Tam elli yıl önce. Yıllar ne çabuk geçiyor. Piyade Okulu yeni Çankırı? dan Tuzla?ya taşınmış ve bizlerde yerleşme telaşı içinde birliğimizi kurma heyecanını yaşamaktayız.Yol 1961; işte Yaşar Resuloğlu yirmi yaşlarında bir Erzurum Dadaş delikanlısı ve birliğimize Berber olarak katılıyor . Rahmetli Bölük Komutanımız Binbaşı Hakkı Yılmaz, derhal berberlik görevini ona verelim diyerek, bu sevgili ve sevecen insanı derhal birliğe adapte ediyor
Ve daha sonraları terhisler ve bizim Erzurum tayinleri yine bizi birbirinizle bir araya getiriyor ve biz Erzurum?da bu sevgili arkadaşla buluşuyoruz. O Erzurum Üniversitesinde Berberlik yapıyor ve biz zaman zaman ziyaretlerimizle onu kontrol edip, bu güzel erimizle Erzurum ilini izleme altına alıyoruz.
Daha sonraları Hınıs, Varto ve Erzurum depremleriyle sarsılan Yaşar ailesi henüz evlendiği Sarıkamış? lı yengemizle çareler aramaya başlıyor ve karşısına çıkan Almanya işçi alımı onu da Almanya?ya çekiyor ve Yaşar artık Almanya?da?
İşte dün telefonum çalıp ta ses veren bu insanımız elli yıl öncenin yirmi yaşında ki delikanlısı Yaşar Resuloğlu idi? Onunla doyasıya konuştuk bir devrin heyecanını birlikte yaşadık. Bu gün çocuklarının en küçüğünün yaşı bile kırk olan bu dostluğun meydana getirdiği o günkü heyecanları elbette bire bir yaşamış olmak çok güzeldi?
Duygulandım ve saatlerce o duygu seli içinde, kendimi elli yıl öncelere götürdüm. Karlı Erzurum sabahlarında binalarda sarkan buz sarkıntıları altında, Nene Hatun Tabyasında ki birliğe doğru yürüdüğüm günler gözlerimin önünden sinema şeridi gibi geçti. Komutan merhum Binbaşı Yalcın Uztunç ve kırk kişilik arkadaşlık gurubunun sabah içtimasında o SAĞOL sesleriyle inleyen sahada ki o ateşli günleri gözlerimin önünde hayal etmeye başladım.
Deprem olduğu akşam birlikte nöbetçiydim, erler barakada olduğu için bir hasarımız yoktu. İki çocuklu bir gece kondu evinde oturan aileme koştum. Çocuklarım henüz beş ve on yaşlarındaydı. Evi uzaklardan izlediğimde içimden bir burukluk geçti. Çünkü bütün mahalle harabeye dönmüş ve bizim ev gözükmüyordu, koşar adımlarla eve yürüdüm. Yan duvarları yıkılmış bir tek çocuklarımın ve eşimin yattığı oda ayakta duruyordu. Onları kucakladım dışarı aldım ve bahçeye bölükten getirdiğimiz bir çadır kurarak, 15 gün depremi yaşadık ama çok şükür hasarımız yoktu, yeni bir ev yeni bir yaşam için mücadeleye koyulduk. Zira aldığız maaş o yılarda 50 Tl.sı,Tuttuğumuz evin kirası ise,600 Tl.sı.O devirlerde lojman filan hak getire?
Yıl 1966 Erzurum ve Erzurum?da Erzurum? lu Yaşar Resul oğlu. O şimdilerde Almanya topraklarında yetmiş yaşında ve bende seksen yaşında bir devrin hikâyesini hatırlaya bildiğimiz kadarı ile çizmeye çalışıyoruz.
On dakikalık telefon konuşması içinde elbette elli yılı konuşmak pekte kolay olmasa gerek. Ama yinede mazinin bu hatıralarını bizden sonraki nesillerin bilmesi lazım diye düşünmekteyim. Nereden nereye geldiğimizin bu heyecan verici yolculuğu bitmeyen sevgi işaretinin en güzel şekilde yansımasıdır.
Hayat, dalgaları içinde dalga dalga gezinirken mutlaka sizlerinde böylesi canlı ve unutulması mümkün olmayan hatıraları ve yaşam Güneri vardır. Bu günleri sizden sonraki nesillere mutlaka anlatmalısınız ki, yaşadıkları devrin kıymetini bilsinler.
Size ben bir Yaşar Resuloğlu hatırasını sunmaya çalıştım. Onlar şimdi Almanya?nın bir Kentinde belki de Erzurum hasretliği içinde yaşıyorlardır. Çünkü Alman milleti öğle yabancıya pek pirim vermese de, yinede ülkesinde ki o geniş ve büyük kalkınmayı orada yaşayan beş veya altı milyonluk Türk? e borçlu olduğunu unutmazlar her halde.
Hoşça kal sevgili Yaşarım, seni unutulmazlar listesinde her zaman hatırlamaya çalışacağım?
Nejat TAŞKIN