Birçoğumuz kendi aramızda sohbet ederken, küçüklerin büyüklere karşı saygısız ve itaatsız olduğundan şikâyet ederiz. Saygısızlığın ve itaatsizliğin sebebini de hep küçüklerin üzerine atarız. Hiç düşündük mü acaba, küçüklerin büyüklere karşı saygısız ve itaatsız davranmasında büyüklerin ihmal ve hatasının payı yok mu?
Bizler devamlı küçüklerden sevgi, saygı ve itaat bekliyoruz peki, biz küçüklere sevgi, şefkat ve merhametle muamele ediyor muyuz, onların halleriyle halleniyor muyuz? Hep onlardan şikâyet ediyoruz oysa o çocuklar bizim mahsullerimizdir onları biz yetiştiriyoruz, dolayısıyla şikâyet etmeye hakkımız yoktur.
Küçükler büyüklere üç nedenden dolayı sevgi, saygı gösterir ve itaat eder:
1-Büyükler kendi büyüklerine itaat eder saygı gösterirse, saygı göster ki saygı göresin düsturuyla küçük büyüğünden gördüğü bu davranışın aynısını kendi büyüğüne uygulayarak itaat eder saygı gösterir. Örneğin: bir ailede anne baba kendi anne babasına itaat eder saygı gösterirse bunu gören çocuklar da kendi anne ve babasına itaat eder ve saygı gösterir.
2-Büyükler küçüklere sevgi, şefkat ve merhametle muamele ederse küçüklerde büyüklere sevgi ile saygı gösterir ve itaat eder, Yani küçüklerin sevgi, saygı ve itaati büyüklerin göstereceği sevgi, şefkat ve merhametine bağlıdır.
Hz. Yusuf zindanda mahkûmlara öyle sevgi gösterdi şefkat ve merhametle muamele etti ki; kısa sürede bütün mahkûmlar Hz. Yusufu kabul ederek kendisine sevgi ve saygı gösterdi. Daha sonra Allah (cc) tarafından Hz. Yusufa peygamberliğini ilan etmesi emredilince peygamberliğini ilan etti ve insanları puta tapmamaya, eşi ve benzeri olmayan biricik Allaha iman etmeye davet etti. Bu tebliğ esnasında mahkûmlardan birinin ifadesi çok ilginçtir eğer senin tanrın senin gibi şefkat ve merhametli ise ben ona da iman ettim dedi. O halde anlayış, sevgi, şefkat ve merhametin açamayacağı kapı yoktur.
3-Birde küçükler büyüklerden korktuğu için itaat eder saygı gösterir. Bu itaat ve saygı zorakidir, bunda baskı vardır, tahakküm vardır, korku vardır. Korku ve baskı çocuğun gelişiminde olumsuz etki yapar. Çocuk ürkek ve korkak olarak yetiştiğinden bilinçaltında aşağılık duygusu gelişir, bu hal çocuğun sosyalleşmesine engel teşkil eder. Bu haldeki çocuk arkadaşlarıyla uyum sağlayamadığından kendinden korkan, kendinden kaçan, kendine güvenmeyen bir kişiliğe sahip olur ve çevreyle intibak kuramaz. Kendisi kimseyi sevemediği gibi kimsede kendisini sevmez. Antropoloji bilimine göre insanın kişiliği, benlik duygusu ve karakteristik yapısı 4 ile 6 yaşları arasında şekillenir, onun için çocuğun okul öncesi ailede alacağı eğitim çok önemlidir.
Daha sonra bu çocuk büyüdüğünde eline yetki ve sorumluluk geçince aşağılık duygusu yükseklik duygusuna dönüşür, benlik hastalığıyla kibirlenerek ben herkesten bilgiliyim, ben herkesten üstünüm, ben müdürüm, ben idareciyim, ben başkanım herkes bana itaat etmeli saygı göstermeli duygusuna kapılarak idaresi altındakilere, kin, nefret ve haset duygularıyla zulüm eder. Böyle insanlar idaresi altında kilerini korku ve baskıyla tahakkümü altına almaya çalışır, emri altındakileri hiç sevmez, istifade için seviyormuş gibi görünür. Böyle insanlara da saygı gösterir ve itaat ederler ama bu saygı ve itaat korkudandır, zorakidir ve mecburiyettendir bu itaat ve saygıda sevgi yoktur veya sevgi tek taraflıdır, onun için bu itaat ve saygı uzun süreli olmaz. Unutulmamalıdır ki saygı istenmez, saygı gösterilir
Adlerin psikoloji kitabında belirtilen bütün bu meziyetler çocuklara terbiye adına küçük yaşta uygulanan aşırı baskı ve korkunun neticesindendir. Onun için çocuklarımızı aşırı korku ve baskıyla büyütmeyelim, bırakalım çocuklarımız milli ve manevi değerlerimizin meşru hudutları dâhilinde çocukluğunu ve gençliğini doya doya yaşasın ki kişilik ve kimlik bunalımına düşmesin, ileride hem kendine, hem de topluma faydalı olsun.
Üstadım Prof. Dr. Haydar BAŞ bir televizyon sohbetinde Çocuklarınızı korku ve baskıyla büyütmeyiniz onlar geldikleri âlemin güzelliğiyle hep koşarlar, hoplarlar, kırarlar, dökerler. Onlar ayaklarıyla dünyada koşarken gönül ve duygu dünyalarıyla hep Allaha koşarlar, üzerlerinde geldikleri âlemin güzelliklerini taşırlar, onlara karşı anlayışla, sevgiyle, şefkat ve merhametle muamele edin unutmayın çocuklar bize Allahın emanetidir.der.
Bir sosyal bilimci olarak derim ki, büyükler küçüklere karşı anlayış, sevgi, şefkat ve merhametle muamele ederlerse küçüklerinden hep sevgi, saygı ve itaat görürler aksi halde sevgi karşılıksız kalırsa itaat ve saygı da; bir gün ortadan kalkar.
Mehmet İNEKÇİOĞLU