Yıllar evvel yazılmış bu mektupları zaman zaman sizlerle paylaşmak istiyorum, çünkü yıllar evvel yazılmış olsa da bu mektuplar,tarihe ışık tutan mektuplardır.onun için aşağıdaki teğmenin mektuplarını okuyun ve sonra kararı siz verin… 1-9-1969 yılında
Sevgili ağabey sevgili çocuklar mektubunuzu aldım.
Küçükyalı istasyonunda sallanan elleriniz gözlerimin önünde henüz.
Ama zaman o kadar geçmiş gibi ki;sanki ben değildim sizle balkonlarda saatin onikssine kadar oturan…sanki ben değildim elinde içki kadehim ortalarda dolaşan…sanki ben değildim toplara hırsla vuran…kim bilir,belki ben değildim…beklide bendimde,ayrıldık diyememenin burukluğu ile kabul etmiyorum bunu.
Döndüğümde çok özlemişlerdi özlemle elif elif boş yere yanaklarımda deniz suyunun tuzluluğunu aradı.özlem hiç yanmamışsın baba dedi
Ben midemi yaktığımı söyledim sadece güldü geçti, güneş mideye girer mi diye iyi ki sormadı.
Sorsaydı hapı yutmuştum ne cevap verirdim ona.bende geldikten on gün sonra başladım göreve on gün sizleri anlattık durduk. Neden gelmeyişimizin bize,bilimsel izahlarını bir politikacı inceliği ile anlatmaya çalıştık .samimi ve gerçek duygularımı yine içimde gömülü dönüp geldiğim için ,üzüntülüydüm.bu benim birazda karakterimdi.buruk ve bunalımlı gördüğüm her insan üzer beni.hele bunlar en yakınlar olursa bu üzüntü dehada artar bende.içime döner nedenleri araştırır,basit duruşlarımla bir çıkış noktası aralarım kendimce çoğu zaman bu çıkış noktasını bulamam.bir bunalım uçurumuna düşerim.çok zordur insanın çıkış noktalarına bir çözüm yolu bulamaması bu zorluğu çoğu zaman peşleşe sıraladığım kadehlerle yenmeye çalışırım yolu yine bulamam.sadece beynimdeki kaos diner…bir izin dönüşü insanlar,aslında tatlı anılarıyla yaşamalı dönüşlerini…ben öylemi yim.anılar bir tarafa neden böyleyiz düşüncesi beynimde cirit atıyor. DEVAMI VAR ARKASI YARIN…