, aksi halde ya toplum muzdarip, bedbin, geleceğinden umutsuz ve mutsuz halde yaşantısını devam ettirir ya da bugün olduğu gibi başka toplumların (batı kültürünün) kültürel bakısıyla kendi kimliğinden uzaklaşıp yok olmaya mahkum olur.
Peki, Türk devletinin yapısı nasıl olmalıdır? Aynen ailede olduğu gibi devlet baba sorumluluğuyla vatandaşını evladı gibi görüp vatandaşının malını, canını, namusunu, inancını mukaddes görüp hukuki müeyyidelerle güvence altına almalıdır. Yetmedi eğitimini, sağlığını, geçimini iş kurma güvencesini ve hatta evlenip yurt yuva kurmasını da teminat altına almalıdır. Devlet baba olmalıdır T.C Devleti bunu yapacak tarihi, sosyal, kültürel, hukuki ve ekonomik birikime sahiptir. Osmanlı devletinin kurulmasında manevi mimar olan şey Edebali Osman beye nasihatinin sonunda ey oğul insanı yaşat ki devlet yaşasın der. Devletin amacı insanı yaşatmaktır
Peki,bunlar neden yapılamıyor derseniz, siyasilerimiz hür ve bağımsız düşünemiyorlar, biz kendinden korkan, kendine yabancı, kendinden kaçan, kendine düşman bir düşünce sisteminin esiri olmuş adeta kendi kendimize savaş açmış gibiyiz. Millet olarak bizler hem madden hem de manen hazine üzerinde oturan dilenciler gibiyiz.
Dünya bir yalana teslim olmuş, bizde bu yalana inanmışız globalizm ve küreselleşme ile birlikte demokrasi adına bütün dünyanın kanı emiliyor, dünyadaki yer altı ve yerüstü kaynakları yedi büyük küresel sermaye sahipleri olan Yahudi şirketlerine hizmet ediyor. Dünyadaki söz sahibi siyasiler ve onların stratejik ortakları da bu şirketlere hizmet ediyor, dünyadaki ve ülkemizdeki yer altı ve yerüstü kaynakları kimlere hangi yabancı şirketlere özelleştirildiğine bakarsanız sözlerimi daha iyi anlarsınız. Bu şirketlerden bazıları şunlardır, Eldrodo gold, kominko, rio tinto, Antonia minarel gibi küresel sermaye sahipleri. Daha ne diyelim anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az. Allah milletimizi ayıktırsın.
Aklıma gelmişken söyleyeyim yenidünya düzeninde sömürgenin adı değişti DEMOKRASİ oldu. Demokrasi Afganistanda, ırakta, Filistin de, bolca var merak eden varsa oraya baksın.
Mehmet İnekçioğlu.
Madem insanlik kuresel yahudi sirketlerine teslim ve ulkelerde bu sirketlerin kuresel karakollari ise bizimbu kirli yaqmurdan is***mamamiz icin bireysel ahlaki deqerlerimize ve eqitimimize sahip cikmaktan , yani İz***dadaki toplum- devlet iliskisi( ebeveynin zorunlu eqitimi) zinciri otokontrolu olusmasini beklemeden kendi hayatlarimiza yani aillelerimizin hayatlari icin bilinclenlemeli eqitimimize kisisel gelisimimize cok dikkat ederek tavizsiz yasamaliyiz.