Geldiğimiz noktaları ve Kilis ilimizin içinde bulunduğu durumu orada yaşayan sizler bire bir, bizler de basından ve ekranlardan üzüntüler içinde izliyoruz.
İlimize gidip gelenler, ziyaretlerinde bizlere yansıttıkları görüntüleri sizlerle paylaşabilmek için emin olun kelime bulamıyorum. Derin derin düşünüyorum. Açık kapılardan pervasızca girip çıkanlar, yasak tanımayanlar, ahkâm kesenler adeta Kilis’i yaşanmaz bir ortama sürüklemektedirler.
Ben yazılarımda ekseri çağrılar yaparak, hemşerilerime ne olur tatillerinizin bir kısmını doğduğunuz felhan topraklarda geçirin. Bu çağrıma son günlerde tamamen aksi cevaplar gelmeye başladı. Huzur kalmadı, asayiş alabildiğine bozuk düzen içinde diyenler çoğaldı. İşte bu tedirginlikleri yaşarken, ekranda çıkan bir görüntü adeta kanımı dondurdu.
Bir Suriyeli vatandaş yoksul ve perişan bir görüntü içinde bir orta yaşlı karı- kocanın kapısını çalar. Vakit akşamdır. Aç ve susuz olduğunu ifade eder. Yeri ve yurdu olmadığını söyler. Karı- koca hemen bu yoksul Suriye vatandaşına kapısını ve sofrasını açar, karnını doyurur. Hatta bu evde ikamet etmesini sağlarlar. Suriyeli gece yarısına doğru eline geçirdikleri ile karı- kocaya vurmaya başlar. Onlar ne olduğunu anlamadan başlarına darbeler vurulur. Çığlıklar üzerine gelen komşuları görünce kaçar. Sonra yakalanır ama vicdani ahlaksızlığın son örneğini sergiler.
Kilis ilinin işte bu görüntüsünü ekranlardan izlerken, Kilis yaşantısı içinde yer alan bu yetmiş bin kişinin getireceklerinden çok götürecekleri olduğu için, ilgililerin mutlaka derin ve kapsamlı önlemler alması gerektiğini vurgulamak isterim.
Hastanede duyduğumuza göre tedavi önceliği onlardaymış. Kilis halkı geriye atılmış. Zaten asgari kadrolarla bir hastane bütün bu sorulara nasıl cevap verecek. Orada doktor, hemşire ve hastabakıcılar bu sorunlara nasıl dur desin.
Kilis tablosu bir karanlık olarak ekrana yansıyor.
Benim sayın ve sevgili Kilis milletvekillerim mutlaka bu tatil dönemi içinde vatandaşların bu sorunları ile bilfiil ilgileneceklerdir. Çare aramaya çok önceden başlamışlardır. Ümit ediyorum ki, bu tarihi hudut şehri hak etmediği bu manzaralardan kurtulacaktır. Bunun da tek formülü kapsamlı önlemler almakla başlar.
Yetki ve emir kademesi bu tabloyu görecek ve önce benim halkım diyecek. Kilis’in huzur ve güvenliğini sağlamaya çalışacaktır. Onun için, haydi yetkililer ve ilgililer gereğini yapınız. Çünkü Suriye’de bu savaş daha uzun süreceğe benzer. Biz bu savaşa ortak olmayalım. Evet, merhametli ve vicdanlı olalım ama kapımızı açtık ölümle baş başa bir görüntü sergilendi. Kilis’in bir güzel sözü vardır. Merhamet de maraz getirir.
Zeytin, üzüm ve eğitim kenti ekranlara hak ettikleri ile ekranlara yansısın…
Nejat Taşkın